Basında yozlaşma neden artıyor?
Basın hizmeti, yarı kamusal bir hizmettir. Yani ayakkabı veya ceket dikmek gibi yalnızca giyenleri ilgilenirden bir terzi hizmeti değil. Gazete sahibini fakir veya zengin eder... Ancak daha önemlisi, toplumu iyi veya kötüye yönlendirir. Topluma yararlı olur... Veya zararlı olur.
Basının topluma zarar vermesi, yasalarla veya oto kontrol yoluyla önlenir. Yasaların getirdiği kontrol, çağdaş dünyada tepki çekiyor. En doğrusu basının kendi içinde, oto kontrol yoluyla kendi kendisini kontrol etmesidir.
Birkaç gündür basında bu oto kontrolün farklı bir şeklini gördük...
Kendi ağzından oto sansürünün zayıf olduğunu, ahmak, dangalak, eşek kelimelerini sık kullandığını, zekâ seviyesi düşük insanlara ’Ahmaklar’dediğini belirten bir köşe yazarı hakkında dışkılı bir karikatür çıktı. Bu köşe yazarı karikatür yayınlandıktan sonra, küfürlü yazmaya tövbe ediyorum, diyor.
Bu örnek, basında oto sansürün iyi bir
örneğidir.
Öte yandan basının yarı kamusal bir hizmet olması da yine, gerek medya sahibinin ve
gerekse yazanların ve yorum yapanların
gazetede istedikleri gibi at oynatmalarını
engellemelidir.
1988 yılında satılan Günaydın gazetesi ile birlikte çok sayıda gazete ve dergi yayınlanırdı. O yıllarda, Türkiye de basının yüzde 41’i Günaydın grubunda çıkardı. 1984 - 1985 yıllarında Günaydının tirajı bir milyondu. Bu gün halen bu tiraja ulaşan gazete olmadı. Kimse, bu grubun o zamanki sahibinin resmini veya ailesine ait resim ve haberi Günaydın gazetesinde göremezdi. Bu hususu bir kaza olmasın diye gazete sahibi özellikle tembih ederdi.
Ayrıca, o yıllarda gazete patronları, bu gazeteleri başka işler yapmak için bir araç olarak kullanmazdı. Bu gün ihalelerde ve hükümetle olan ilişkilerde kullanmak için medya sahibi olanlar çoğunluktadır.
Bu nedenlerledir ki, medya sahipleri hakkında her zaman spekülasyon yapılıyor.
Öte yandan birçok köşe yazarı, kullandıkları köşeyi, diğer insanlara saldırı köşesi olarak kullanıyor. Aynı şekilde bazı köşe yazarları bir biri ile kavga için bu köşeleri arena haline getiriyorlar. İki köşe yazarının kavgası hem başkalarını ilgilendirmez... Hem de toplum için kötü örnek olur. Yani basının toplumsal zararı ortaya çıkar.
Yine yazan ve çizenler için bu gazete ve dergiler, özel duyguları tatmin alanı olmamalıdır. Medya güçlü bir silahtır. Bu silahı topluma zarar verecek şekilde ve yalnızca kendi kavgaları ve hedefleri için kullananlar, eninde sonunda bu silahın ters teptiğini göreceklerdir.
Dünyada her şey denge üstüne kurulmuştur. Doğada denge bozulunca deprem olur... Kıtlık olur. İnsan dengesi bozulunca, hastalık gelir. Basında denge bozulursa, olacak depremin altında önce bu dengeyi bozanlar
kalacaktır.
Özetle, bu gibi uygulamalar basını gerçek özelliklerinden uzaklaştırmış Yani yozlaştırmıştır.
Siyasi iktidarlar, zaman zaman basını kontrol ederek, zaman zaman basına ve yazan- çizene çıkar sağlayarak, basının yozlaşmasına neden olmuşlardır.
Bu iktidarların hiçbiri basın sektörüne AKP kadar zarar verememiştir. AKP zorla veya doğrudan yandaşlarına medya kurdurarak, gazete satın alarak, basını yozlaşma ötesinde dejenere etmiştir.
Bunun içindir ki, gazete tirajları bir türlü artmıyor. TÜİK’in rakamlarına göre 2009 yılında gazete ve dergilerin tirajı 2008 yılına göre
% 15 azalmıştır.
Bu gün gazetelerin toplam satışı, ortalama 4.5 milyondur. Yani 16 kişiye bir gazete düşmektedir.