Avrasyacılık ve Türk Birliği

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Avrasya bölgesinde yaşanan boşluğun BDT, EURASEC ve benzeri işbirliği çabaları ile giderilememesi ve küresel gelişmelerle tetiklenen okyanus ötesi müdahale girişimleri Rusya merkezli yeni örgütlenme modellerine zemin oluşturuyor. Bu kapsamda Avrasya sözcüğünün iki anlam taşıdığı görülüyor. Birincisi birlikte izah edilmesi zor olan bölgelerin dünyadaki yeni gelişmelerle anlamlandırılabilmesini sağlayan yeni bir coğrafi tanımlama olması. Bu yönüyle oldukça önemli bir boşluğu gideriyor. İkincisi ise Avrasyacılık ya da Neo-Avrasya düşüncesi... Bu ideolojik sistem Rusya’nın liderliğine odaklanan ve Post-Sovyet coğrafyayı güçlendirme sürecinin bir parçası olarak kabul edilebilir. Avrasyacılık ya da Avrasya Birliği yönündeki entegre süreçlerin Türk Cumhuriyetleri arasında kurulabilecek etkili birleşmelere engel teşkil edebileceğini ileri sürmek mümkündür. Avrasyacılık düşüncesinin öncüsü Aleksandr Dugin bu hususta “Her türlü Turancı entegrasyon projesine set çekilmelidir. Turancı bir entegrasyon, jeopolitik Avrasyacılığın karşı-tezidir. Tüm Türk mekânında yerel, özerk, kültürel eğilimleri ayrıştırmak, “uluslar” arasında geçimsizliği şiddetlendirmek için elden gelen her şeyi yapmak lazımdır” demektedir. Dolayısıyla Avrasya Birliği ve Türk Birliği düşüncesinin aynı şeyi ifade etmediği ortadadır.
Avrasyacılık düşüncesinin hayata geçirilmesinde önemli aşamalardan birisi de Rusya, Kazakistan ve Belarus arasında 2010 yılında kurulan gümrük birliği ve oluşturulan ortak ekonomik alandır. Yaklaşık 200 milyon nüfusa sahip bu alanın geleceğe taşınabilmesi ve büyüyebilmesi için Avrasya coğrafyasındaki diğer ülkeleri de içerisine alması gerekiyor. Ancak Rusya Devlet Başkanı Putin’in bütün çağrılarına rağmen söz konusu ülkeler şimdilik bu duruma şüpheyle yaklaşıyor. Üye ülkelerin Rusya tarafından bir sömürü alanı haline getirilmesi, birlik üyesi ülkelerin DTÖ üyeliklerini askıya alması ve üye olmayan ülkelere karşı ortak tarife uygulanması zorunluluğu Avrupa ile önemli ekonomik ilişkileri olan ülkeleri düşündürüyor. Örneğin Ukrayna... Brzezinski Büyük Satranç Tahtası adlı eserinde Ukrayna olmadan Avrasyacılık temelli bir yayılmacılığın başarı elde edemeyeceğini ve böyle bir oluşumun Asyalılaşmış ya da Avrupa’dan daha uzak Rusya anlamına geldiğini ifade ediyor. Putin, bu duruma pratik çözümler arıyor. Ay başında AB komisyonu ile yapılan görüşmede Gümrük Birliği üyesi ülkelerin AB ile ilişkilerini ortak ekonomik alanın gerekliliklerini yerine getirerek de yürütebilmesini talep etti. Yetkilikler ise AB’nin ortak ekonomik alanla müzakere yürütme yetkisinin olmadığını ifade ettiler. Rusya’nın bir başka koz olarak gaz fiyatlarını kullanabileceği anlaşılıyor. Ortak ekonomik alana girmeyen Avrasya ülkelerinin Rus gazını AB ile aynı fiyatlardan alması ihtimali bu süreçte etkili olabilir. İşte tüm bu gelişmeler sebebiyle Avrasya coğrafyasını takip etmeye devam ediyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları