Azmettirici...
Bütün ülkeye yayılan ‘gezi protestoları’nda Eskişehir’de sokak ortasında gecenin karanlığında ‘polis-esnaf’ güç birliği ile sopalarla dövülerek öldürüldü Ali İsmail...
Zamanın Başbakanı Erdoğan, Gezi Parkı protestolarında orantısız güç kullanan polisler için “efsâne yazdılar” dedi...
Zamanın Eskişehir valisi, “arkadaşları öldürmüş” dedi...
Alevî bir ailenin tek çocuğuydu, bugünlerde Alevî dedelerinin önünde el öpme gösterileri yapan, Alevî büyüklerinin ve türbelerinin neredeyse tüm literatürünü tekrarlayarak Alevîlere kompliman yapan Ahmet Davutoğlu, o zaman Ali İsmail’in ailesine bir tâziye ziyâreti bile yapmadı, kameralar önünde Ali İsmail’e “evlâdımız” diyerek sâhip çıkmadı...
Ali İsmail’in dâvâsı Kayseri’de devam ediyor...
26 Kasım’daki duruşmada dâvânın savcısı sanık polislerden birisi hakkında kasten adam öldürmek suçundan müebbet hapis cezâsı istedi...
Sanık polis Mevlüt Saldoğan’ın savunması ‘Yeni Türkiye’nin kriminal imzası gibiydi...
“Bu ülkenin cumhurbaşkanı, başbakanı ‘Gezi Parkı bir darbedir’ diyor. Eğer bu darbeyse ben darbenin bastırılmasında görev aldım” dedi savunmasında sanık polis Mevlüt Saldoğan...
Sanık polis Mevlüt Saldoğan’ın bu savunması açık bir ‘azmettirici itirafı’ydı aslında, hem ‘hukuken’, hem ‘vicdânen’...
‘Yeni Türkiye’de bu ‘azmettirici itirafı’nı dâva konusu yapabilecek bir savcı
var mı?
Belki çıkmayacak böyle bir savcı, çıksa da netice alamayacak, ‘Yeni Türkiye’de son bir yılın hukuk trendi olan ’tâkipsizlik’ girecek devreye, ‘yayın yasağı’ gelecek hemen ardından...
Fakat, ‘tâkipsizlik’lere rağmen, ‘yayın yasakları’na rağmen, yargının tüm siyâsallığına rağmen bu ‘azmettirici itirâfı’ hukuk tarihimize geçecek...
Gelecek nesiller yüzleri kızararak, utanarak okuyacaklar hukuk tarihimizin bu utanç sâhifelerini...
***
Ali İsmail’in duruşma günüydü...
Sanık polis Mevlüt Saldoğan’ın tüyler ürperten ifâdesini okurken, o günlerin Başbakanı ve bugünlerin Cumhurbaşkanının demeci düştü gündeme aynı ânda...
Yeni Türkiye’nin yeni cumhurbaşkanı, 4’üncü Esnaf ve Sanatkârlar Şurası’nda yaptığı konuşmada:
“Bizde esnaf ve sanatkâr demek ticaret yapan, alan-satan ekonomik faaliyette bulunan insan demek değildir. Bizim medeniyetimizde, milli ve medeniyet (medeniyet kelimesi 2 y ile şeddeli) ruhumuzda esnaf ve sanatkar gerektiğinde askerdir, alperendir, gerektiğinde vatanını savunan şehittir, gazidir, kahramandır, gerektiğinde asayişi tesis eden polistir...” dedi.
Yani, bir nevî sanık polis Mevlüt Saldoğan’ın o meşum ifâdesini teyit etti...
Çünkü, Ali İsmail’i öldürenler arasında esnaflar da vardı ve ‘Yeni Türkiye’nin yeni cumhurbaşkanı bu konuşmayı Ali İsmail’in duruşmasının olduğu gün, belki de aynı saatlerde yaptı...
Akıllara sezâ... Vicdanlara sezâ...
“Fe eyne tezhebûn”...
Nereye gidiyor bu ülke?