Bahçeli demli çay sever
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM açılımını ve Recep Bey’in de bu açılıma verdiği desteği okuyup takip etmişsinizdir.
Önce Meclis’in yeni yasama yılı açılışında el sıkışma hâl hatır sorup hasbihal etme görüntüleri ve sonrasında yapılan açıklamaları biliyorsunuzdur tekrar etmeye gerek görmüyorum.
Bu noktada bu tutum değişikliği bana oldukça tuhaf geldi!
Böyle ani ve tuhaf tutum değişiklikleri olunca hani halk arasında böyle tuhaf olaylar vuku bulunca söylenen “bayram değil seyran değil eniştem ben niye öptü” deyimi vardır ya benim de aklıma hep bu deyim gelir, işin arka planını anlamaya çalışırım.
Dahası bu ani tutum değişikliği İsrail’i şeytanlaştırarak yeni bir dış düşman yaratma girişimine denk gelince ben daha bir huylanmadım desem yalan olur.
Daha bundan birkaç ay kadar önce Recep Bey Rize’deki konuşmasında çıkıp İsrail’e yönelik olarak “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız” dememiş miydi?
Peki, şimdi ne oldu da aniden İsrail’in bize, bizim topraklarımıza girmesinden korkar hâle geldik?
Hem AKP ve hem de MHP yeknesak bir dil ile İsrail’i en büyük tehdit ilan ediverdi?
Bahçeli hangi gerekçeye dayanarak; “bugün mesele Beyrut değil, Ankara’dır.
Bugün hedef Şam, Tahran, Sana veya Bağdat değil İstanbul’dur.
Bugün gizil ve gizli gündem Türk vatanıdır.
Orta Doğu’da ateşlenen füzelerin, sıkılan mermilerin, atılan bombaların, düzenlenen suikastların, günbegün serpilen anarşik ve kaotik çalkalanmanın bir sonraki etabı, nihai sahası, kesin hesap merkezi Anadolu coğrafyasıdır.
İsrail terörünün, emperyalist alçaklığın, küresel barbarlığın saklı ajandasında Türkiye vardır.” Diyor?
İsrail’i şeytanlaştırıp DEM ile barışmaya kalkmanın arkasında sizce hangi gizli ajanda var?
Yeni bir çözüm süreci mi gündeme gelecek?
Bakın Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi tanırım, geçmişte epey bir çay kahve içmişliğimiz vardır. Bahçeli çayı çok içer ve de demli sever.
Bakınız daha düne kadar Cumhuriyet Halk Partisi’ni demlenmekle suçlayan Bahçeli’nin bugünkü bu radikal tutum değişikliğinin çok önemli bir nedeni olmalıdır.
Bu nedenin İsrail’in yarattığı ya da yaratabileceği bir tehdit olamayacağı da son derecede açık ve nettir.
Bakınız ben bu ülkede tüm tarafların, bütün siyasi parti ve temsilcilerinin birbiri ile görüşmesini ve Türkiye’nin kadim sorunlarına Türkiye Büyük Meclisi çatısı altında çözüm aramasını savunan biriyim. Bu yüzden de siyasi parti ve politikacıların birbiri ile görüşmesini katiyetle eleştirmem.
Bu konuya girmemin sebebi de Devlet Bahçeli’nin DEM Parti’ye karşı tutumuna bir eleştiri getirmek değil sadece ve sadece tutum değişikliği ve çifte standarda dikkat çekmek, bunun olası arka planını anlamaya çalışmak.
Malum 2028 seçimlerine şunun şurasında 3,5 yıl kaldı. Bu aslında oldukça kısa bir süre. Recep Bey’in bu kadar kısa bir süre zarfında çözmesi gereken çok fazla sorun var ama bunun yanında yapması gereken bir anayasa değişikliğinin olduğunu da biliyoruz. Bence bu yumuşama ve görüşmelerin arka planında Recep Bey’in yapmak istediği anayasa değişikliği için destek arama çabaları yatıyor.
DEM Parti ile MHP birbirine bu kadar düşmanken Recep Bey’in aradığı desteği bulması sayısal olarak mümkün görünmüyor. Recep Bey aradığı desteği bulamazsa normal zamanında yapılacak bir seçimde yeniden aday olabilmesinin önü de kapalı, bu yolu açabilmesi için tek çare anayasada bir değişikliğe gitmek ve yeniden aday olabilmesinin önünü açmak.
Şurası muhakkak bugün Erdoğan’ın gücü ve oy potansiyeli AKP’nin gücü ve oy potansiyelinin çok üstünde. Erdoğan’sız bir seçim AKP için tam bir hezimet ile sonuçlanabilir ve bu riski ortadan kaldırmanın tek yolu da anayasada Recep Bey’in istediği değişiklikleri yapmak.
Bunun için de parlamentoda yeterli oy sayısına ulaşmak gerek ve bakalım bu oy sayısına ulaşabilmek için hangi kapılar çalınacak ve hangi siyasi tavizler gündeme gelecek?