Bankaya düşman olmak
Bankacılık sektöründe faiz dışı ücretler konusunda BDDK tarafından hazırlanan taslağa tepkiler sürüyor.
BDDK, 60 kalem işlemden alınan ücreti 25’e düşürdüm diye farklı bir algı operasyonu yaparken, halkın bankalara olan öfkesi ise çığ gibi büyüyor.
Bankalar modern hayatımızın olmazsa olmazı. Maaşımızdan tutun da otomatik faturaya kadar günlük bir çok hayatımızı kolaylaştıran işlem için banka ile çalışmaya mecburuz.
Hükümet, vatandaşın banka ile çalışmasını istiyor. Eğer herkesi sistemin içine sokabilirse, kayıt dışılık büyük çapta önlenir.
Ancak gel gelelim bankalar bunu artık öyle bir boyuta çektiler ki tadını kaçırdılar. Neredeyse şubelerin önünden geçenden bile ‘Deli Dumrul’ hesabı para alacaklar.
İşte bankaların bu aç gözlülüğü artık vatandaşın bankalara karşı öfke duymasına neden oldu. Neredeyse mecbur olduğu bankaya nefret ile bakan bir kitle ortaya çıktı.
Çoğu yabancı kökenli bankalar tabii ki kafalarına göre bir hükümet bulmuşlar ve istedikleri gibi at koşturuyorlar. Ülkelerinde yapamadıklarını Türkiye’de fazlasıyla yapıyorlar.
Peki bu işin sonu nereye varacak?
Anlaşılan o ki, BDDK’dan bu konuda hayır yok. Geçen hafta kimin BDDK’sı diye soru sordum. Bizim vergilerimizle maaşını alan BDDK’nın vatandaşın mı yoksa bankanın mı çıkarlarını koruyor diye sordum.
Öğrendim ki BDDK çalışanları maaşlarını bizim vergilerimizden artık almıyor. Bir yasa değişikliği ile bu kurumun tüm giderleri bankalardan kesilen paralarla karşılanıyor. Yani BDDK’nın bir nevi patronu, bankalar.
Eh! Doğal olarak BDDK da ekmeğini yediği yerin çıkarını koruyacaktır. Kalkıp da vatandaşı kollayacak hali yok ya! Nitekim hazırlanan son taslak da vatandaşın lehine değil tam tersi bankaların çıkarına uygun olduğunu söylemeyen yok.
Etik Kurul
Bankaların bu bitmez kâr hırsı konusunda BDDK’dan artık umudumuzu millet olarak kestik. Ekonomist Atilla Yeşilada ilginç bir formül önerdi. Finans piyasasında ‘Fevkalade Önemli Şahsiyet’ esprisiyle tanınan Atilla Yeşilada, Etik Konsey kurulmasını öneriyor. Bu öneriye göre, bankalar, denetleyici ve düzenleyici kurumların dışında bir de tüketici derneklerinden temsilcilerin oluşturacağı bir Etik Konsey, bu konudaki şikayetleri değerlendirmeye alacak ve karara bağlayacak. Bankalar buradan çıkan sonuca uymak zorunda kalacak.
Etik Konsey fikri çok doğru.
Hükümetin teşviki ile kurulacak bu konsey Türkiye’de bankalar ile tüketicinin artık barışmasını ve az da olsa güvenmesini sağlayabilir.
Aksi takdirde bankaların yasa tanımaz uygulamaları bir gün vatandaşın canına tak edecek ve bir dönem kola, hamburger ve daha bir çok konudaki protesto gibi bir tavır içine girecektir.
Bankaların bu hale gelmesinin tek sorumlusu “aman yabancı sermaye ürkmesin” diyerek onlara sınırsız haklar tanıyan hükümettir.
Şimdi ortada gerçekten kanayan bir yara var ve bu yarayı da yine hükümetin atacağı bir adım saracaktır.
Bunun için tek alternatif Atilla Yeşilada’nın önerdiği gibi Etik Konsey!