Banka kurtarma operasyonu mu?

Bankalar, bir ara, sokaklarda kredi kartı dağıtıyordu. Banka şubelerinin önüne masa kurarak kredi kartı dağıtanlar olmuştu. Kredi kartı dağıtmak bankaların işine geliyordu... Zira kart faizleri, diğer faizlerin en az iki katıydı. Bugün de bankadan kredi kartı ile avans çekersen yıllık faizi yüzde 24.4’tür. Buna karşılık tüketici kredisi alırsan, dosya vesaire masrafıyla birlikte ortalama yıllık faizi yüzde 13’e geliyor.

1) Bugün 82.4 milyar dolara ulaşan kredi kartı borçları içinde nakit çekim borcu, 27.5 milyar dolardır. Bu nakit çekim borcunun yıllık faizi 7 milyar lira eder. Eğer bu borç tüketici kredisi şeklinde olsaydı, yıllık faizi 3 milyar 575 milyon lira olacaktı. Demek ki bankalar kredi kartı yoluyla nakit kullananlardan, tüketici kredisi kullananlara göre, yılda 3 milyar 450 milyon daha fazla faiz geliri sağlıyor.
Buna karşılık bankalar verdikleri bu nakit kredileri bir an önce geri almak istiyorlar. Ne var ki rekabet, bu isteklerini frenliyor. Bunun için taksitli satışlara sınırı kendileri yapamıyor, yaptırıyorlar.
Başbakan bile kamu bankalarına halktan fahiş faiz almayın diyor... Ne var ki Başbakan isterse banka ve kredi kartları kanununda, faizleri sınırlayan bir yasa tasarısı da hazırlatabilir. Söz gelimi kredi kartlarında faizler mevduat faizinden yüzde 60 fazla olursa, bankalar Merkez Bankası’na yatırdıkları munzam karşılıklardan sonra yüzde 50 kâr ederler. Şimdi kredi kartı faizleri, mevduatın 2 veya 3 katıdır. Yani bankalar yüzde 200 ve yüzde 300 kâr ediyor.

2) Tüketici açısından ise şartlar daha da zorlaşıyor. Taksitli satışlarda kredi kartı taksitine sınır getirilen satışlarda, senetle alışveriş devreye giriyor. Senetle alış veriş, hem alıcının hem de satıcının zaman ve imkan kaybına neden oluyor. Maliyetler tüketiciye yansıtılıyor. Tüketici daha pahalı mal almış oluyor. Müşteriler senetlerini ödemek için satıcıya gitmek zorunda kalıyor.

3) Birçok sektörde kontratlı satışlar ve leasing devreye giriyor. Söz gelimi; cep telefonlarında kontratlı satışlar, taksitli satışların yerini alabiliyor. Cep telefonu operatörleri 36 taksite kadar, telefon taksitlerini her ay telefon faturasına yansıtıyor. Leasing yoluyla da birçok yatırım malı, uzun vadeli taksitlerle alınabiliyor.

4) Taksitli satışlara sınır getirilirken, aynı zamanda bir peşinat zorunluluğu da getiriliyor. Bu şartlarda özellikle elektronik ürün satan mağazalarda bankaların, küçük şubeler açması gündeme geliyor. Elbette banka bu yeni maliyetleri de faizlere yansıtacaktır.
Türkiye’de bakkaldan çok banka şubesi var. Gelişmiş ülkelerin hiç birinde böyle bir uygulama yoktur. Bakkaldan çok banka şubesinin olması, bankalara olan güveni ve ülke riskini artırıyor.

5) Bundan 30 sene öncesine kadar, sıkışan tüketiciler, taksitle mal alıyor ve bu malı yarı fiyatına peşin satıyorlardı. Bugün bu sorunların yeniden gündeme gelmesi söz konusu olabilir.

6) Banka ve kredi kartları, kayıt dışı ekonomiyi daraltıyordu. Üretici ile tüketici arasında vergi kaçırma pazarlığını ortadan kaldırıyordu. Devlet tüketimi kısayım derken, daha büyük sorun yaratıyor. Kamu gelirlerini daraltıyor.
Sonuç olarak; kredi kartı taksitlerine sınır getirilmesi bankalara yarayabilir, ancak tüketici açısından, piyasa düzeni açısından ve devlet açısından daha büyük sorunlar ortaya çıkarır. Çözüm kredi kartları faiz oranlarını düşürmektir.

Yazarın Diğer Yazıları