Bankaların KOBİ vurgunu...
Başbakan Binali Yıldırım, Cuma günü bankaları sert bir dille uyardı:
"Tefeciliği bırakın"...
Dikkat edin bankaları tefecilikle suçlayan Remzi Özdemir ya da sokaktaki bir vatandaş değil, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı söylüyor.
Bankalar tefecilik mi yapıyor ki Başbakan böyle bir uyarıda bulunmak zorunda kaldı?
Evet! Kesinlikle Başbakan haklı.
Türkiye'de bankalar belki kağıt üzerinde tefecilik yapmıyor ama yöntemleri ve kazanç sistemi tam bir tefeci.
Binali Yıldırım bankaları uyaran ilk ve tek devlet yetkilisi değil.
Bugüne kadar bankaları Cumhurbaşkanı'ndan tutun da ekonomiden sorumlu bakanlara kadar bir çok kişi uyardı. Uyardı da ne oldu?
Hiç bir şey olmadı!
Bankalar yine bildiğini okuyor! Kârları yüzde 100 hatta yüzde 200 artarken, "kriz var" diye yüzlerce kişiyi kapının önüne koyuyor.
Ne BDDK'dan ne de Çalışma Bakanlığı'ndan bu konuda tek bir ses var!
Gelelim Başbakan'ın çıkışına. Başbakan Binali Yıldırım bu uyarıyı Afyon'da yaptı. Ticaret Odası'nda irili ufaklı yüzlerce küçük ölçekli işletme (KOBİ) sahiplerinin isyanını gördü. Bankaların nasıl Türk ekonomisini baltaladığını yüzlerce şirketi iflasa sürüklediğini dinledi gördü.
İnsanlar bugüne kadar bankaların sadece faiz oranları ile ilgilendi. Oysa bankalar özellikle küçük ölçekli işletmeleri faiz oranı ile değil faaliyet dışı kalemlerden soyup soğana çeviriyor. Nitekim Başbakan'ın bu çıkışından hemen sonra KOBİDER Başkanı Özgenç, 'Bankalar kazanırken KOBİ'ler zarar etmektedir. Bu haksızlık bankaların faaliyet dışı kalemlerden elde ettiği haksız ücretler nedeniyle her geçen gün daha da artmaktadır' dedi.
Peki bankaların kontrolsüz şekilde bu ücret politikası nasıl işliyor.
En büyük vurgun sigortalardan yapılıyor. Bankalar artık bankacılık değil adeta sigortacılık yapıyor. Hiç bir zaman gerçekleşmeyecek risklerin poliçeleri kafalarına göre fiyatla zorunlu olarak esnafa dayatılıyor. Ne Hazine ne de BDDK, bankalara bu konuda "dur ne yapıyorsun" demiyor. Çünkü bankalar bu kurumları susturmak için sürekli olarak kriz edebiyatı yapıyor.
Böyle ücret olur mu?
Küçük ölçekli bir işletme bir banka ile çalışmaya başladığı an başına tam bir felaket geliyor. Öncelikle bireysel hesaplarda yasaklanan hesap işletim ücreti, bankalar tarafından kafalarına göre kesiliyor. Bu ücretin yanı sıra bir de dönemsel komisyon diye bir şey icat ettiler. Aylık aldıkları ücret onları kesmiyor 3 ayda bir de ayrı bir ücret kesiyor. Hesapta para varsa ondan otomatikman alıyor, yoksa esnaf otomatik olarak borçlandırılıyor ve başlıyor faiz işlemeye. Sıkıysan o ücreti ödeme. Anında iş yerine haciz memuru gider.
Banka esnafa bir başka tuzağı limit tahsis ücreti adı altında kuruyor. Senin krediye ihtiyacın yok ama o sana bir gün lazım olur diye mesela 10 bin lira limit tanımlıyor. Hani bireysel hesaplarda açtığı kredili mevduat hesabı gibi. Bu parayı kullan kullanma senden limit tahsis ücreti adı altında acımasızca bir ücret alıyor. Bazı bankalar 250 lira bazı bankalar bin 500 lira alıyor. Eğer kredi itibarınız yüksek ise ve banka size 50 bin ile 100 bin lira gibi bir limit tanımlamışsa işte o an yandınız en az 5 bin lira para hesabınızdan kesiliyor.
Esnaf yanıldı bankadan kredi çekti. O zaman yine bireysel müşterilerde kaldırılan dosya masrafı devreye giriyor. Her banka kafasına ve vicdanına göre bir ücret kesiyor.
Olur da bu bankadan kredi kartı için pos makinesi aldınız. Resmen yandınız! Pos komisyonu, bakım, verimsizlik, puan ceza gibi daha aklımıza gelmeyen 10'a yakın ücret otomatikman hesabınızdan kesiliyor.
Bunlar sadece öne çıkan ücret politikası.
Başta BDDK ve Hazine eğer Türkiye'de ekonominin ayağa kalkmasını ve üreten bir toplum istiyorsa, bankaların bu KOBİ vurgununa dur demeli.
Yoksa Anadolu kaplanları KOBİ'ler bankalar tarafından talanla yok edilecek!
Bu tefecilikten daha önemli bir sorun.