Bahçeli, Erdoğan’ın teşvik paketlerini reddetti...
Gözlerden kaçan ince bir ayrıntıya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın düzenlediği Kutlu Doğum Haftası törenlerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Erdoğan ayrı ayrı katıldılar. Ankara’daki törende Cumhurbaşkanı, peşinden İstanbul’daki törende Başbakan konuştu. Kutlu Doğum Haftası’nın bu yılki teması Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından “Hz. Peygamber Din ve Samimiyet” olarak belirlenmişti.
İlk konuşan Abdullah Gül görünürde temaya uygun konuştu. Gül’ün konuşmasını dikkatlice tahlil ederseniz Erdoğan’a “samimiyet” kamuflajlı yüklü mesajlar gönderdiğini kolayca çözersiniz. Ardından Erdoğan da “samimiyet” üzerinden konuşarak Gül’e cevaplar verdi. Yani; Diyanet’in Peygamber Efendimizin üstünden kurduğu platform yine (ne yazık ki) AKP’nin siyaset faaliyetlerine alet edildi. Konuştukları halde anlaşamayanlar, kamuoyuna yalandan “oturur konuşuruz” diyenler halkı Sevgili Peygamberimiz üzerinden aldattılar.
MHP Lideri Devlet Bahçeli de dünkü grup konuşmasında AKP içinde tezgahlanan “samimiyet” dolaplarına anlamlı bir yanıt verdi. Saltanat kavgası için Allah ile aldatmaktan hiç çekinmeyenlerin gerçek yüzlerini ortaya koydu. İktidarın samimiyetsizliklerine en çarpıcı örnekleri sıralayarak şunları söyledi;
“Samimiyetsiz yönetimler, samimiyetsiz yöneticiler dünden bugüne Türkiye’nin en önemli sıkıntısı ve sorunudur. Son 12 yıldır, Başbakan ve hükümetinin samimiyet konusundaki açık ve yumuşak karnı herkesin gördüğü çıplak gerçekler arasındadır. Başbakan Erdoğan’ın samimiyet ehliyetini kaybetmesi iktidarını aldatma ve kandırma üzerine bina etmesine çanak tutmuştur. Hâlbuki aşağı yukarı her konuşmasında ’aldatan ve aldanan olmadık’diyen Başbakan’dır. Başbakan’ın yalanları, çifte standartlı politikaları, birbirini doğrulamayan, birbirini tamamlamayan fos çıkan açıklamaları neredeyse ansiklopedilere sığmayacak kadar fazla ve kabarıktır. Başbakan Erdoğan, kişiliğinin alameti farikası olan ve zihninin koordinatlarını çizen bu özelliklerini ya unutmuş ya da unutturmak için tezgahladığı yeni bir oyunun aktörlüğüne soyunmuştur.”
Ardından şu soruları sıraladı Devlet Bahçeli;
“ 17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde gün yüzüne çıkan yakın zamanların en büyük “Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması”nı darbeyle ilişkilendirmek, komployla tarif etmek samimiyetsizlik değil midir?
Bilal’in küpünü doldurup, Burak’ın gemi filosunu güçlendirip, hanedan vakıflarına menfaat karşılığı yüzlerce milyon dolar bağış alırken; cebinde çay parası dahi olmayan bu vatanın masum evlatlarına sırt dönmek ve haklarını gasp etmek samimiyetsizlik değil midir?
Şarlatan İran’lıyı hayırsever diye tarif edip hapishane kapılarını açtıktan sonra, bu şahsın alçakça, yüzsüzce, pişkince hakkında isabetli tespitlerde bulunmuş kim varsa dava açmasını cesaretlendirmek samimiyetsizlik değil midir?
Ayakkabı kutusunda 4,5 milyon dolar haram para saklayan malum banka genel müdürünü cezaevinden çıkarıp gözümüzün içine baka baka Ziraat Bankası’na yönetim kurulu üyesi yapmak samimiyetsizlik değil midir?
“Ne istediler de vermedik, her taleplerini karşıladık” dediklerine; işler sarpa sarınca örgüt, çıkar şebekesi, yabancıların oyuncağı, hain, casus demek samimiyetsizlik değil midir?
Gezi Parkı hadiselerinde polislerin destan yazdığını söyledikten bir müddet sonra, emniyeti Cibali Karakolu’na çevirmek, paralel örgüt bahanesiyle polislerle ilgili cadı avı başlatmak samimiyetsizlik değil midir?
Mısırlı 17 yaşındaki Esma’ya ağlayıp 15 yaşında 16 kiloya düşerek vefat eden Berkin’e ve annesine meydanlarda yüklenmek samimiyetsizlik ve merhametsizlik değil midir?
Yüzbinlerce Suriyeli sığınmacıyı Türkiye’nin her yerine kontrolsüz şekilde dağıttıktan sonra, 35 Uygur Türkü’ne koskoca Türk vatanında yer bulamayıp günlerce Atatürk Havalimanında esir hayatına mahkum etmek samimiyetsizlik, vefasızlık, kadir kıymet bilmezlik değil midir?
Küresel cinayet projelerinde eş başkanlığı heyecanla kabullenip, Müslüman katillerine kahredici şekilde suskun kalmak, Gazze’yi sahiplenirken Kerkük’ü, Musul’u, Tuzhurmatu’yu, Kaşgar’ı ve Türk yurtlarını ağzına dahi almamak, buralardaki seri cinayetlere tepkisiz kalmak samimiyetsizlik değil midir?”
MHP liderinin bu çarpıcı tespitleri neden sıraladım?
Kulağıma gelen; Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve İçişleri Bakanı Efkan Ala kaynaklı, Erdoğan’ı Çankaya Köşküne taşımak için kurulan Ülkücülere yönelik “teşvik” formüllerine verilen iyi-net-kesin bir cevap olduğu için.
Ha!.. Bir şey daha söyledi grup toplantısında Bahçeli;
“Başbakan’ı tanımasak, bilmesek, niyetlerine yabancı olsak; inanınız “samimiyet”le ilgili sözlerinden dolayı kendisini kutlar, takdir ederdik.”