Balkondan düşüp yere çakılan tevâzu!
Başbakan Erdoğan, 12 Haziran 2011 Genel Seçimi gecesi, AKP Genel Merkezi’nin önünde toplanan partililerine şöyle seslenmişti:
“Kardeşçe, bir ve beraber yaşayacağımız bir Türkiye inşa etmenin yoğun çabası içinde olduk. Samimi bir şekilde demokrasinin standartlarını yükseltmenin çabası içinde olduk. 74 milyonun bir ve beraber yaşayacağı bir Türkiye inşa etme çabası içinde olduk. Bundan sonra da bir nebze geriye gidiş olmayacak.
Her bir kardeşimizin huzur, güven, barış, adalet içinde yaşamını idame ettireceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır. Milletimizden aldığımız güçle, yetkiyle demokrasi daha ileri standartlara kavuşacak, özgürlükler çok daha genişleyecek, herkes kendisini çok daha rahat ifade edecek. Bütün kardeşlerimin, 74 milyonun böyle bir gönül huzurunda olmasını yürekten temin ediyorum.
Sorumluluklarımız çok daha artmıştır, 3. dönemde bu alanda bir teveccüh gören AKP’nin sorumluluğu kadar hassasiyeti de kat be kat artmıştır. Biz üzerimizde zaten bir emanet taşıyorduk, ama bu emanetin ağırlığı daha da artmıştır. Kibirden zaten sakınıyorduk, bugünden itibaren tüm belediye başkanlarımızla tüm teşkilatımızla... Bilesiniz ki çok daha büyük bir hassasiyetle sakınacağız. Gururu ve böbürlenmeyi hiçbir zaman kapımızdan içeri almadık, bundan sonra da bu konuda daha hassas olacağız. Tevazu bizim şiarımızdır, bundan sonra da tevazuda toprak gibi olmaya çok daha da fazla özen göstereceğiz. Ve bu millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya devam edeceğiz.”
***
O gün söylenen her şeyi bir an için kenara bırakalım, ama şu tevâzu meselesi gerçekten dikkate değer.
Bir Firavun kibri ile her aklına geleni söyleyen, her istediğini yapacağını zanneden Başbakanın “Tevâzu bizim şiarımız, bundan sonra da tevâzuda toprak gibi olacağız” sözü gerçekten enteresan.
Taksim’deki Gezi Parkı’ndan başlayan ve dalga dalga ülkeye yayılan olayların çığırından çıkmasının en önemli nedeni, Başbakan’ın Taksim’de yeniden inşa edilecek Topçu Kışlası içinde yapılması düşünülen AVM projesini inat ve ısrarla savunması...
Başbakan çıkıp, “AVM yapma düşüncemizden kesinlikle vazgeçtik” dese, göstericilerin hiçbir meşru sebebi kalmayacak. Gösteriye katılanların samimiyetini ancak bu yolla görebiliriz. Provokatörleri, teröristleri ancak bu yolla ayıklayabiliriz. Ama Başbakan buna yanaşmıyor.
Çevremdeki hemen hemen her partiden dost, akraba, komşu kiminle konuştuysam, herkes Taksim’de AVM yapılması fikrini çok saçma buluyor. Toplumun kesin bir mutabakatla mâkul görmediği bir konu hakkında Erdoğan’ın diktatör refleksleri göstermesi, gerçekten vahim bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Erdoğan bu tavrında inat etmeye devam ederse, gidişatı pek hayırlı gözükmüyor. Bu dünyadan nice diktatörler geldi geçti. Çoğunun sonu da pek hayırlı olmadı.
Başbakan’a tavsiyem; siyasi literatürümüze “balkon konuşması” olarak geçen metni eline alıp tekrar okuması ve dönüp aynaya bakmasıdır. O aynada tevâzudan ziyade göreceği şey, kibirden başka bir şey olmayacaktır.