Asgari ücret verilmez, alınır

Pazar günkü Yeniçağ manşetinde, Türkiye ve Avrupa ülkelerinde asgari ücretle ne kadar akaryakıt alınıyor? karşılaştırması yapılmıştı.

Almanya ve İngiltere gibi gelişmiş ülkeleri bir tarafa bırakalım, demokrasiye yeni geçmiş Romanya''da asgari ücret ile 328 litre benzin alınırken Türkiye de 214 litre alınıyor.

2022 için, Asgari Ücrette yüzde 39,9 oranında artış yapıldı. Ama Şubatta yıllık TÜFE yüzde 55,54 oldu. Gıda fiyatlarındaki artış 64,47 oldu. Gıda fiyatları mutfak enflasyonunun yüksek olması demektir. Sabit gelirlilerin harcama sepetinde gıdanın payını yüzde 40 olarak hesaplarsak, geçinme endeksinde yıllık artış yüzde 63,89 oluyor.

Anayasanın 55 maddesi ilk fıkrası; ''''Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır'''' şeklindedir. Bu şekilde anayasa tarafından güvenceye alınmış olan asgari ücretin aynı zamanda Anayasaya uygun kanunlarla da yasal altyapısı da tamamlanmıştır. Asgari ücret tespit komisyonu da bu yasal altyapılardan birisidir.

Türkiye''de asgari ücret ile ilgili kararı Cumhurbaşkanı değil, Asgari Ücret Tespit Komisyonu almaktadır. Bu komisyonda 5 kişi hükümet tarafından atanıyor, 5 kişi işveren ve 5 kişi de işçi temsilcisidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan asgari ücretle ilgili "Yapılacak görüşmeler neticesinde de yıl ortasında böyle bir değerlendirme gerektiğinde biz kesinlikle vatandaşımızdan, hele hele işçimizden böyle bir şeyi esirgemeyiz. Veren el alan elden hayırlıdır." şeklinde açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanın bu sözü bile Türkiye''nin demokraside ve kurumsal yapıda ne kadar erozyon olduğunu görmeye yeter. Zira devlette çalışanların ücreti devlet bütçesinden, özel sektöre çalışanların ücretleri de işveren tarafından ödenir. Bu nedenle Cumhurbaşkanının esirgeyip - esirgememesi ile bağıntısı hiç yoktur. Kimse kimseye bağış yapmıyor. Veren el ve alan el yok. İş sözleşmesine göre karşılıklı eller ve haklar var.

Cumhurbaşkanının söyleyeceği tek söz ''''asgari ücret komisyonunu uyarırım'''' olmalıydı.

Cumhurbaşkanının böyle konuşmasının ve asgari ücret meselesinin bir kişinin inisiyatifine bırakılmasının tek sorumlusu işçilerdir.

1- AKP iktidarı çeşitli yollarla, sendikasızlaşma yarattı. 2002 yılında işçilerin yüzde 58,6'' i sendikaya kayıtlı idi. Bu oran 2022 de yüzde 14,32''ye geriledi. Halen Türkiye''de 15 milyon 294 bin 362 işçiden yalnızca 2 milyon 189 bin 645''i "sendikalı"dır.

İşçiler, dayanışma içinde kalmadılar. Örgütlenemediler. Şimdi hükümet işçilerle istediği gibi oynuyor. Ulufe dağıtır gibi, veren el diyor.

2- Asgari ücret tespit komisyonunda işçi temsilci sayısı üçte birdir. Diğer üçte ikisi devlet ve özel sektördür. Devlette bir işverendir. Gerçekte 15 kişilik komisyon 16 kişi olmalı, 4 devlet, 4 işveren, 8 kişi de işçi temsilcisi olmalıdır.

3- Asgari ücret tespit komisyonuna en fazla üyesi olan Türk- İş katılıyor. Türk-İş''in üye sayısı da 1 milyon 213 bin 439''dur. Türkiye''de toplam işçi sayısının yüzde 7,9''u demektir. Yani masada işçilerin yalnızca yüzde 7,9''u temsil ediliyor. Yüzde 92,1''i temsil edilmiyor.

Asgari ücret tespit komisyonu masasında işçinin adı yoktur.

Demokratik bir ülkede bu tabloya karşı tüm işçiler itiraz eder, ülke genel greve giderdi. Bizde ise ses yok. İşçiler hükümetin eline bakıyor hale geldi. Onun içindir ki Cumhurbaşkanı işçi hakkı demiyor, veren el diyor.

4- İdeolojik mahviller, ideolojik sendikalar kurdurdu. Hükümetler sarı sendikalar kurdurdu. İşçi hakları ikinci planda kaldı. İşçiler de buna alet oldu. Gerçekte sendikalar işçi haklarını korumalıdır. Bunun için de, halen mevcut üç konfederasyon tek bir konfederasyon haline getirilmelidir.

Hangi ülkede ve hangi koşulda olursa olsun, organize olamayan, baskı gurubu oluşturmayan işçi kesiminin hakları kolayca gasp edilmiştir. Her kayıp, bir başkasının kazancı demektir. Bu nedenle hak verilmez alınır.

Yazarın Diğer Yazıları