Bağırsaklar temizlendi mi?
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Gaziler Günü dolayısıyla şehit yakını, gazi ve gazi yakınlarıyla Ankara'da bir araya geldi ve Türk milletinin "gazi millet" şanına layık olduğunu, bunu İstiklal Savaşı'nda da 15 Temmuz'da da en güzel şekilde gösterdiğini anlattı.
Selçuk, "Böyle bir millet şehit ve gazilerini hiçbir zaman unutmadı ve unutmayacak. Emin olun milletimiz, sizlerin hatıralarına ve emanetine ilelebet sahip çıkacak. Çünkü milletler ancak kahramanlarıyla beraber yaşar, kahramanlık destanlarıyla beraber yaşar. Kahramanları olmayan bir milletin, istiklalinden de istikbalinden de hiçbir şekilde emin olamayız." dedi.
Selçuk, milletin bu topraklarda bin yıldır bedel ödeyerek varlığını sürdürdüğünü, mazlumlara, kimsesizlere kucak açtığını belirttikten sonra "Kıbrıs'ta, Kore'de barış için savaşan ve gazi olan; Suriye'de milyonlarca mazlumun hayatını koruyan ve gazi olan silahlı kuvvetlerimiz hepimizin gurur kaynağı oldunuz. 15 Temmuz hain darbe girişiminde de Doğu ve Güney Doğu'da terörle mücadelede de kahraman milletimiz bu vatana bu millete sahip çıktı." diye konuştu.
***
Öncelikle belirteyim ki 15 Temmuz, Türk tarihinin utanç sayfalarından bir olarak anılacaktır. Zira ordu içine iktidar tarafından "aynı menzile yürüyoruz" gerekçesiyle yerleştirilmiş, son olarak albay seviyesinde olanları, 2014 ve 2015 şuralarında tuğgeneralliğe terfi ettirilmiş ve darbe girişiminde bulunabilme yeteneği kazandırılmış bir çetenin, başarısız olmaya programlanmış darbe girişimi önlendi diye, bu mücadeleyi İstiklal Savaşı ile bir tutamayız.
Elbette 15 Temmuz'un da kahramanları, şehitleri, gazileri vardır ve her türlü övgüye layıktırlar ama sonuçta bu bir iç kargaşa idi.
Türkiye'nin 15 Temmuz'a sürüklenmesinin hesabı verildi mi ki bu gün bayram yapalım? Aksine, devletin bütün kurumlarına başka tarikat mensupları yerleştiriliyor!
***
İkinci olarak hatırlamamız gereken şudur. Bir defa AKP kadroları, cumhuriyet dönemini "100 yıllık reklam arası" olarak gördüklerini, AKP sayesinde Türk olmaktan kurtulduklarını söyleyegelmişlerdir. Bazıları, aslında İstiklal Savaşı'nın yapılmadığını bile telaffuz edebilmiştir. "Keşke Yunan galip gelseydi" diyen bir anlayışın sahibi, devletin en üst kademesinde ağırlanabilmiştir. Bugün de Atatürk'e hakaret edenler, el üstünde tutulmakta, ödüllendirilmektedir.
Yine Türkiye'nin terörle mücadelesinde, hayatlarını ortaya koyan kahraman subaylar ise yakın tarihte, insanlık tarihinin gördüğü en büyük iftiralarla suçlanmışlar, bu hakarete dayanamayıp intihar edenler, beyin kanamasından, kalp krizinden veya tedavi edilmediği için ölenler olmuştur.
Türk ordusunun kahramanları böyle tasfiye edilirken, 15 Temmuz darbe girişiminde bulunacak olanların yolu açılmış, bu vahim olaylar sonunda da Türkiye'nin yönetim sistemi, Meclis'teki hukuk dışı oylamalar ve yine şaibeli bir referandumla değiştirilmiştir.
***
Türkiye'yi Türk devleti olmaktan çıkarmak için çalıştıklarını açıkça söyleyenler, sıkıştığı zaman Türk tarihine, hatta Atatürk'e sığınmakla artık kimseyi etkileyemez. Tabii ben burada şahsen Sayın Selçuk'u kastetmiyorum. Söylemleri samimi kanaatleri olabilir ve zaten "milletler ancak kahramanlarıyla beraber yaşar" gibi ifadeleri zaman zaman ben de kullanmışımdır.
Fakat bu ülkede terör örgütünün iki numaralı adamı, Genelkurmay Başkanı terör örgütü kurmaktan tutuklu yargılanırken "gizli tanık"lık yapabilmiştir!
İktidar mensupları da bu durumu, "Türkiye bağırsaklarını temizliyor" diye gösterebilmiştir.
Şimdi, Muhsin Yazıcıoğlu'nun da aynı çete tarafından katledildiğine dair tanıklar, deliller ortaya çıkmıştır.
Bu tarihi suçların hesabı sorulmadan, Türkiye'nin bağırsakları gerçekten temizlenmeden, kimsenin ama kimsenin; iktidarın veya muhalefetin, kahramanlar üzerinden söylemler geliştirmeye hakkı yoktur.