Asgari ücret ve yoksulluk
Türkiye’de asgari ücret kararı tüm çalışanları ilgilendiriyor. Çünkü;
*Genel olarak ücret artışlarında asgari ücret artışı bir gösterge olarak kullanılmaktadır.
*Türkiye’de çalışanların yüzde 57’si asgari ücretle çalışıyor.
DİSK’in araştırmasına göre, Avrupa Birliği ortalaması olarak asgari ücretle çalışanların toplam çalışanlar içindeki payı yüzde 9’dur. En düşük oran Hollanda yüzde 3 ve en yüksek oran Romanya yüzde 21’dir. Türkiye’de ise yüzde 57’dir.
Dahası, asgari ücret tespitinde hükûmet TÜFE‘yi emsal gösteriyor. Gerçekte ise çalışanları doğrudan etkileyen geçinme endeksi ile TÜFE arasında fark var. Söz gelimi İTO geçinme endeksi 12 puan daha yüksek çıkıyor. Ayrıca çalışanların harcama sepeti içinde daha yüksek paya sahip gıda fiyatları da her zaman TÜFE’den daha yüksek çıkıyor.
Sonuç; asgari ücret sorunu gelir dağılımında bozulmaya yansıdı. Aslında küreselleşme, Türkiye gibi cari açık veren gelişmekte olan ülkelerin kaynak kaybetmesine ve cari fazla veren ülkelere göre yoksullaşmasına neden oldu. Bunun üstüne de ücretlerin reel olarak azalması eklenince gelir dağılımı bozuldu. Yoksulluk arttı.
Gelir dağılımı bir ekonomide yaratılan gelirin, nüfusa ne oranda paylaştırıldığını gösterir.
Bir ülkede gelir dağılımının toplum vicdanını rahatsız etmeyecek bir adalet içinde dağıtılması gerekir. Bu dağılım birincil gelir dağılımı olarak emek, sermaye, toprak ve girişimci gibi faktör sahiplerine giden gelir paylarını, ikincil gelir olarak devletin; kaynakların etkin kullanılması, vergi ve teşvik politikaları, sosyal yardım programları ile istihdam ücret ve fiyat kontrolleri yoluyla gelirin yeniden dağılımına müdahale etmesi ile gerçekleşir.
TÜİK Türkiye gelir dağılımı ölçütleri olarak; Gini Katsayısı ve yüzde paylar analizini kullanıyor.
1- Gini Katsayısı; Gini katsayısı 0 ile 1 arasında bir değerdir. Sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça ise gelir dağılımında bozulmayı gösteriyor.
TÜİK verilerine göre; 2005 yılında Gini Katsayısı 0,380 idi. Bu katsayı giderek büyüdü ve 2022 yılında 0,487 oldu. (Aşağıdaki grafik) Bu demektir ki AKP iktidarı döneminde gelir dağılımı aşırı bozuldu.
OECD’nin; “Growing Unequal?: Income Distribution and Poverty in OECD Countries” Büyümede eşitsizlik; OECD Ülkelerinde Gelir Dağılımı ve Yoksulluk, raporunda; Gelir eşitsizliği 2000 yılından bu yana Kanada, Almanya, Norveç, ABD, İtalya ve Finlandiya’da önemli ölçüde artmış, İngiltere, Meksika, Yunanistan ve Avustralya’da ise azalmıştır. Bu raporda diğer ülkelere ait 2021 yılı verileri, Türkiye için ise 2018 verileri kullanılmış ve Türkiye gelir dağılımının en bozuk olduğu 4 ülke olarak gösterilmiştir.
2- Yüzde paylara göre; 2014-2022 yılları arasında halkın en düşük geliri alan ilk yüzde 20’sinin, toplam gelirden aldığı pay, yüzde 6,2’den yüzde 6’ya gerilemiş; buna mukabil en yüksek geliri alan beşinci yüzde 20’sinin payı ise yüzde 45,9’dan yüzde 48,0 yükselmiştir. Buna orta gelir tuzağı denilir. (Aşağıdaki tablo.)
Son 7 yılda zengin-fakir farkı 7,4 kattan 8 kata yükselmiş.
OECD 37 ülkesi içinde bu katsayının, en yüksek olduğu ülke Kosta Rika ve en düşük olduğu ülke Avusturalya’dır. Türkiye de 8 katsayısı ile OECD içinde zengin-yoksul eşitsizliğinin en yüksek olduğu beşinci ülkedir.
Gelir dağılımının aşırı bozulması, ikili piyasa yapısı oluşturur. Ücretlerde reel artış olmaz ise, emek verimliliği düşer. Sosyal sorunlar oluşur. İstikrar dikiş tutmaz.