Başbakan ekonomiyi ne kadar biliyor?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Rize’de bir toplantıda konuşma yaparken, kriz mağduru bir işadamı ve iki bayanın şikayetine karşı gösterdiği tepki, demokratik ve medeni bir ülkede görülecek türden değil.
Toplantıda bir iş adamı, “İki senede iki trilyonum gitti. Böyle mi yöneteceksiniz bu memleketi? Gümrüklerde sıkıntı yaşıyoruz. Sayın Başbakanla, sizinle görüşmek istiyorum” dedi ve yaşlı iş adamı korumalar tarafından salondan dışarı çıkartıldı.
Başbakan bu şikayeti, “bağıranlar ve çağıranlar oluyor” şeklinde niteledi...
Başbakan Erdoğan salona girdiğinde Melahat Bulut adındaki bir kadın da Başbakan’dan yardım istedi, “Açız” dedi. Melahat Bulut’un depremzede olduğu ve İzmit depreminin ardından Rize’ye geldiği öğrenildi.
Salonda bulunan 30 yaşındaki Sevim Topçu da Başbakan’ın konuşması sırasında tepki gösterdi ve “Ülkede ekonomik kriz var. Bu ekonomik kriz ne olacak?” diye bağırdı. Başbakan korumalara bakın diye müdahale edince, bu defa aynı hanım “Sayın Başbakan ekonomik kriz yok mu?” diye bağırınca, alandaki kalabalıktan alkışla destek geldi. Yine bu hanım da korumalar tarafından dışarı çıkartıldı.
Başbakanın bu sırada tepkisi daha sert oldu... “Ekonomik kriz nedir, ne değildir diye sorsan tanımlamaktan aciz olanı da var.” dedi.
Geçen yıllarda da Başbakanın “Ananı al git” dediği insanlar olmuştu... Ben hep merak ederim, halka kızan, halkı cahil ilan eden bir Başbakana bu toplum nasıl oy veriyor?
Başbakan Anayasayı değiştirmek ve daha demokratik bir anayasa yapmak istiyor... Ancak halka tahammül edemeyen, halkı hoş görmeyen ve halkın derdini dinlemeyen bir Başbakan nasıl olur da demokrasiden söz eder. Belli ki, Anayasayı değiştirmek istemesinin altında, rejimi değiştirmek gibi, başka nedenler var.
Öte yandan, Avrupa Birliği için Başbakanın kullandığı medeniyetler ittifakı da lafta kalıyor. Halka kızan, halkı cahil gören bir insanın ne kadar medeni olduğu tartışılır... Medeniyete sahip çıkması da yadırganır.
Yine açılım diyor... Açılım hoş görü demektir. Başbakan şikayetleri dinlemek yerine, onlara cevap vermek yerine, salondan atılmasını istemesi ve onlara cahil demesinin hoş görüye aykırı olduğu apaçık ortadadır.
Zorda olanlar için “Ekonomik krizi tanımlamaktan aciz” demesi ise aslında kendisinin yanlışını ortaya koyuyor. Çünkü ekonomik krizi en iyi yaşayanlar bilir... Halk bilir... Esnaf bilir... İflas eden işadamları bilir.
Başbakan geçen yıllarda “Kriz teğet geçti” derken, Türkiye’de beş milyon işsize krizden dolayı 1.3 milyon işsiz daha eklendiğini görmedi... Veya gördüğü halde görmezlikten geldi. Her ikisi de halkın gözü önünde ortaya çıkan yanlışlardır. Krizi, aç kalan, işsiz kalan, kredi kartı borcunu ödeyemeyen, TOKİ’den taksitle aldığı evi zararına geri veren, kepenk kapatan, icraya düşenler mi daha iyi bilir... Yoksa Başbakan mı daha iyi bilir?
Tüm dünyada krize karşı çeşitli önlemler alınmasına karşın, Türkiye’de yalnızca Merkez Bankası, diğer bankaları besledi... Yalnızca otomobil ve beyaz eşyada bir süre için KDV ve ÖTV indirildi. Otomobil ithalatı arttı. Üretime yansımadı. Ayrıca bir program yapılmadı. Bu durum Başbakanın krizden gerçekten bihaber olduğunu gösteriyor.
Türkiye de, işsizliğin ve yoksulluğun çok hızlı artması krizin bir “Depresyona” dönüştüğünü gösteriyor. Üç çeyrektir üst üste yaşanan küçülme (eksi büyüme) ise resesyonu gösteriyor.
Bu şartlarda canından bezen insanları suçlayan bir başbakan için ancak “Pes” denilebilir.

Yazarın Diğer Yazıları