Bahceli'nin sıkıntısı
MHP lideri, tabandan yükselen tepkiden çok rahatsız
MHP Genel Başkanı Devlet bahçeli’nin, AKP lideri Erdoğan’la yol arkadaşlığı tabanın tepkisini çekmeye devam ediyor. Güneş gazetesi yazarı Talat Atilla, köşesinde Devlet Bahçeli ile ilgili olarak şunları yazdı: “MHP’den ilginç haberler geliyor. MHP’nin bazı kurmaylarına göre Bahçeli’ye dipten gelen muhalefet dozunda artış var. Tek başına iktidar söyleminden, Söğüt Şenlikleri’nde Erdoğan’la yürünen yolun, Bahçeli’nin karizmasına katkı sağlamadığı belirtiliyor. Hatta Söğüt Şenlikleri’ne yönelik üretilen bir de iddia var: Başbakan Erdoğan, yerel seçimlerde Devlet Bahçeli ile Söğüt Şenlikleri’nde verdikleri pozları seçim malzemesi olarak kullanacak. Rivayete göre Erdoğan, Bahçeli ile Söğüt Şenlikleri’nde verdikleri pozları seçim broşürü yapacak ve resmin üstüne de: BERABER YÜRÜDÜK BİZ BU YOLLARDA! diyecek. MHP Lideri Bahçeli, yukarda yazdığımız homurtulardan haberdar. Kısa bir süre önce sessiz sedasız MHP başkanlık divanı üyelerinin tamamının istifalarını aldı. Bahçeli bir süre havayı kokladıktan sonra başkanlık divanını yeniden şekillendirecek.”
* Talat Atilla (Güneş)
Cehaletin zirve yaptığı an!
Akşam yazarı Engin Ardıç, uyduruk devlet Belçika ile binlerce yıllık devlet geleneği olan Türkiye’yi
kıyaslamaya kalktı. İşte Ardıç’ın cehalet cümleleri:
“Acaba Belçika’da, şu son bölünme tartışmaları nedeniyle tutuklanan oldu mu? “Bölünelim” diyen Flaman liderinin hayatı kaydı mı? “Belçika’nın iç ve dış düşmanları” gündeme geldi mi? Belçika ordusunda darbe hazırlıkları var mı? Belçika basını milli birlik ve beraberlik adına orduyu kışkırtıyor mu? Hınzırlık etmiyorum, Avrupa bu noktada.”
Sirkatini söylemiş
Cengiz Çandar, kendisinin 2. Cumhuriyet Milli Takımının Roberto Carlos’u olduğunu yazmış (Referans, 23.09.07). Doğrudur, onun mümtaz yeri bu “Gayrimilli Karma” dadır!
* Özdemir İnce (Hürriyet)
Türk olmak artık ayıp oldu...
Ne diyelim?.. Zaten biz de bir kuşak önce Türk olmuştuk... Daha önce bu köşede yazmıştım, Türkler Yüzbaşı Selahattin ’in kuşağında Türk olmuşlardı... Bir gün Harbiye öğrencisi Selahattin’e sınıf arkadaşı Rahmi, Selanik kahvesinde sormuştu:
- Sen nesin?..
- Harbiye talebesiyim..
- Başka?..
- Bilmem...
- Düşün bakalım!..
- Osmanlıyım..
- Başka?..
- Müslümanım..
- Hayır, sen her şeyden önce Türk’sün...
Yıl kaç?..
1910’lar...
1910’larda Ermenilerde, Rumlarda millet bilinci çoktan başlamıştı; Osmanlı’da kıyamet bu yüzden koptu... Suç kimdeydi?.. Tarih Baba’da!.. Çünkü ümmet bilincinden sonra millet bilincini 1789 Devrimi’yle toplumlara aşılayan ak sakallının adı Tarih Baba’dır..
Ne var ki şu günlerde Türkiye yine ümmet bilincine dönmenin sancılarını yaşıyor... İslamcıya göre Türk olmaya gerek yok... Her şeyden önce Müslüman olmak gerekir, gerisi fasa fiso...
Entele göre milli bilinç tu kaka!.. Milliyetçilik gericilik... İlerici yorum ne:
- Anadolu’ya Türkiye adını vermek Mustafa Kemal ’in kusuru ve yanılgısıdır; Cumhuriyet Devleti’nin yurttaşına Türk değil, Türkiyeli demek gerekir.. ’Türkiyeli’yi bile kusurlu bir deyiş bulan pek çok entelimiz var... Peki, ‘Türk’üm’ diyen nasıl aşağılanıyor:
- Ya, demek ki milliyetçisin!..
Öyle ya Türkler Anadolu’da ‘Tehcir’ ile Ermenileri, ‘Mübadele’ ile Rumları bitirmişler; şimdi de terörist diye Kürtlerin icabına bakıyorlar...
Türkler insanlığın başına bela... Türk dediğinin defteri dürülmeli...
Yakında, bu gidişle, kimse “Ben Türk’üm” diyemeyecek...
Teröristin kurbanı Hrant Dink ’in cenazesine katılanlar ne yapmışlardı?.. Ellerine “Hepimiz Ermeniyiz” diye levhalar almışlardı... Peki şimdi sıra neye geldi?.. Türkler ellerine “Hepimiz Türk’üz” diye yazılı
pankartlar alıp meydanlara çıkmalı... Yoksa Türk olmak ayıbının kompleksinden kurtulmak olanağımız yok... Müslümanlık ile Türklük ayrı şeylerdir... Ancak Türkler Anadolu’yu emperyalizmin elinden ve tuzağından kurtarabilirler...
