Atatürk operasyonu
Öğrencilerine Atatürk tişörtü giydirdiği için cezalandırılan öğretmen olayı, Yılmaz Özdil’in feci gidişatımıza ışık tutan yazısına ilham kaynağı oldu
2007... Isparta’da bir öğretmen hakkında, öğrencilerine, ön yüzünde Atatürk portresi, arka yüzünde “Cumhuriyet’e sahip çık” yazılı tişörtler giydirip Cumhuriyet Mitingi’ne götürdüğü için soruşturma açıldı. Suçlu bulundu. Maaşı kesildi.
2008... İzmir Atatürk Lisesi’ne yapılan baskında, 3 Atatürk büstü, 2 Gençliğe Hitabe, 8 Nutuk ele geçirildi. Öğrencilerin beynini yıkamaya çalışan 9 “yobaz” öğretmen soruşturmanın selameti için açığa alındı.
2009... Kadıköy Anadolu Lisesi’nde gizli gizli “Atatürk’ü anma töreni” yapıldığı duyumlarını alan Milli Eğitim müfettişleri, operasyon düzenledi. 200 öğrenci ve 11 öğretmen, İstiklal Marşı söylerken suçüstü yakalandı. Çıkan arbedede pencereden kaçmayı başaran “elebaşı” fizik öğretmeni, aranıyor.
2010... Milli Eğitim Şûrası’na yakasında Atatürk rozetiyle katılıp, “Burası şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz” diye slogan atan 3 “meczup” öğretmen, salondan atıldı.
2011... Galatasaray Lisesi’nin yatakhanesinde yapılan aramada, yastıkların arasına gizlenmiş halde, 71 Türk bayrağı, 28 Atatürk posteri bulundu. Yatakhane mühürlenip, ilaçlandı... Vefa ve Haydarpaşa liselerinde, iPod’larına “10’uncu Yıl Marşı” yükleten 129 öğrenci, ibret-i álem için falakaya yatırıldı. Bahariye İlköğretim Okulu’nda “Andımız” ı okuduğu saptanan 7 ila 11 yaş arasındaki 90 öğrenci, psikolojik tedavi altına alındı.
2012... Gece saat 04.00 sularında ellerinde çiçeklerle duvardan atlayarak Anıtkabir’e girmeye çalışan 3 öğretmen ve 14 öğrenci, belediye zabıtaları tarafından coplandı. Zabıtaları protesto için toplanan Gazi Üniversitesi öğrencileri, tazyikli su ve göz yaşartıcı bombayla dağıtıldı.
2013... “Şerefli Gazeteci Ali Kemal’e iade-i itibar gecesi” nde olaylar çıktı... Hasan Tahsin posteri açan Dokuz Eylül ve Ege Üniversitesi’nin “gerici” doçentleri, linç edildi.
2014...
Kemalistler, Makedonya’dan TV yayınına başladı. Programlara telefonla katılan 8’i rektör, 17 profesör, meslekten tart edildi. Makedonya’ya nota verildi. Milli Eğitim Bakanlığı, Makedonya Büyükelçiliği’ne siyah çelenk bıraktı.
2015... Florya sahilinde “Atatürk yuvası” ortaya çıkarıldı. İzinsiz kamp kuran ve çadırlarında “Atatürk ilkeleri” eğitimi vermeye çalışan 5 öğretmen ve 78 öğrenci, “kıyı kanununa muhalefet”, “taşınmaza tecavüz” ve “fuhuş” tan savcılığa çıkarıldı. Çadırlar yıkıldı. Geçen ay da, Atatürk Orman Çiftliği’nde benzer bir “Atatürk yuvası” dağıtılmıştı.
2016... Dolmabahçe’deki İngiliz firkateyninde kutlanan “19 Mayıs Vahdettin Efendimize Saygı ve Gençlik Bayramı” törenlerine gölge düştü. Samsun’da korsan gösteri yapmaya kalkışan 19 Mayıs, 18 Mart, Karaelmas ve Karadeniz Teknik öğrencilerine ateş açıldı.
2017... Avrupa Birliği, Atatürkçü Düşünce Derneği’ni terör örgütleri listesine aldı. ODTÜ ve İTÜ’de derneğe bağış toplayan 38 örgüt mensubu genç tutuklandı. Gençlerin ana-babalarının da, 10 yıl önce Tandoğan mitingine katıldıkları, hatta, 12’sinin Çağlayan mitingine de gittiği tespit edildi.
2018... ABD, Fransa’dan Malta’ya geçmeye çalışan Erdoğan Teziç’i paketledi... Yıkıcı faaliyetlerde bulunan eski YÖK Başkanı, Paris’teki Bosna Büyükelçiliği’ne sığınmıştı. Bosna’ya nota verildi. Boliç dövüldü.
2019... Birleşmiş Milletler, Atatürkçülerin “mülteci” kapsamına alınamayacağını açıkladı. Bu arada, Türkiye, Almanya’da tutuklanan Vural Savaş’ın yargılanmak üzere iadesini istedi.
2020... Atatürkçüler, Toroslar’da kıskaca alındı. Stratejik ortağımız ABD, insansız uçaklarla anında istihbarat vereceğini bildirdi.
2021...
Gülüyorsunuz belki ama...
Çember daralıyor.
* Yılmaz Özdil / Hürriyet
Haçlılara karşı üç hilal
Fener’in son maçını çok önemsediğim için televizyon karşısına oturup izlemek istedim.
Takımlar sahaya çıktığında önce bir gösteri filan yapıldığını düşündüm.
