Aslan evcilleştiren bir Türk denizcisi: Cezayirli Gazi Hasan Paşa
“Palabıyık” namıyla anılan Hasan Paşa, 1713 doğumlu olup, Sultan 3. Selim devrinin sadrazamlarındandır. Fevkalade heybetlidir, cesurdur, azimlidir. Hayatı cephelerde geçer; çarpışarak... “Cezayirli” ve “Gazi” olarak da anılmıştır. “Aslanlı Paşa” olarak bilinir, evcilleştirdiği aslanla birlikte dolaşması nedeniyle... Kafkas kökenli bir aileye mensuptur. Hacı Osman Ağa isimli Tekirdağlı bir tüccara satıldığı, onun çocukları ile birlikte yetiştiği rivayet edilmektedir. Bu vesileyle hatırlatalım: Osmanlı valisi Cezayirli Gazi Hasan Paşa ile aslen Fethiyeli olan bir başka denizci, Meğrili Gazi Kel Hasan Paşa karıştırılmamalıdır. Osmanlı-Rus savaşının devam ettiği, 1738 senesinde, Yeniçeri Ocağı’na katılır; bazı muharebelerde bizzat bulunur. Belgrat Kuşatması’yla adından söz ettirir. Osmanlı donanmasına, kalyon kaptanı olarak girer, yani yelkenli ve kürekli en büyük savaş gemisinin kaptanı... Riyale(amiral), patrona(tümamiral) ve kapudâne(oramiral) rütbeleri, kendisine layık görülmüştür.
Çok daha sonra, 12 Mayıs 1975 tarihinde, Çeşme Kalesi önüne, aslanlı heykeli inşa edilmiştir. Niçin Çeşme diyorsanız şayet... Çeşme Deniz Savaşı’nda, Rusların Osmanlı donanmasını yaktığı haberini, Çanakkale Boğazı’na gelerek bildirir, asker talep eder; müdahalesi neticesinde beylerbeyi olur, yani eyaletten sorumlu soylu kişi... Ege kıyılarına yakın Koyun Adaları civarında yapılan bir diğer çatışma esnasında, Rus gemisinin kendi kalyonuna yanaştığını gören Hasan Paşa, yanına aldığı birkaç Türk cengâveriyle birlikte, Rus gemisine atlayıverir. Oradaki kurşun yarasını, ömrü boyunca taşır, üzerinde... Şairin mısraındaki gibi: “Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.”
Rus filolarının, o devirde, temel gayesi, Ege Denizi üzerinde hâkimiyet sağlayabilmektir, dolayısıyla Çanakkale Boğazı bu açıdan mühimdir. Devrin Çanakkale Boğazı muhafızlarından Ali Paşa’nın imdadına yetişen Hasan Paşa, İzmir’den Çanakkale’ye korkusuzca gelebilmiştir. Rusların Çeşme saldırısıyla, Limni Adası’nı kuşatmak üzere, müdafaayı üslenmiştir; Rusları uzaklaştırabilmiştir. Bu başarısıyla, kaptan-ı derya’dır(donanma komutanı) artık. Bugünkü Ukrayna’da bulunan Özi kalesinin düşmesiyle(1737), bu rütbesini yitirir; azledilmiştir.
Gelgelelim, Sultan 3.Mustafa ile birlikte, bugünkü adıyla, Deniz Harp Akademisi’nin kuruluşuna katkı sağlar, Deniz Harp Okulu’nun resmî internet sitesindeki tarihçede şu şekilde izah edilmiştir: “...Hendesehane veya Hendesehane-i Bahri adıyla, Baron de Tott’un tavsiyesi ve Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın gayretleriyle 1776 yılı Şubat ayında Kasımpaşa’da Tersane-i Amire’nin ’Darağacı’denilen semtinde kurulmuştur.” Ayrıca, Anadolu’da ve bilhassa İstanbul’da yaptırdığı çeşmeler, camiiler ve hamamlar ile anılmaktadır adı... Evcilleştirdiği bir aslanı yanında gezdirmesiyle şöhretlidir de. Mal varlığının büyük çoğunluğunu, devlet işlerinde harcadığı bilinir, servet bırakmamıştır ardından... Sayesinde, Amerika’nın Osmanlı’ya “deniz vergisi” ödediği bilinir.
Bulgaristan’ın Şumnu şehrinde, 19 Mart 1790 tarihinde, sağlık sorunları nedeniyle vefat eder. Kaynaklarda, Şumnu’da, vakti zamanında kendisinin yaptırdığı, bugünkü Koşu Yolu caddesindeki Bektaşi tekkesine defnedildiği bildirilmektedir.