* İlhan Selçuk (Cumhuriyet)
GÜNÜN SÖZÜ
Yakışır...
ERDOĞAN, Hollywood artistleriyle iftar yemeği yiyecekmiş. Yakışır... Koskoca Başbakan her zaman “Mersinli artist çiftçi” ye muhatap olacak değil ya...
* Haldun Ertem (Milliyet)
Amerika Amerika...
Amerika’dan önemli haberler geliyor: “Başbakan iftar verdi...” “Erdoğan namaza durdu...” “Tayyip Bey sahura kalktı...” Bunlar işin “İslami” yanı.
“Ilımlı” yanı ise “Jennifer Lopez, Brad Pitt ve kimi Hollywood yıldızları Erdoğan’ın iftar yemeğine katılacaklar” diyorlar, oldu mu size “ılımlı İslam”...
Nedense bizim Müslümanlar, her zaman Amerika’ya hayrandırlar. Bir yere gidip beklemeleri gerektiğinde orası Amerika’dır.
Seçim boyunca halkın “Bilal askere” diye bağırdığı, Türk ordusunda yazıcı dahi olmayan oğul Bilal, turp gibi orada Amerika için çalışıyor.
Torunlar Amerika’da doğdukları için, elbette onlar şimdiden Amerikan vatandaşı.
Ailenin tümünün cebinde ABD’nin “yeşil kart” ı...
Şimdi kimin “gidecek bir başka yeri olup olmadığını” daha iyi anlıyorum.
Ama dağlarda PKK, ABD silahları ile kasabalardan-köylerden gitmiş yoksul çocuklarımızı vurmaya devam ediyor. Türkiye, Kuzey Irak’ta kıpırdayamıyor.
Çünkü ABD’den habersiz operasyon yapmama taahhütleri var.
Ve bir bir tabutların içinde köylerine-kasabalarına dönü-yorlar yaban güvercinleri.
Ama ne gam?.. Oğul, torun, gelin, kızlar, aile Amerika’da, Jennifer Lopez iftara geliyor.
Hollywood’un ilgisi de çok fazla diyorlar.
Hollywood Hollywood olalı, içinde hem komedi, hem trajedi, hem entrika olan bundan iyi film görmüş olabilir mi?.. Olamaz...
* Bekir Coşkun / Hürriyet
Türkiye’nin gizli savaşları
Ülkemizde büyük sektörler vardır. Geçenlerde bir yazımda PKK terörünün, milyarlarca dolarlık bir sektör olduğunu yazmıştım. Halk ve okumuşların çoğu PKK’nın sadece terör tarafını bilir, sektörlük tarafından bîhaberdir. PKK terörünün tozu dumanı içinde birileri uyuşturucu ticareti ve silah kaçakçılığı yapmakta ve büyük paralar vurmaktadır. Terör bir kılıftır. Bu yüzden de bitmez, bitirilmez.
Din-rejim çatışmaları, laiklik tartışmaları, bu konudaki gerginlikler de büyük ama çok büyük bir sektördür. Yekun olarak yüz milyarlarca dolarlık bir sektör. Bu da bitmez, bitirilmez. Din ile devlet (Laik Fransa’da, laik Portekiz’de olduğu gibi) barışır, anlaşır, uzlaşırsa bazılarının kazanç kapıları kapanır. Böyle bir şeyi asla kabul etmezler, kendi tabirleriyle “içlerine sindiremezler”.
Bugün; ülkemizde laiklik nam ve hesabına savaşan birtakım parayla tutulmuş adamlar, ayda 10 bin dolardan başlayan maaşlar almaktadır. Savaş biterse ne olacak? İşsiz kalacaklar. O halde yasasın savaş...
Ülkemizdeki büyük sektörlerden biri de din sömürüsü sektörüdür.
Bu yolla da milyarlarca dolar toplanmaktadır.
Bu konuda fazla yazılmaz. Adamı boğarlar...
PKK terörünü bitirmek mi isti-yorsunuz, öncelikle onu sektör olmaktan çıkartacaksınız.
Türkiye’mizde dehşetli ve amansız bir sektörler savaşı cereyan ediyor da çoğumuzun bundan haberi bile yok.
* Mehmed Şevket Eygi / Milli Gazete
Laf ola beri gele
Devir hesap devri. Bizler de ince ve dakik hesaplarımızı iyi yapmalıyız.
* Fehmi Koru (Yenişafak)
Türkiye bir süredir korkular ülkesine dönüştü.
* Mehmet Ali Birand (Posta)
Şeyler daima “lüks”ten itibaren “avamlaşır”.
* Hadi Uluengin (Hürriyet)
Laik kesim, laikliği tartışmaya açtı. Hatta kumar masasına yatırdı.
* Rauf Tamer (Posta)
Siyasette hiçbir şey karşılıksız değildir.
* Cengiz Çandar (Referans)
Yahudi mahallesinde de domuz kasabı açın da göreyim sizi..
* Abdurrahman Dilipak (Vakit)
Bu ülkenin köy yaşamını gerçekten bilen bir sosyoloğumuz var mı?
* Ahmet Altan (Gazetem)
Durumun bu durum olduğunu sanmıyorum.
* Murat Belge (Radikal)
Biz temel hak ve özgürlükler kavramından çok uzağız.
* Mehmet Altan (Star)
Ülkenin imajıyla oynamak ve onu küçük düşürmek için yapılabilecek en akıllıca şey ne
olabilir?
* Mustafa Karaalioğlu (Star)