Atatürk'ü tartışmak yerine yaptıklarını geliştirelim
Atatürk Kurtuluş Savaşını tüm milleti arkasına alarak yaptı. Millet istemezse kimse zorla savaşa sokamaz. Akis halde başarısızlık olur.
Ancak, gemiyi kurtaran kaptandır. Savaşı kazanan da başkomutandır. Millete gitmeye Atatürk’ten başkası cesaret edememiştir. Bunun içindir ki Atatürk hepimizin ortak değeridir.
Atatürkçü düşünce derneği veya Kemalizm dergisi veya Atatürk’ü konu alan herhangi bir organizasyonu doğru bulmam. Bu organizasyonlar, Türkiye’de Atatürk’e karşı olanlar da var imajı yaratıyo... Ayrıca bazen tepkisel sonuçlar doğurabiliyor. Hepimiz yeniden oturup düşünmeliyiz... Atatürk’ü tartışmak ülkeye ve insanımıza ne yarar sağlar? Söz gelimi ben Atatürk’ü tartışmam... Çünkü Atatürk benim en önemli değerimdir. Neden?
93 Harbi (1878-79 ) sonucu, Kars, Rize, Artvin ve Batum; Berlin Antlaşması’yla Rusya’ya bırakıldı. Batum dışındaki bu şehirler yeni Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Sovyetler Birliği ile 16 Mart 1921 tarihli Moskova Antlaşması’na kadar, 42 yıl, Rusya’nın elinde kaldı. Dedelerimiz Ruslardan zulüm görmediklerini, buna karşılık Ermeni çetelerinden çok zulüm gördüklerini anlatırlardı. Kurtuluş Savaşı olmasaydı, bu şehirlerin akıbeti belirsizdi. İngilizler sürekli müdahale ediyordu. Ancak yeniden Osmanlıya verilmesi söz konusu olmayacaktı.
Cumhuriyet idaresi insanları Ermeni çetelerinden kurtardı. Babam bir baskı olmadan ekip-biçti. Kışın da esnaflık yaptı. Huzurlu bir hayat yaşadı ve yaşattı. Ben, ortaokul son sınıfta, devlet yatılı sınavını kazandım. Liseyi bitirdim. Devlet Üniversitesinde okudum. Asistan, doçent, profesör, dekan, milletvekili oldum. Elbette ben de çalıştım, ancak laik demokratik cumhuriyet bana eğitimde fırsat eşitliği verdi. Benim milleti ve Atatürk’ü tartışmam nankörlük olur. Atatürk’ün de eksik yaptıkları olmuştur. Ancak bu eksikleri tartışırsak, olayın bütününü gözden kaçırırız.
Benim gibi, bu ülkenin ve Cumhuriyetin nimetlerinden yararlanarak profesör olmuş bir zat, bir televizyon programında, “Atatürk’ün kültür devrimi bir cinayettir” diyebiliyor. Böyle söylemek, bir düşünce özgürlüğü değil, bir eleştiri değil, bir nankörlük ve millete yapılan bir saygısızlıktır.
Kurtuluş Savaşının temelinde, kültür sorunu yatmaktadır. Osmanlının çökmesi de zaman içinde Anadolu kültüründen ayrılıp, Arap ve Fars kültürünün baskın olması nedeniyle ortaya çıkmıştır. Kurtuluş Savaşı aynı zamanda Türkiye’yi bu kültür emperyalizmden kurtarmıştır. Arap ve Fars kültüründen kurtarıp, milli karakter ve tarihimize uygun Anadolu kültürünü getirmiştir.
Eğer, bu kültür devrimi olmasaydı, Türkiye laik-demokratik bir devlet olur muydu? Şimdilerde Arap Baharı aynen Türkiye’de de yaşanmaz mıydı?
Osmanlı batılılaşma demiş... Ancak bu sözde kalmıştır. 100 yıl kadar devam eden batılılaşma anlayışı, zaman zaman tökezleyen, bir düzeltmecilik (Tanzimat) olarak kalmıştır. Nedeni, Osmanlıda kültür devrimi yapılmadı... Osmanlıda genç Türkler de kültürel ve dini değerlere uygun bir devrim ideolojisini benimsediler... Bunun içindir ki batılılaşma, birkaç devlete ekonomik imtiyazlar verilme noktasında kaldı.
Atatürk ise daha farklı bir yol seçti: “Çağdaş ulus ideolojisine uygun, laik bir kültür” yaratmak. Bu devrimi yaparken, kültür devrimini tek başına değil, “eğitim - kültür ve dil” alanında üçlü devrim yaptı.
Atatürk bu üç ögeyi de içine alan bir devrim gerçekleştirdiği için başarılı oldu.