Bankacılıkta hedef baskısı (17 Ağustos 2013)

Faizler artık yükseliyor. Faizler yükselirken döviz de boş durmuyor ve her gün yükseliyor.
2 liraya çok az kaldı. 2 lira piyasa için psikolojik bir nokta. Eğer dolar 2 lirayı geçerse piyasanın psikolojisi bozulabilir.
Doların 2 lira seviyelerinde dolaşması en çok bankaların psikolojisini bozuyor.
Yıllardır hükümetin sıcak para politikası nedeniyle dövizde yükseliş olmaması bankaların sendikasyonla milyon dolarlar kazanmalarına neden olmuştu.
Şimdi artık hiç bir şey eskisi gibi değil.
Bankalar artık yüzde 7 yıllık faizle para alıp, yine vatandaşa yüzde 50 faizle satamıyorlar. Çünkü paranın maliyeti arttı. Artan maliyet ise bankaların kârlılığını azalttı.
İşte gerek sendikasyondan terse gelen, gerekse yüksek faiz politikasıyla büyük paralar kazanamayan bankalar panik durumda.
Dünya bankacılık sisteminde yüzde 5’lik büyümeler alkış alırken, bizim yabancı sahipli bankalar yüzde 20’yi bile az bulur hale gelmişti. Yabancı patronuna daha az kazandırdığı için koltuğundan korkan genel müdürler şimdi çalışanlarına zulmetmeye başladı.
Bu zulmün adı hedef baskısı.
Sektörde şu günlerde öyle bir baskı var ki, banka çalışanlarının psikolojisi ciddi anlamda bozulmuş durumda.
İstifa eden ve daha az baskı beklentisi ile banka değiştiren bankacıların sayısı hiç de küçümsenecek ölçüde değil.
Hele yabancı sahipli bankalarda personel sirkülasyonu artık çığırından çıkmış durumda. 5-6 banka bu işin iyice tadını kaçırdı.
Kendi personeline bin 500 lira maaş verirken, aynı işi yapan başka bankanın elemanını 4 bin lira maaş vererek işe alıyor. Maksat o bankanın müşterilerini kendine getirsin diye. 4 bin lira maaşın keyfi ise transfer olan personelde fazla sürmüyor. Çünkü iyice sömürüldükten sonra kapının önüne konuluyor. Bu sistemi en çok çalıştıran 3 özel banka, çalışanlar nezdinde artık sabıkalı duruma düşmüş durumda. Hiç bir bankanın personeli bu üç bankaya gitmek istemiyor. Üçünün de en büyük özelliği yabancı patronlara ait olması ve son 5 yılda hızla büyümesi.


Nereye kadar?


Hedef baskısı nereye kadar?
Bir personele aylık hedefler veriliyor.
Bu ay 5 adet bireysel emeklilik satacaksın! Bankacı gece rüyalarında bile satış yaparak zar zor bu hedefini tutturuyor. Tutturamazsan kovulursun!
Tutturursan yine kovulursun çünkü biliyorsun ki bu satış hedefini tutturunca önümüzdeki ay 5 olan hedefin 7 olacak bir sonraki ay 10!
Aynı hedef baskısı pos makinelerinde, kredi kartlarında, sigortalarda ve kredili mevduat hesaplarında. Bu ürünlere her gün bir yenisi ekleniyor. Bankacının hakkını kim koruyacak, kim savunacak? Zaten sektörün büyük bir bölümü sendikasız. Sendikalı olanın ise diğerinden bir farkı yok! Buradan aylarca hatta yıllarca yazıp durduğum BASİSEN yine kendi içine döndü. İki üç yılda bir sözleşme imzalayarak 25-30 yıl bir koltuğa yapışıp kalan sendikacılar ne yapabilir ki?
Dahası bugüne kadar ne yaptılar ki?
Kendi üyesinin hakkını sadece toplu iş sözleşme görüşmelerinde yüzde 1-2’nin pazarlığını yapan bir sendika diğer bankacılar için ne yapabilir ki? Dahası ben BASİSEN’i sendika olarak bile tanımlayamıyorum.
Ayrıca 30 yıllık meslek hayatımda ilk kez bir iş verenin bir sendikayı savunduğunu gördüm.
İşte iş verenin savunduğu bu sendika, çalışanın hakkını nasıl savunur ki?
Allah bankacıların ruh sağlığını korusun!

Yazarın Diğer Yazıları