Artık ekonomiye odaklanmalıyız
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık seçimleri, bir başkan seçmenin ötesinde Türkiye için toplumsal mesajlar içermektedir.
Türkiye nüfusunun beşte biri İstanbul'dadır. Türkiye'nin bir bileşimi olduğu için, İstanbul sonuçları tüm diğer şehirleri de etkilemektedir.
Türkiye de siyasi dönüşüm her zaman İstanbul'dan başlamıştır. ANAP ve AKP için de böyle olmuştu.
İstanbullular, siyasette, hukukta bozulan dengelere karşı tepki vermiş ve türban mağdurlarında olduğu gibi şimdi de siyasi haksızlık mağduru Ekrem İmamoğlu'nu korumuştur.
Sonuçlar ekonomik sorunları çözmez ve fakat hafifletir.
1. Her şeyde bir hayır vardır. Ekonomik istikrar için önce siyasi istikrar olmalıdır. 31 Mart seçiminin YSK tarafından yenilenmesi ekonomide belirsizliği artırmış ve aynı zamanda bundan sonraki siyasi risklerin azalmasına neden olmuştur. Çünkü onbin küsur fark her zaman iktidar partisi tarafından marjinal olarak görülecekti, Ekrem İmamoğlu için marjinal başkan denilecekti. Siyasi iktidar halkın bu günkü mesajını göremeyecekti.
2. Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlar, her raporda Başkanlık sistemine geçtikten sonra Türkiye'nin demokrasi ve hukukun üstünlüğünde geri düştüğünü ve bu nedenle endişe duyduklarını belirtmişlerdir. 31 Mart Seçimlerinde Yüksek seçim Kurulu kararı da işin tuzu biberi olarak algılanmıştır. Yabancı yatırım sermayesi de bu nedenle Türkiye'yi riskli ülke olarak görmeye başlamıştır.
Demokratik ve olaysız gerçekleşen 23 Haziran seçimi bu algıyı yumuşatacaktır. Doğrudan yabancı yatırımlar açısından pozitif bir puan eklenecektir. Aynı çizgide Türkiye'nin dış borç iflas risk priminin de düşmesi beklenir.
Belki daha da önemlisi halkın demokrasiye sahip çıkması, gençlerin endişelerini önleyecek ve Türkiye'den hem yabancı ülke vatandaşlığı talebi azalacak hem de beyin göçü azalacaktır.
3. İstanbul Büyükşehir kaynaklarının etkin kullanılması, Türkiye'nin kaynak kullanımında örnek olacaktır.
Türkiye de öteden beri son 70 yıldır siyasi iktidarlar az veya çok kaynakları popülist amaçlı kullanıyor. Devlet kaynaklarını seçimlerde siyasi parti emrine veriyor. Bu sorun Türkiye 'nin gelişmekte olan ülke olarak kalmasının başta gelen nedenidir. Söz gelimi, Güney Kore'de hiçbir iktidar popülizm yapmadı. Bunun yanında Venezuela da her iktidar popülizm yaptı.
4. İstanbul'da siyasi iktidarın seçimi kaybetmesi, eksiklerini kontrol için bir uyarı mesajı olabilir. Ayrıca Hükümet, bu güne kadar seçim gailesi içinde etkin çalışma imkanı bulmadı. Bundan sonra sorunlara yoğunlaşması gerekir.
Devlet çarkının dönmesi, seçimsiz geçecek yıllarda belirsizliğin azalması, yatırımların önünü açar. Ekonomide üretici ve tüketici iç dinamiklerin harekete geçmesini hızlandırır.
5. ABD'de FED başkanı ''Federal Açık Piyasa Komitesi'nde birçok üye faiz indiriminin uygun olduğunu düşünüyor" açıklamasını yaptı. Avrupa Merkez Bankası (ECB )'de ''gerekli olduğu sürece uygun likidite şartlarının ve parasal genişlemenin devam ettirileceğini'' söyledi.
Bu ortamda, demokrasi ve hukuk alanında Hükümetin atacağı adımlar da aynı doğrultuda olursa, bir süre takriben bir-iki ay faizler ve kurlar düşebilir. Ancak çözüm her zaman söylediğim gibi yapısal reformları içeren bir istikrar programı yapmaktan geçer.