Başbuğ: Kozmik Oda, FETÖ, 18 ada ve CHP
26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Ergenekon Davası kapsamında, "silahlı terör örgütü kurmak, üyesi olmak ve desteklemek" suçlamaları ile 6 Ocak 2012 tarihinde tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne konuldu.
Başbuğ tahliye olurken şunları söyledi:
"Bizi bu cezaevinde, 26 ay nefret ve intikam duygularıyla hareket edenler burada tuttu. Benim, 26 ayımı hayatımdan çaldılar."
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Genelkurmay Başkanının "silahlı terör örgütü" kurma suçlaması bugün tıpkı Sözcü yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru'ya "FETÖ'cü" denmesine ne kadar benziyor değil mi?
14 Aralık 2017 tarihinde yani tam 1 yıl önce Başbuğ için özetle şu satırları yazdım:
"Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Genelkurmay Başkanı olarak 28 Şubat 1997'de yazılan FETÖ raporlarını dikkate almazsan ya da onlara acırsan, acınacak duruma düşersin hiç kusura bakma.
Gerek FETÖ'cülerle mücadelede gerekse 18'i fiilen işgal olmak üzere 150 Türk adasının Yunanistan tarafından sahiplenilmesine karşın "Anlaşılmaz şekilde" sessiz ve pasif kalmana, masaya yumruğu vurmamana tepki gösteriyor ve seni bu yüzden eleştiriyorum İlker Paşam."
Duayen gazeteci, yazar ve televizyoncu kardeşim Sabahattin Önkibar 16 Haziran 2018 tarihinde Aydınlık gazetesindeki köşesinde Başbuğ'un şu açıklamasını yazdı:
"Kozmik Oda'ya girildikten sonra devletimizin yurt dışındaki yabancı istihbarat servisleri ile terör örgütlerine yerleştirdiği (sızdırdığı) 813 yurtsever görevlimizin tamamına yakını şehit edildi..."
Ve Önkibar şu soruyu sordu:
"FETÖ'cü savcılar Kozmik Oda'ya girmek isterken, dönemin Genelkurmay Başkanı olan İlker Başbuğ'un siyasi otoriteyi arayıp, "Ne olur bunları oraya sokmayalım" yakarışına aldırmayanların hiç günahı yok mudur?"
Elbette birinci sorumluluk, izni veren dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinindir.
Ancak, Başbuğ Genelkurmay Başkanı olarak korumak zorunda olduğu Kozmik Oda'nın bulunduğu binanın önüne silahlı askeri dizse, "... Görevden alınsam da ölsem de bana emanet edilen bu devlet sırlarının bulunduğu odaya kimseyi sokmam" diye açıklama yapsaydı Kozmik Oda'ya girilebilir miydi?
Şimdi yine yeniden size soruyorum İlker Bey, "813 yurtsever görevlinin şehit olmasından" sen de sorumlu değil misin?
Ayrıca FETÖ'cülerin TSK'da yuvalanması, 18 adamızın Yunan işgaline uğraması ve Kozmik Oda konularında Genelkurmay Başkanlığın sırasında neden sessiz kaldın, görevlerini ihmal etmedin mi?
Bu hesapları vermek yerine Başbuğ ne diyor?
Değerli okurlarım haksız, hukuksuz ve kalleşçe suçlanarak İlker Başbuğ'un 26 ay cezaevinde esir tutulmasını elbette şiddetle, nefretle kınıyorum.
Ancak Başbuğ'un şu açıklamasını okuyunca onun hakkındaki görüşlerimi yazmak zorunda kaldım.
İlker Başbuğ diyor ki;
"Adnan Menderes ve ekibinin CHP içinde daha özgür bir düşünce ortamı istediğini, bu doğrultuda 4 kişi olarak, 4'lü önerge verdiler. İlk başta parti kurmayı düşünmüyorlar. Düşündükleri, istedikleri CHP içinde özgürleşme, daha rahat tartışma ortamının olmasıdır esasen. Bu önerge İsmet Paşa'nın talimatıyla reddedildi. Aslında reddedilmesinin arkasında yatan neden şu: Bir noktada reddederek onları, parti kurmaya itiyor. Bu 4 kişi de, 7 Ocak 1946'da Demokrat Parti'yi kuracaktır."
Ben de diyorum ki, sıra İsmet İnönü'yü suçlamaya mı geldi Paşam?
İlker Başbuğ diyor ki;
"Demokrat Parti kurulduktan sonra nispi seçim sistemi hâkim denetmeni, gizli oy açık sayım istediğini ancak CHP'nin yapılan muhalefetler sonucunda nispi seçim sistemi dışındakileri kabul etti. En önemli konu çoğunluk sistemi var. Bir parti bir bölgede bir oy alsa bütün milletvekillerini seçiyor. DP nispi seçim sistemi istiyor. CHP bunu kabul etmeyerek en önemli hatasını yapıyor. 1950 seçimlerinde bunu yaşayacaktır..."
Ben de diyorum ki, sıra CHP'yi suçlamaya mı geldi paşam?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'liler yıllardır hücum ede ede CHP'yi haksız ve hukuksuz şekilde itham ediyor, Cumhuriyet'in 95 yıllık ilk partisinden nefret ediyorlar.
İlker Başbuğ bir sen eksiktin CHP'ye hücum konusunda...
Tavsiyem AKP'ye katıl ve siyaset yap, yakışır sana...