Başbakan negatif gündem yaratıyor!

Başbakan, Dersim için 4 belge açıkladı. Dersim müdahalesinde ölenlerin sayısını verdi. CHP’yi suçladı. CHP’nin Dersim’i bombaladığını söyledi. Buna karşılık çetelerin ve isyan edenlerin baskınlarıyla öldürülen jandarma ve asker sayısını vermedi. Ayrıca, 29 Kasım 1920’de, Yunan işgali ilerlerken ve Türkiye can derdinde iken, Dersim milletvekillerinin TBMM Başkanlığına “Dersim’e Özerklik Verilmesi” yasa teklifinden söz etmedi.
Yılmaz Özdil diyor ki ... “Dersim’i bombalayan devlet değil CHP ... PKK ile masaya oturan AKP değil devlet.” Bu iki cümle, Başbakanın çelişkili tutumunu çok net olarak ortaya koymaktadır.
Anlaşılan odur ki; Başbakan devleti de yeniden tarif etmek istiyor. Elbette, Devletin daha iyi çalışması ve daha verimli olması için reform yapmak iyidir. Ancak Başbakan için devletin yeni tarifi, daha farklı ve ideolojik anlamda olacağa
benziyor.
Başbakanın Dersim’i gündemde tutmasının bir başka nedeni de CHP’yi ve özellikle Kemal Kılıçdaroğlunu yıpratmaktır. Zira merak eden herkes internette ve belgelerde Kemal Kılıçdaroğlu‘nun dedesinin de Kureyşan aşiretinden olduğunu ve Seyit Rıza yanında Dersim isyanına katıldığını görecektir. Bu anlamda başbakan çelişki içindedir. Zira grupta Seyit Rıza denilince gözleri doldu.
Aslında, Başbakana bu kozu CHP verdi. Genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu , CHP’li olmadığını ve Dersim’i soykırım olarak tarif eden bir kişiyi, bile bile milletvekili yaptı. Bu milletvekili de sürekli Dersim olayını gündemde tuttu. Ayrıca, Kılıçdaroğlu da parti programında “Dersim dosyalarını açacağız” dedi.
Siyasette oy kaygusu ile hareket etmenin sınırları vardır. İktidar olacağım diye laik ve üniter devleti, ülke çıkarlarını, toplumun ortak değerlerini hırpalarsanız , siyasette dengeleri kalıcı olarak bozmuş olursunuz .
Başbakan, Türkiye’nin iç ve dış sorunlarını görmezden geliyor. Ekonomik sorunları önemsemiyor. Kendi ideolojik hedefi doğrultusunda gündem oluşturuyor. Olaylara Başbakan gibi değil, AKP genel başkanı olarak yaklaşıyor.
Raiting kuruluşu Fitch, Türkiye’nin milli para ve döviz cinsinden BB pozitif olan notunu, durağana çevirdi. BB notun anlamı, yatırım için riskli ülke demektir. Fitch’in bu notu durağana çevirmesi, piyasaları olumsuz etkiledi.
Bakanlar ve BDDK dahil herkes Fitch’i suçluyor. Fitch’in yanlış bir kuruluş olduğunu söylüyor. Ancak piyasa öyle demiyor. Piyasa Fitch’in notuna göre karar veriyor.
Başbakan 73 yıl öncesini tartışmaya açıyor ve fakat dün Fitch’in not değiştirme gerekçelerini dikkate almıyor. Gerçekte Türkiye’nin, cari açığı nasıl durduracağız? MB’nın enflasyon hedefi 6 yılda neden 4 defa aşırı sapma gösterdi? Sürdürülebilir ve iç üretime dayalı bir büyümeyi nasıl sağlarız, gibi pozitif gündemi tartışması gerekir.
Sayın Cumhurbaşkanı da bu tartışmaları değil, Avrupa’ya zavallı demeyi tercih ediyor.
Öte yandan iç ve dış siyasi sorunlar da risk boyutuna taşınmışken, gündemi 73 yıl öncesine çevirmenin mantıklı açıklaması olamaz.
Söz gelimi, dış politikada Kıbrıs sorunu giderek zarar vermeye başladı. Durup dururken İsrail ve Suriye sorunu çıkarıldı. Rus savaş gemileri, Suriye yanında göz dağı veriyor.
İç sorunlar olarak, Hükümet, PKK terörünü durduramadı. Demokratik açılım gibi içi boş sloganlarla terörü azdırdı.
Bu gün Van depreminden zarar görenleri, soğuktan telef olanları kurtarmak, 73 yıl önceki Dersim’i kurtarmaktan daha önemlidir.

Yazarın Diğer Yazıları