Bahçeli nereye koşuyor?
Aslında Milliyetçi Hareket Partisi gibi önemli ve özellikle de milliyetçi kesimde etkili olan bir partinin başında olmasa, Bahçeli’nin nereye koştuğu bizi hiç mi hiç ilgilendirmez ama ne yazık ki Milliyetçi Hareket Partisi’nin başında ve iktidardaki Cumhur İttifakı’nın da küçük ortağı, bu yüzden de her sözü gündem oluyor.
Tamam, Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı amma velakin etkisi yetkisinden büyük, bu tek adam sisteminin getirdiği 50+1 kilidi yüzünden AKP ve Recep Bey onun her dediğine boyun eğip yapmak zorunda kalıyor, koştuğu her şartı, söylediği her sözü mantıklı mantıksız bakmadan dinlemek ve kabul etmek zorunda kalıyor.
Efendim Devlet Bey’i niye gündem yaptım derseniz?
Devlet Bey’in gündem olmasını gerektirecek çok sözü var ama son iki söylemini konu alacağım, bunlar:
TBMM'deki grup toplantısında gündemi değerlendiren Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Bahçeli, İliç'teki maden faciasına değindi ve “adeta uzaya çıkar gibi özel kıyafetler üstüne maskeler takan, siyanür atıklarının akıtıldığını, sulara karışarak Fırat'a karıştığını söyleyenler iddiasını ispatla mükelleftir” dedi…
Bahçeli’nin siyanürün Fırat’a aktığını ispat edin demesi dünyanın döndüğünü, yerçekimin olduğunu ya da ateşin yaktığını ispat edin demesi kadar abes bir iştir!
Nasıl dünyanın dönmesi, yerçekimin olması ve ateşin yakması ispata muhtaç olmayan, defalarca kanıtlanmış bilimsel gerçeklerse siyanürün Fırat’a karıştığı da o kadar net ve ispata muhtaç olmayan sadece ve sadece kullanılan yöntemi bilmek ve olan biteni görmekle anlaşılabilecek basit bir gerçektir.
Biz dünyanın döndüğünü, yerçekimini ya da ateşin yaktığını ispatlamakla uğraşmayız çünkü bu defalarca ispatlanmış bir bilimsel gerçekliktir sadece bunu bilmeyen çocuklara ya da öğrenmemiş kişilere anlatırız.
Bu noktada Bahçeliye konuyu anlatayım:
- İliç’te kullanılan yöntem yığın liçi denilen madencilik prosesidir. Bu yöntemde içinde altın bulunan kayalar kırılıp un ufak ediliyor ve sızdırmaz bir zemin üzerinde bir tepecik oluşturuluyor. Sonra bu tepeciğe siyanürlü su enjekte ediliyor. Siyanürlü su yığındaki altını aynı suyun tuzu çözdüğü gibi çözüyor. İçinde altın çözeltisi bulunan su yığının altından toplanıyor ve işleme tesisinde ayrıştırılarak altın elde ediliyor. Bu arada bu tepecik siyanürlü su ile ıslanarak çamur haline geliyor.
- İliç’te olan olay liç yığınının çökmesi, sızdırmaz alanın dışına taşması. Yanlış mühendislik ve aşırı üretim baskısı yüzünden hesapsız kitapsız yükseltilen bu siyanürlü su ile yoğrulmuş çamur dağı çöktü, çökme sonrasında 20 milyon metre küp kadar siyanürlü çamur bir dere yatağını doldurdu. Bu dere yatağı Fırat Nehri’ne açılıyor aradaki mesafe 300-500 metre kadar.
- Yığın çökerken sızdırmaz yapıyı tahrip etti. Oluşan heyelan siyanürlü suyun toplandığı boruları ve yığının altındaki sızdırmaz yapıyı tahrip etmiş gibi görünüyor yani sorun sadece korumasız dere yatağını dolduran 20 milyon metreküp siyanürlü çamur değil, tüm yapının sızdırmazlığı bozulmuş gibi görünüyor.
Şimdi bu gerçekler ortadayken Fırat Nehri’ne siyanürlü suyun sızmadığını iddia etmek insanın aklı ile dalga geçmektir. Bu tip söylemler sömürgeci madencilerin borazanlığını yapmaktan, onları ve iş birlikçisi siyasetçi ve bürokratları mazur göstermeye çalışmaktan başka bir şey değildir.
İkinci olarak aynı konuşmasında ekonomideki kötü gidişatı da FETÖ'ye bağlayan Bahçeli, "Ekonomik büyümenin dizginlenmesi, cari dengenin bozulması için el ovuşturan, fiyat etiketlerini sürekli olarak yukarı yönlü güncelleyen fırsatçıların ve bunların arkasındaki FETÖ'cülerin hukuken hesabı sorulmadan sosyal ve ekonomik huzur nasıl temin edilecektir? Fiyat anarşistleri de FETÖ'cüdür. Dükkânları ve evleri kapatılmadır" dedi.
Bahçeli 1967 yılında Ankara İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi'ni kazanmış ve 1971 yılında Dış Ticaret Bölümü’nü bitirerek mezun olmuştur. Bahçeli lisans eğitimini tamamladıktan sonra Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi ve bu akademiye bağlı yüksekokullarda iktisat bölümünde asistan olarak görev yapmıştır, yani normal şartlarda iktisat bilmesi gerekir.
İktisat bilen birinin ise enflasyon konusunu FETÖ’ye bağlaması hiç bir şekilde mümkün değildir.
Diğer yandan “Dükkânları ve evleri kapatılmadır” sözü de hukuken son derecede saçma bir öneridir! Dükkân açmak için devletten izin almak gerekir doğru, izin koşullarını yerine getiremeyenin ya da sonradan ihlal edenin dükkânını kapatmak da kamu otoritesinin elindedir bu da doğru ama evini kapatmak da ne oluyor?
Mülkiyet hakkı hem anayasal hakkımızdır ve hem de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi tarafından kişilere tanınan evrensel bir haktır! Kişinin evini kapatmaya kalkmak mülkiyet hakkına çökmek demektir ki adama bunun hesabını mahkemeler ve Anayasa Mahkemesi sorar.
Anayasa Mahkemesi dedim de aklıma geldi Bahçeli zaten Anayasa Mahkemesi’ni de kapatalım diyor değil mi?