Bankacılar istifaya zorlanıyor
Bankacılık artık yapılacak meslek olmaktan çıktı. Aşırı hedef baskısı bankacıların psikolojilerini bozarken, personel sirkülasyonu da hızlandı. Bir çok bankacı ya baskılara dayanamayıp istifa ediyor ya da hedefleri tutmadığı için işten kovuluyor.
Son dönemde bankaların yaptığı son numara yok artık dedirttirecek türden.
Geçmiş yıllarda dünyada kazanılmayan rakamları elde ederek hızlı büyüyen bankalar, Türk ekonomisinin durgunluğa girmesiyle birlikte daha az kâr etmeye başladılar. Temmuz ayı itibariyle kârlarında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12 düşüş olması bu bankaların daha da hırçın ve acımasız bir politikaya girmelerine neden oldu.
Bazı bankalar düşen kârla birlikte personel sayısında azaltmaya gidiyor. Daha önce çok rahat kredi kartı, kredi ve sigorta satışı yapılabilinmesi nedeniyle çok sayıda personel işe alan bankalar, tazminatsız eleman çıkartmanın yolunu buldular.
Ekonomideki daralmaya rağmen çalışanlarına geçen yılkı hedeflerinin iki katına yakın rakamlar veren bankalar, hedefini tutturamayan personelin iş akdini tazminat ödemeden sonlandırıyorlar. Bunu yaparken de personele belirli süre içerisinde yasal uyarıda bulunuyor.
Bankalar hedefini tutturamayan personele çeşitli bahaneler uydurarak ilk uyarıyı veriyor. Personelin halen bu yüksek hedefi tutturamaması halinde ise ikinci ve üçüncü uyarı veriliyor. Üç kez yasal olarak uyarılan personele önce kendi rızası ile istifa etmesi isteniyor.
Kendi isteği ile istifa etmesi halinde kovulmamış olacağından, bir başka bankada iş bulma şansı olduğu telkin edilerek tazminatsız işten çıkartılması sağlanıyor. Böylelikle yıllarca köle gibi çalıştırdığı kişileri bir kuruş ödemeden işten çıkartıyor.
Bu yolla istifa eden çok sayıda bankacı olduğu belirtiliyor.
Bal gibi mobbing
Bankaların baskı yaparak istifaya zorlamaları hukukçular tarafından mobbing olarak nitelendiriliyor. Ancak mobbinge maruz kalan personel maalesef bankalara karşı dava açmaktan kaçınıyor. Çünkü banka diğer bankalarla birlikte hareket ederek, çalıştığı iş yerini dava eden bir personeli ne kadar özelliği olursa olsun işe almıyorlar.
Bu da mobbinge maruz kalan bankacıların dava açmayıp kaderine razı olmaları anlamına geliyor.
Bunalıp istifa ettim!
Hedef baskıları ile bunalıp istifa ettirilen 11 yıllık bankacı bir okurumun anlattıkları Türkiye’de bankacıların nasıl bir baskı ile karşı karşıya kaldıklarını açık bir şekilde anlatıyor. Yeni bir iş bulma umudu ile ismini vermek istemeyen bankacı hanım, bankaların istifa kumpasını anlattı:
“11 yıldır çalıştığım banka şu anda yabancıların kontrolünde. Geçmiş yıllarda verilen tüm hedefleri rahatlıkta tutturuyorduk. Çünkü neredeyse kapıdan geçen herkese kredi kartı, her gelene konut-ihtiyaç kredisi verdik. Ancak son 6 ayda işler iyice daraldı. Ayda 1 tane bile kredi kartı veremez olduk. Konut kredisi inşaat sektörünün krizde olması nedeniyle durdu. Diğer krediler ise yok denilecek kadar azaldı. Almak isteyenler ise kredi kayıt bürosu verilerine göre sakıncalı kişilerdi. Böyle olunca hedefleri tutturamadık. Çünkü bize verilen hedefler, geçmişteki parlak yıllarda yapılan işlere bakılarak verildi. Bunlar tutmayınca da bana sudan sebeplerle uyarı verildi. İki ay içerisinde iki kez uyarı verildi. Üçüncü uyarıda insan kaynakları bölümüne çağrıldım ve üçüncü uyarıdan sonra iş akdimin fesh edileceği bana söylendi. İnsan kaynakları birimindeki yetkili tarafından, işten kovulmam halinde hiç bir bankada iş bulamayacağım söylenerek, istifa edersem uyarıları dosyama işlemeyecekleri belirtildi. İşsiz kalma korkusuyla 11 yıllık tazminatımı bırakarak istifa ettim. Sonradan öğrendim ki benim gibi onlarca arkadaşım da bu yolla istifa ettirildi.”
Amaç tazminat vermemek
Bankalar tazminat ödememek için personeli istifaya zorluyorlar. Bu, Türkiye’deki mevcut iş kanunlarına göre de suç. Ancak gerek Çalışma Bakanlığı gerekse devletin değer kurumları maalesef bankalara bu konuda işlem yapmaktan kaçınıyorlar. Buna gerekçe olarak da yabancı sermayeyi ürkütmemek olduğu öne sürülüyor.