Bankacılıkta hedef baskısı (03 Şubat 2014)
Kimse yazmıyor ve neden bilinmez yüksek sesle telaffuzu bile yok! Türkiye büyük bir kriz yaşıyor. Ticari hayat son yılların en sıkıntılı günlerini yaşıyor.
Güllük gülistanlık olarak gösterilmeye çalışılan ülkemizde işler hiç de öyle sanıldığı gibi gitmiyor.
Bunun en büyük göstergesi bankalar.
Bankaların şu günlerde işleri kesat.
Son 10 yıldır Türk milletinin iliğini sömüren bankalar kelimenin tek anlamıyla resmen müşteri krizi yaşıyor.
Konut kredisi neredeyse yok denilecek kadar az. Günde üç beş kredi kullandıran şubeler artık bu rakamı ayda bile yakalayamaz oldu.
Tüketici-ihtiyaç kredisi için başvuran yok. Kimsenin ihtiyacı olmadığından değil, borç verecek insanın kalmamasından. Neredeyse tüm Türkiye borç batağında. Kredi isteyenler ise bankalar nezdinde sabıkalı kişiler. Yani bir başka bankaya borcunu ödemeyip yenisini isteyenler.
Yani anlayacağınız bankaların bireysel kanadı kan ağlıyor.
Gelelim KOBİ tarafına. Yani küçük ölçekli işletmelere. Yazılan çekin, protesto olan senedin artık haddi hesabı yok. Borç sorunu olmayan KOBİ bulmak İstanbul’da altın bulmak kadar imkânsız bir şey. İşte böyle bir ortamda bankacılar hedef baskısıyla bunaltılıyor.
Geçmiş yıllarda dünyadaki bankalar zarar ederken kendileri kat kat kâr eden Türkiye’deki bankalar maalesef aynı günleri yakalamak için personel üzerinde korkunç bir psikolojik baskı yapıyor. Her şeye rağmen 2013 yılını kârlı kapatan bankalar 2014 hedeflerini personele yıktı. Kâr etmek için geçen yılın iki katı hedef koyan bankalar gerçekleşmesi imkânsız işler istiyor. Bu baskı ile daha yılın ilk üç haftasında birçok bankacı istifa etmek zorunda kaldı.
Banka yönetiminin bu baskısını kaldıramayan çok sayıda bankacı psikolojik sorunlarla boğuşmaya başladı. Öyle ki, şubelerde görev yapan bir bireysel müşteri temsilcisine aylık 50 kredi kartı, 20 konut kredisi 30 ihtiyaç kredisi ve en az 5 bireysel emeklilik pazarlaması yapmayı zorunlu kılıyorlar. Bu hedefin tutmaması halinde ise iş aktinin fesih edileceği söyleniyor.
Batık vatandaşa sigorta sat
Bankacı bir okuyucumun yazdıkları sektörün şu an ne durumda olduğunu en iyi şekilde anlatıyor:
“Son yıllarda verilen hedefler öyle böyle tutuyordu. Ancak son bir kaç aydır bırakın hedefi tutturmayı, yarısını bile yapmak imkânsız. Ancak bölge müdürlüklerinin üzerindeki baskı aynen bize yansıtılıyor. Bize akıl almaz işler yaptırılıyor. Borç batağında yüzen çaresiz insana kredisi kolay çıksın diye yalan söyleyip bireysel emeklilik yaptırıyoruz. Artık saçma sapan sigortaları vatandaşa yapamadığımız için eş dost ve akrabalara yapar olduk. Bunların birçoğunu kendi cebimizden ödüyoruz sırf hedefleri tutturalım diye. Yoksa işimizden olacağız. Hedef baskısı o kadar büyük ki, dışarıda binlerce insan var, siz yapamazsanız yapan biri çıkar diye resmen tehdit ediliyoruz.”
Başarılı genel müdürler
Geçmiş yıllarda Amerika’nın sıcak parasıyla bol keseden kredi satıp havadan kârlar yapan ve bunu da kendi başarıları olarak gösteren genel müdür devrinin de sonuna geliniyor. 70 milyonluk ülkenin neredeyse 60 milyonunu borçlandırarak bol kâr elde edip yabancı patronunu sevindiren bu başarılı(?) genel müdürlerin yetenekleri de ortaya çıkacak. Çünkü personele kovulma tehdidiyle verilen hedeflerin hiç birinin tutma olasılığı yok. Bakalım milyon dolarlık primleri bu defa yabancı patronlarından nasıl alacaklar.
Eminim ki, o yabancı patronlar onları da tıpkı şubelerde çalışan o emekçileri korkuttuğu gibi korkutacaklardır.