Asker, MGK’da “özerklik” sıkıntısını aktaracak...
Milli Güvenlik Kurulu bugün en kritik toplantılarından birini gerçekleştirecek. Toplantıya AKP iktidarının şımarttığı İmralı canisi Abdullah Öcalan’ın talepleri, terör örgütü PKK ve sivil uzantılarının özerklik talepleri, kalekol bahaneleri ile yapılan ayaklanma provaları damga vuracak. Tabii ki iç güvenliğin yanı sıra MGK gündeminde dış gelişmeler ile ilgili maddeler de var.
Ancak, bu toplantıyı her zamankinden daha fazla kritik hale getiren, 30 Mart sonrası PKK’nın sivil uzantılarının özerklik bahanesiyle yaptığı açıklamalar ve yürüttüğü faaliyetler.
Öncelikle şunu not edeyim; bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde kalekol bahanesi ile kaçırılan iki askerimizin PKK’nın elinden kurtarılması için İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın terör örgütü ile pazarlıkları devam ediyordu. Ala, “olumlu sonuç almak için çaba gösteriyoruz” diyordu.
Öcalan’ın kamuoyuna yansıyan talepleri malumunuz. Bugünkü Milli Güvenlik toplantısında askeri kanat, polis karakollarına, kalekol inşaatlarına yapılan baskınlar, PKK ve sivil uzantılarının özerklik provaları, hazırlıkları ve bu kapsamda elde ettiği tüm bilgi ve belgeleri ortaya koyacak. Askerler gelişmelerden duydukları rahatsızlığı siyasi kanada, MGK platformunda dile getirecek. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde çok sıkıntı yaratan bir husus da PKK’nın sivil uzantılarının “kalekol çalışmalarınızı durdurun. Askerlerinizi teslim edelim” açıklamaları ve pazarlıkları. Askeri kanat pazarlıklardan rahatsızlığını dile getirirken, “kalekol inşaatlarına devam edeceğiz ve asla geri adım atmayacağız” kararlılığını vurgulayacak. TOKİ ile ortaklaşa yürütülen inşaatlara hükümetin de büyük kaynak ayırdığına dikkat çeken askeri kaynaklar, kalekol kurulan tüm bölgelerin daha önce PKK’nın geçici üs bölgeleri olduğuna işaret etti. Asker, bebek katili, terör örgütü ve sivil uzantılarının tüm taleplerine ve yürütülen pazarlıklara karşı “taviz vermeyiz” mesajını net şekilde yansıtacak.
MGK’nın gündeminde dış gelişmelerle ilgili de önemli başlıklar var;
Ukrayna, Irak, Kuzey-Irak, Suriye ve Yunanistan. Özellikle Yunanistan tarafından son dönemde yapılan tacizlerin de geniş bir şekilde ele alınması bekleniyor.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce kritik önem taşıyan MGK toplantısında “Suriye” ele alınırken Süleyman Şah Saygı Karakolu ile ilgili gelişmeler de gözden geçirilecek. 23 Nisan’da, Türk toprağı olan Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun “ikmali ve personel değişim faaliyeti, rutin bir faaliyet olarak” açıklanmıştı. Türk Silahlı Kuvvetleri değişimi yaparken 35 kilometre kat etti. Aldığım bilgilere göre, IŞİD’in kontrol noktalarından geçilirken Türk askerine yönelik herhangi bir hareket ve tacizde bulunulmadı. Askeri istihbaratın sürekli takip ettiği bölgede dinlenen konuşmalarda IŞİD militanları ne öncesinde ne de geçiş sırası ve sonrasında Türk askeri ile ilgili tek kelime edebildi. Zaten, değişim öncesinde yapılan planlamada uluslararası hukuk ve angajman kuralları tek tek masaya yatırıldı. Süleyman Şah Saygı Karakolu’na giden askerimize herhangi bir taciz veya mukavemete karşı Ankara’ya sormadan ateş açma ve “vur” emri verildi. Yeni durum ile ilgili de kısa bir not aktarayım. Süleyman Şah Saygı Karakolu’nda nöbeti devralan askerlerimiz çok özel, silah ve teçhizatlar ise öncekilerden çok farklı. Bir anlamda “rutin değişim” önemli bir tatbikat oldu.
***
Klasik Ankara Salı’sı gereği biraz da siyasi kulislerden haberler aktaralım.
Yakından izlediğiniz gibi Cumhurbaşkanlığı kavgasında Abdullah Gül’ün Recep Erdoğan’ı dışarıya dövdürme çalışmaları tam gaz devam ediyor. AKP’nin dünkü grup toplantısında açıkça yansıttığı gibi Recep Erdoğan, Abdullah Gül’ün konuk ettiği ve çok yakın ilgi alaka gösterdiği Alman Cumhurbaşkanı’na çok kızdı. Aynı Anayasa Mahkemesi’nde olduğu gibi Abdullah Gül’ün Alman Cumhurbaşkanı’nın eleştirilerine bıyık altından gülmesi ve “ortam hazırlaması” Erdoğan’cı kanadı daha da biledi. AKP içindeki çok kanatlı Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık kavgasında gözler 9-11 Mayıs’ta Afyon kampına çevrilirken, Recep Erdoğan’ın açıktan kavga yerine sakin dilli, “kardeşlerim” muhabbetli(!) gaz alma, ayar verme politikası izleyeceği konuşuluyor.
Sağlam kaynaklardan aldığım bir bilgiye göre Erdoğan, milletvekillerine Çankaya yolunda kıyak bir hediyenin(!) hazırlığına girişti. Biliyorsunuz, AKP iktidarı eski mebuslar için hâlâ ne yaptıkları anlaşılmayan Bakan Yardımcılığı koltuğu ihdas etmişti. Erdoğan, eğer düzenlemeyi gerçekleştirebilirse Bakan Yardımcılığı koltuğuna oturmayı milletvekili olma şartına bağlayacak. Yani; bir bakanlıkta iki Bakan olacak da diyebilirsiniz.
AKP kulislerinde diğer duyduklarımıza gelelim;
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç her sohbette geçici Başbakanlığa talip olduğunu açıktan dile getiriyor.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, İmralı’ya gazeteci götürmek için yoğun çaba sarf ediyor ama sıkıntı listelerden kaynaklanıyor. Öcalan; Hasan Cemal, Cengiz Çandar gibi isimlerin gelmesini istiyor. Erdoğan ise bunları reddedip kendi yazar-çizerlerinde ısrar ediyor.
Son olarak Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç hakkında AKP kulislerinden duyduğumu aktarayım;
“Haşim Kılıç daha ileri giderse, çocuklarının bazı ticari ilişkileri gündeme getirilecek...”
Recep Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı da dinlemişler demişti ya!..
İnsanın aklına garip garip şeyler gelmiyor değil...