Bugüne kadar mavi-siyah klasik çizgili formasıyla bilinen Inter futbol takımı değil de sanki Haçlı Ordusu vardı karşımızda.
Hee heeyt dedim, şimdi bunların karşısına Fenerbahçe de üç hilalli formayla çıkacaktı ki, seyreyleyin meydan muharebesini!..
Bizler ki Viyana kapılarına dayanmışız, Haçlı formadan kim korkar!..
Ama baktım ki Fenerbahçe’nin de yarıdan fazlası Haçlılardan (!) oluşuyor... Haçlılar içimize girmiş meğerse, ne yapacağız şimdi bunların karşısında!...
Nitekim korktuğum başımıza geldi... Bizim takımdaki Haçlılar oynamayınca mağlubiyet kaçınılmaz oldu...
* * *
Hani diyorum, bizim İstanbul takımlarından birine -Fener’e yakışır- İstanbul’un fethini hatırlatan simgesel bir forma yaptırsak da, İstanbul’daki maçlarda Haçlı keferelerin karşısına kılıç kalkanla çıksalar!.. Maçtan önce İstiklal Marşı söylendikten sonra maç boyunca Mehter Marşı çalınsa stadın dev hoparlörlerinden... Lafı uzatmayayım da, konuyu Türkiye’ye getireyim.
Bir takım kendisine üç hilalli forma yaptırıp sahaya çıksa, neler olurdu sahi...
* Elif Çakır / Akşam
Şimdi gözler bu satışta
Sabah’ın ve ATV’nin iktidara yakın gruplar tarafından satın alınacağı yolundaki söylentilere, CHP Genel Başkanı Baykal’ın da aynı konuda “İktidar kendi medyasını yaratıyor” iddiası eklendi.
Gözler bu satışta.
Her iktidar kendi zenginlerini ve kendi medyasını yaratmaya yöneliyor. Basın ve siyaset tarihinde bunun örnekleri var.
Eskiden bunlara “besleme basın” denirdi. Resmi ilan, kâğıt kontenjanı ve kredilerle beslenirlerdi. İktidar borazanı çalarlardı. Artık oyunun kuralları değişti. İşler çok büyük hacimlere ulaştı.
Sabah ve ATV’ye sair giderleriyle birlikte 1 milyar 300 milyon doları ödemek ve bunu ticari bir iş olarak görmek zor...
Nitekim gerçekçi iç ve dış sermaye çekildi. Adaylar azaldı. Herkesin hesabı kendine. Belki göremediğimiz bir şeyler vardır.
Ancak...
İktidarın kendi zenginlerini ve kendi medyasını yaratmasından rahatsız olan, dışlandıklarını hisseden ve var olan bağımsız medyanın da giderek yalnız kalma tehlikesini gören siyasetten bağımsız bazı işadamları, aralarında “20-30 kişilik bir grup kurarak medya oluşturma” formülünü ciddi ciddi konuşmaya başladılar. İktidardan, muhalefetten bağımsız yayın yapma ve gerekirse yılda 10-20 milyon dolar zararı göze alma gibi görüşler dile
getiriliyor.
Sağlıklı medya yapısı için ne birincisi ne ikincisi...
Ancak...
İktidarın kendi sesini yaratma çabası beraberinde iktidarın karşıt sesine de yankı etkisi yapıyor.
* Güneri Cıvaoğlu / Milliyet
Emperyalizmin Din Sömürüsü
Sermaye, silah ve din emperyalizmin en güçlü sömürü araçlarıdır. AKP iktidarında din, ön sıraya yerleşmiş bulunuyor.
Amerika’nın güdümünde bulunan kimi işbirlikçi dincilerin korktukları bir şey var;
- Türkiye’deki antiemperyalist ve ulusalcı cephenin genişlemesi onları ürkütüyor.
Bu cephenin dar bir zemine sıkıştırılması onlar için çok önemli.
- Öte yandan sağ ve sol kesim, “ gerçek düşmanın Türkiye’yi sömürmekte olanlardan meydana geldiğini ” fark etmemeli ve birbirleriyle çatıştırılmalılar.
- Ve en önemlisi, “ İslamcıların antiemperyalist kanadı kırılmalı ”. Bu yapılamazsa, işbirlikçi dincilerin maskesi düşecek.
- Sol, sağ ve İslamcılar içindeki, “ emperyalizme karşı kimi ortak damarlar kesilmeli ”. Öyle ya, Gazi Mustafa Kemal de hocalarla, sömürgecilere karşı bütünleşmedi mi?
“Emperyalizmi en büyük düşman olarak gösteren aydınlar”, yalan haberlerle yıpratılmalı ki bu cephe genişlemesin.
Mazallah sağcısı, solcusu, İslamcısı emperyalizme karşı milli cephede birleşirlerse işbirlikçilerin hali ne olur? Bunlar arasına nifak sokulmalı ki milli cephe dağılsın.
İdeolojik, etnik ve dini alanda yaptıklarını burada da tekrarlamak istiyorlar. Ben hiçbir ayrım yapmaksızın bütün gazetelere ve kanallara konuşan bir insanım. Sömürgecilere karşı olan İslamcı çevrelerin gazete ve televizyonlarında konuşmalar yapmam işbirlikçi İslamcıları fazlasıyla rahatsız etmeye başladı.
Kimi çevrelerin bizler hakkında yalan haber yaymalarının arkasındaki esas neden bu. Bir bilge kişi şöyle demiş: “ Abartılı bir yalan sürekli söylenirse, gerçeklerden daha etkili hale gelir .”
* Erol Manisaliı / Cumhuriyet