Bankacılık bu mu?

Bir banka!
Bu banka uluslararası bir bankanın Türkiye’deki iştiraki. Hükümetin bir gecede yok edip, yabancıya üç kuruşa sattığı bu banka, şimdi yabancı markası adı altında tüm Türkiye’de faaliyet gösteriyor.
Bankanın başında Türk yöneticiler var.
Onların derdi büyük! Çok başarılı olmak.
Başarılı olmak, bu Türk yöneticiler için şu anlama geliyor:
Yabancı patronuna çok kazandırmak. Çok kazandırırsa kocaman bir aferin alacak. Tabii ki bu aferin sadece sözle kalmayacak. Milyon dolarlık yıl sonu primi ve koltuğunu bir yıl daha koruma ödülü.
Türkiye dışında neredeyse her ülkede sıkıntı yaşayan bu banka, maalesef ülkemizde kârını katlayarak faaliyetini sürdürüyor. Daha fazla kredi, daha az eleman ve en önemlisi az maaş. İnsan sirkülasyonu almış başını gidiyor.
Çok kâr için hedefleri büyük tutmak zorundalar.
Türkiye’nin 2015 yılı büyüme hedefi sadece yüzde 3.5. Onun da gerçekleşebilip gerçekleşmeyeceği bilinmiyor.
Bu yabancı sermayeli Türk (?) bankasının 2015 büyüme hedefi yüzde 50!
Ne iktisat ne de başka bir bilim ile anlatılamayacak bir hedef.
Adamlar haklı.
Kafalarına göre bir hükümet ve onun görevlendirdiği bürokratlar var. Ne yaparlarsa yapsınlar ses çıkartmıyorlar. Arada eski Başbakan bir kaç kez “Allah gözünüzü doyursun” , “kan emiciler” diyordu şimdi onu da demiyor.
Kısacası vatandaşlar bankalara karşı çaresiz ve korumasız kaldı.
Çaresiz ve korumasız kalan sadece vatandaş değil. Bu bankanın personeli de.
Yüzde 3.5 büyümeyi hedefleyen bir ülkede yüzde 50 büyümeyi planlayan banka, doğal olarak bunu personeline hedef olarak veriyor.
Yönetimden çıkan bu karar alt kademelere ulaştıkça acımasız bir hal alıyor.
Genel müdür yardımcılarına, oradan da şubelerin bağlı bulunduğu bölge müdürlerine. Bölge müdürleri ise kendilerine verilen bölge hedefini tutturmak için şube müdürlerine baskı yapıyor. Herkes koltuğunu korumak için baskıyı artırıyor. Baskının şiddeti şube müdürüne ulaştığında artık tam bir faciaya dönüşmüştür.

remzi-001.jpg

Şubelere verilen hedefin tutmadığını gören bölge müdürü, bilgisayarın başına geçip dünyanın hiç bir ülkesinde izin verilmeyecek, hatta milyon dolarlık tazminat cezalarıyla bile karşı karşıya kalınabilecek bir elektronik postayı yazar.
Bu postayı tüm şube müdürlerine gönderir.
Bu mailde şubelerin o gün içinde maaş müşterilerine 5 çapraz satış yapılmasını, yapamayanların ise bulunduğu şubeye en az 300 kilometre uzaklıkta bir şubeye tayin istediğine dair yazılı beyan istiyor. Bu şekilde 2 şube müdüründen de yazılı beyan alıyor.
Hedefini tutturamayan şube müdürleri var mı yok mu bilemiyorum. Ancak tüm şube müdür ve personeline gönderilen bu yazı açık bir suçtur. Adamlar o kadar cesurca bunu yapıyor ki ne BDDK ne de Çalışma Bakanlığı’nı dikkate bile almıyorlar. Zaten onlar da görmüyor ve duymuyor.
Bu yabancı bankanın üst düzey yöneticilerine soruyorum:
Siz bu elektronik postayı, bankanın geldiği ülkedeki çalışanlarınıza gönderebilir misiniz?
Böyle bir cesareti ve hukuksal savunmayı kendinizde bulabilir misiniz?
Bulamayacağınızı ben de ve bütün dünya da biliyor.
O halde Türkiye sizin için neyi ifade ediyor?
Bu ülke sizin için kölelik düzeninin var olduğu ve sizin de istediğiniz gibi köle çalıştırabileceğinizi mi?
Bu bankanın bölge müdürü Necmi Bey’i de buradan tebrik ediyorum(!)

Yazarın Diğer Yazıları