Bankacılıkta sendika şart

Bankacılık sisteminin yabancıların kontrolüne geçmesinden sonra çalışma şartları daha da zorlaştı.

Aşırı derecede kâr hırsı banka personelinin köle gibi çalıştırılmasına neden oluyor.
Bankacıların zor şartlar altında çalışmasını maalesef mevcut şartler engelleyemiyor. Engellese bile bankacıların yasal haklarını aramaları işten kovulma baskısı ile kullanılmıyor.
Dünyadaki bankacılık sisteminde olmayan baskı ve hedeflerin çalışanların sendikal haklarının olmamasından kaynaklandığı belirtiliyor.
Bankacılık sektöründe sendikacılık var ile yok arasında bir çizgide. Sektörde 200 binin üzerinde çalışan var. Ancak bunların yüzde 30’a yakını sendikalı.
Türkiye’de banka sayısı şu an itibariyle 40’ın üzerinde. Ancak sadece 7 bankada sendika bulunuyor.
Türkiye İş Bankası, Yapı Kredi, Arap&Türk Bankası, Bank Mellat ve Şekerbank çalışanları BASİSEN’de, Vakıfbank çalışanları BASS’ta, Akbank çalışanları ise BANKSİS’te örgütlü bulunuyor. BASS ve BANKSİS daha çok işyeri sendikası niteliğinde, sektördeki diğer sendikalar BANK-Sİ-SEN ve BANK-SEN ise yüzde 10 olan işkolu barajının atında kaldığı için toplu iş sözleşmesi yapma yetkileri yok.
Sendikaların toplu iş sözleşmesi yetkisine sahip olabilmesi için o şirketin yarıdan 1 fazlasının (yüzde 50+1’inin) örgütlenmesi gerekiyor.
Bugün bankaların hiç biri bankacıların örgütlenip sendikaya üye olmalarına izin vermiyor.
Yabancıdan çifte standart
Türkiye’deki bankaların sahiplerinin büyük bir bölümü Avrupalı bankalar. Bu bankaların Avrupa’daki tüm merkez ve şubelerinde çalışanları sendikalı. Ancak Türkiye’de ise çalışanlarının sendikalı olmasına izin vermiyorlar. Avrupalı bankaların Türkiye’de sendikal faaliyetlere izin vermemesi tam bir çifte standart. Hatta Türkiye’deki banka çalışanlarını köle olarak görmekten öte.
Herşey serbest
Türkiye’de bankacıların sendikal haklarının olmaması bu çalışanlar üzerinde her türlü baskının artmasına neden oluyor. Bankalar çalışanlarını Avrupa’daki çalışanlarına yapamadığını maalesef Türkiye’de yapıyor.
Bankaların bu acımasız politikalarından biri de hedef baskısı olarak karşımıza çıkıyor.
Bankada hedefler genel müdürden bölge müdürlerine, oradan şube müdürlerine oradan da şube çalışanlarına yansıyor. Dolayısıyla baskının şiddeti altlara indikçe git gide artıyor. Yatarken, yemek yerken, tatil gününüzde hep bu tutturmak zorunda olduğunuz hedefleri düşünmek zorunda kalıyorlar. Artık eskisi gibi sadece satış ekibinden satış yapması da beklenmiyor. Şubede operasyonda görevli kişiden de veznedeki personelden de satış yapması bekleniyor. Bu bir süre sonra bankacıların psikolojisinin bozulmasına neden oluyor.
Yaklaşık 150 bin banka çalışanı sendikasız olması nedeniyle bu baskı altında bunalmış durumda. Bankacılar hükümetten sendikaya üye olmayı kolaylaştırıcı yasalar çıkartmasını istiyorlar. Özellikle ana hissedarı Avrupa’da bulunan bankaların oradaki sendikal haklarının aynen kendilerine de verilmesini talep ediyorlar.

Yazarın Diğer Yazıları