Bankaların gücü

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde yaptığı bir çıkış ben dahil herkesi umutlandırmıştı.

"Bu bankaların gözünü Allah doyursun" diyen Erdoğan, aslında bu sözü ile bankalara artık kendinize bir çeki düzen verin. Çok kazanma hırsınızı bırakın, doğru dürüst çalışın demek istedi.

Köşelerine çekildiler

Nitekim Erdoğan'ın bu çıkışından sonra bankalar köşelerine çekildi. Özellikle Türkiye'nin borçlandırılmasına yönelik projeler bir kenara bırakıldı. Başta Ali Babacan olmak üzere ekonomi yönetimi kredi kartı dahil, vatandaşı borçlandırma tuzağına çeşitli yasal engeller getirdi.

Aslında alınan bu tedbirler ekonomiyi soğutmaya yönelikti.

2 bin lira maaş alan bir vatandaşın cebinde, 50 bin lira limitli 5 tane kredi kartı olamazdı.

Buna sınırlama getirildi. Kişi maaşının belirli kat sayısı ile kredi kartı limiti oluşturuldu.

Taksit çılgınlığına son verildi. Sayısı 20'yi bulan taksitler 9 ile sınırlandırıldı. Çünkü bir süre sonra vatandaş tıkanıyor, tüm maaşını taksite yatırmak zorunda kalıyordu.

Bir de vatandaşı korumaya yönelik tedbirler alındı.

Geçen yıl ekim ayında devreye sokulan tedbirler öncesi tam bir soygun dönemiydi.

Bankalar yasal olarak alacağı hesap işletim ücretinin yanı sıra, dekont parası, telefon ile arama ücreti, ekstre yollama ücreti, hesap sorgulama ücreti, kasaya gitme ücreti, istihbarat ücreti, ATM hesaba bakma ücreti ve buradan aklıma gelmeyen onlarca masraf icat ederek vatandaştan alıyordu.

BDDK bunların sayısını yarı yarıya düşürdü.

En önemlisi bankalar vatandaşın hesabındaki paradan kafasına göre para kesebiliyordu. Mesela hesabınızda bin lira para var. 10 ay sonra bu para sıfıra düştüğü gibi bir de üstüne üstlük borçlu çıkıyordunuz. Şaka değil gerçek.

Türkiye bunu yaşadı.

Sürekli ağlıyorlar

Yabancı sermayeli bir bankanın icat ettiği yöntem basına yansıyınca BDDK tarafından yasaklandı. Banka her ay sonu şubesinde para bulunan hesaplardan Bankacılık Hizmet Geliri adı altında para kesiyordu. Bunun bir sınırı yok. Hangi hesapta ne varsa. Sizin hesabınızda 20 lira mı var. Hemen ayın son günü alıyor. Bin lira olandan 100 liraya kadar alıyordu.

Sonunda geçen yıl ekim ayında bütün bunlar yasaklandı.

O gün bu gündür bankalar sürekli ağlıyor.

Gelirimiz düştü diye.

Bankalar hükümet kurulma sürecinde adeta Ankara'ya çıkartma yaptılar. Sonunda istediklerini aldılar.

Daha ortada net bir şey yok ama Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın geçen hafta "tedbirlerin gevşemesi söz konusu" dedi.

Yani istediklerini aldıklarını üstü kapalı olarak ifade etti.

Nitekim BDDK'da bunun sinyalini verdi.

Burada amaç, bankaların daha çok kazanması.

Eğer bankalar çok kazanmaz ise yabancı patronlar kızıp satabilir, Türkiye'den para çıkabilir. Onlar yeter ki çıkmasınlar. 70 milyonluk ülkenin vatandaşlarını istedikleri gibi soyup soğana çevirebilirler. Ekim ayından önce 70'i bulan masraf kalemini 100'e bile çıkartabilirler. Yeter ki yabancı patronlar Türkiye'den gitmesinler.

Peki giderlerse ne olur? Bu soruya yanıt aramadan önce gitmeseler ne olurun yanıtını iyi incelemek lazım.

Son Katarlı grubun Türkiye'ye gelmesi şunu gösteriyor ki Türk vatandaşları banka şubelerinin önünden geçerken çok dikkatli olmaları gerekiyor.

Kendi ülkesinin vatandaşlarını bankaların vicdanı ile baş başa bırakan bir zihniyet ile karşı karşıyayız. Allah bize yardım etsin. Çünkü şu günlerde biz vatandaşları ne bir bakanlık ne de bir kamu kurumu koruyor.

Bizi sadece Allah korur.

Yazarın Diğer Yazıları