Banka yöneticilerinin korkusu
İran asıllı iş adamı Rıza Sarraf'ın konuşmaları en çok bankacılar tarafından yakından izleniyor.
Adamın ağzından çıkan her kelime bankacıların adeta kâbusu oldu.
Çünkü Sarraf'ın söylediği ve söylemediği bankalarda panik yaşanmasına neden oluyor. Şu an için bu bankalarda önemli bir mevduat çıkışı görülmedi. Bu konuda halk çok daha bilinçli ancak asıl sorun banka yöneticilerinin korkusu.
Özellikle Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'nın Amerika'da tutuklanması diğer bankacıların da korkmasına neden oldu.
Bankacılık kulislerinde bu konuda söylentiler almış başını gidiyor. İddialara göre birçok banka yöneticisi şimdiden "ne olur ne olmaz" diyerek yurt dışı gezilerini iptal etmişler.
Çünkü Rıza Sarraf şu an bu banka yöneticileri için pimi çekilmiş bomba gibi. Ne zaman neyi patlatacağını hiç kimse bilmiyor.
Ödüller ne olacak?
Türk bankaları yurt dışında sık sık aldığı ödüllerle tanınıyorlar. En iyi bireysel, en iyi banka, en iyi ticari banka, en iyi internet şubesi gibi aklınıza ne gelirse ödüller Türk bankalarına yabancı dergiler tarafından veriliyordu. Tabii ki bu ödüller tartışılan bir durumdu. Mesela en çok personel çıkartan, hatta hakkında mobbing davası açılan bankaya en iyi insan kaynakları ödülü verilebiliyor.
Şimdi Rıza Sarraf davası ile en çok bu dergilerin işleri kesat olacak. Çünkü hiçbir banka yöneticisi korkusundan bu ödülleri almaya Amerika'ya gidemeyecek.
Denizbank olayı
Geçen hafta turizm kongresi nedeniyle Antalya'daydım. Kongrenin ana sponsoru turizm bölgesinde büyük kredileri olan Denizbank'tı.
Denizbank ,Antalya'ya adeta çıkartma yaptı. Tüm yöneticileri bu kongrede hazır bulundu. Özellikle Türk-Rus ilişkilerinde kilit rol üstlenen Denizbank, bölgeye daha fazla Rus turist gelmesinde büyük katkı sağlıyor.
Buraya kadar her şey normaldi. Normal olmayan ise gece saat 23.00 sularında başladı. Rıza Sarraf, Denizbank'ın da adını andı. Denizbank'ın ismi sadece bir kez geçti ve bu banka üzerinde ciddi bir iddia yok. Ancak Denizbank yöneticileri adeta şoke oldu.
Çünkü böyle bir şey beklemiyorlardı.
Denizbank yöneticilerine Sarraf'ın ifadesinden önce sordum. Çünkü internet üzerinde 5 bankanın adı geçiyordu. Bu ismi geçen bankalardan biri de Denizbank'tı. Denizbank yöneticileri kendilerinden emin bir şekilde bunun imkânsız olduğunu söylemişlerdi.
Sabah kaldığımız otelde Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, kısa bir açıklama yaptı.
Bugüne kadar hep neşeli ve esprili genel müdür adeta şoktaydı. Bu, panik ve korkudan çok, şaşkınlık şokuydu. Hakan Ateş, iddiaları kesin bir dille yalanladı. Ancak şunu da belirtti:
Denizbank bir süre öncesine kadar Altın Takasbankı olarak görev yapmıştı. Rıza Sarraf'ın da işlemleri doğal olarak Altın Takasbankı'ndan yasalar çerçevesinde gerçekleşmişti.
Nitekim bankacılık ve altın piyasasını bilenler olayın aslının bu olduğunu söylüyorlar. Yani Denizbank'ın adı sadece takas işleminden dolayı geçmişti.
Kriz yönetimi
Sabah saat 08.30'dan gece saat 21.00'e kadar hep Hakan Ateş'i izledim. Olayın ilk dakikalarındaki gerginliği günün ilerleyen saatlerinde hızla azaldı. Ancak ilk 2-3 saatte 10 şişenin üzerinde su içmesi dikkatimi çekti. Sonra hiçbir şey yokmuş gibi kürsüye çıkıp turizm kongresinde Türk turizmi ve bankacılık sektörünü anlattı.
Günün ilerleyen saatlerinde Hakan Ateş'i çok sayıda telefon konuşması yaparken gördüm. Bunların büyük bir bölümünü İngilizce olarak yaptı. Anladığım kadarıyla bankanın ana hissedarı Sberbank yöneticileri ile görüştü.
Akşam Antalya havaalanına geldiğimde CİP salonunda eski Hakan Ateş'i buldum. Yine neşeli, espri yapan.
Kriz yönetimi bu olsa gerek. 20 yıl aynı koltukta oturmayı başaran bir yöneticinin başarısı her halde kriz yönetiminde olsa gerek.
'Yurt dışına çıkacağım'
Havaalanında Hakan Ateş'e yurt dışına çıkacak mısınız dedim. Ateş, kendinden emin bir vaziyette; "Tabii ki" yanıtını verdi ve ilave etti "Biz bir suç işlemedik ki".
Birçok banka yöneticisi adı geçmemesine rağmen yurt dışına çıkmaya korkarken, Hakan Ateş'in bu cesur kararı elbette çok önemli. Kendisinden ve bankasından çok emin olduğunu gösteriyor.