Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Bahçeli, Bozdağ’a arka çıktı

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli yaptığı X paylaşımında “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sayın Bekir Bozdağ’ı cesur, dirayetli ve tavizsiz yönetiminden dolayı tebrik ediyor, Gazi Meclis’in saygınlığını muhafaza ve müdafaa gayreti nedeniyle de teşekkürlerimi paylaşıyorum. Başkanlık kürsüsü önüne toplanan, sıra kapaklarına vuran, Meclisi’mizi yuhalayarak kendileriyle müsemma olan nefret ve şiddet gösterisine heveslenenler kınanmaya müstahak demokrasi cellatlarıdır.” Demiş…

İşin açığı bizler hukuk ve demokrasimizi dinamitleyen bir hukukçu olarak tarihe geçen Bekir Bozdağ’ı geçmişte yaptığı birçok utanç verici eylem ve söylemlerden tanıyoruz ve bunların başında da FETÖ terör örgütü elebaşı Fethullah Gülen hakkındaki övgü dolu söylemleri gelmektedir.

Bugün bu söylemlerinden dolayı Bekir Bozdağ’ın kendisi bile utanmakta, söyledikleri önüne konulduğunda “dün dündür, bugün bugündür” aradan onca yıl geçmiş diyerek kendini savunmaya çalışmaktadır.

Bekir Bozdağ hakkında Devlet Bahçeli’nin daha önce sarf ettiği sözler de akıllardadır ve hatta sadece akıllarda değil aynı zamanda kayıtlardadır da!

Örneğin Bekir Bozdağ'ın Andımızla ilgili yaptığı açıklama sonrası Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli şu ifadeleri kullanmıştı: "Sayın Bozdağ Kürdüm, özgürüm diyebilir. Dilini tutan yoktur. Sus otur yerine diyen de yoktur. Buyursun, mizaç ve meşrebine müzahir değerlendirmesini yapsın. Türk milleti kendisini en güzel ve yüksek mevkilere taşımıştır. Ama kendisi Türk milletini düşürmeyi aklından geçirmesin. Andımızı fıtrat ve köküne uygun okumak isteyen varsa kendi bilir. Ancak Türk milletinin Andına kimse karışmasın, hiç kimse ortalığı karıştırmasın. PKK'lıyım, bölücüyüm, Kürdistan için çalışırım diyen varsa cezası bellidir, sonuçlarına katlanacaktır. Uyarıyorum, Sayın Bozdağ buna çok dikkat etsin.” Demişti…

Sonra ne oldu Bahçeli Andımızı da unuttu Bekir Bozdağ’ın sözlerini de gitti AKP’ye kapılandı, iktidarın minik ortağı oldu ve o da “dün dündür, bugün bugündür” ayarına geldi.

Bahçeli’yi bu ayara kim nasıl getirdi elbette ben bilemem ve lakin söylemem gerekir ki siyasetindeki U dönüşü gerçekten de dünya siyasi tarihinde çok ama çok ender görülebilecek bir olaydır.

Gelelim meselenin özüne; bu mesele artık sadece bir Can Atalay meselesi değildir! Mesele yargının bir kesimi ve iktidar eli ile anayasamızın alenen paspas yapılıp çiğnenmesi ve Anayasa Mahkemesi’nin kesin kararına meydan okunması haline gelmiş bulunmaktadır!

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli de bu fiilin asli faillerinden ve azmettiricilerinden biridir!

Şimdi Genel Başkanlık koltuğunda oturduğu Partinin adı Milliyetçi Hareket Partisi olan bu zat-ı muhtereme bir çift lafım olacak:

Bak muhterem; milliyetçilik millî egemenlik hak ve özgürlüklerini savunmaktır!

Türk halkı millî egemenlik hak ve özgürlüklerini kazanabilmek için yedi düvel artı Osmanlı ile savaşmış, topunu birden yenerek millî egemenlik hak ve özgürlüklerine kavuşmuş Türk Milleti namını kazanmıştır…

Türk Milleti bileğinin hakkı ile kazandığı, savaşarak söke söke aldığı tüm egemenlik hak ve özgürlüklerini bir anayasa yaparak yazılı hâle getirmiş ve teminat altına almıştır.

Bu anayasada Türk Milleti egemenlik hak ve özgürlüklerini nasıl, ne şekilde ve kimin eliyle kullanacağını da kurala bağlamış, kayıt altına almış, kara kaplı kitaba yazmıştır!

Sonuç olarak; Türk Milletinin egemenlik hak ve özgürlüklerinin teminatı olan anayasamız canı isteyenin, işine geldiği zaman canı istediği gibi paspas edip çiğneyeceği sıradan bir kâğıt parçası değildir!

Demedi demeyin; yıllar sonra Kenan Evren’in başına gelenler, anayasayı çiğneyenlerin er ya da geç bu suçlarının bedelini ödeyeceklerinin en büyük delilidir…

Yazarın Diğer Yazıları