Artık bizi IMF de kurtaramaz
Almanya’dan Dr. Hans, Yunanistan’ın İtalya’nın karşı kıyısında yer alan Parga şehrine ilk uçakla gelir. Eğer işi biterse akşama geri dönecektir. İşi bitmez ise o gün Parga’da kalacaktır. Her ihtimale karşı bir butik otele gider... Otelin gecelik oda fiyatı 100 Euro’dur otel sahibine “Saat 18.00’e kadar opsiyonlu bir oda ayırtmak istiyorum. Saat 18.00’de işim biterse geri döneceğim, bitmezse kalacağım” der. Otel sahibi de “Oda fiyatı karşılığı 100 Euro’yu teminat olarak bırak. Eğer otelde kalmazsan paranı geri veririz” der. Hans 100 Euro verir ve çıkar.
O anda otel sahibi de bozuk olan jeneratörü yaptırıyormuş. Saat 10.00’da jeneratörü tamir eden işini bitirir. Otel sahibine borcun “100 Euro oldu” der. Otel sahibi, Hans’ın verdiği 100 Euro’yu jeneratör tamircisine verir.
Jeneratörü tamir eden her zaman yemek yediği lokantaya gider. Yemeğini yer. Otelden aldığı 100 Euro’yu yediği yemek ile önceden yediği iki öğün yemek borcu karşılığı lokantacıya öder. Lokantacı bu 100 Euro’yu her gün et aldığı kasaba verir. Kasap parayı alınca, şu toptancıya borcumu ödeyeyim der ve öder. Toptancı da Parga’da aynı otelde kalıyormuş. Toptancı Saat 17.00’de otele gider. Hesabı olan 100 Euro’yu otel sahibine öder. Saat 18.00’de Hans gelir, işimi tamamladım gidiyorum diyerek son olarak toptancının verdiği ve aslında sabah kendi bırakmış olduğu 100 Euro’yu geri alır. Verdiği emanet 100 Euro ile o gün neler yapıldığının farkına varmaz.
Hansın 100 Euro’su gün içinde ne kadar çok el değiştirmiş olsaydı, Parga’da da o kadar çok iş yapılmış olurdu. Yani, paranın dolanım hızı ne kadar fazla olursa, o kadar çok iş yapılmış olur. Dünyada para bolluğunun getirdiği refahı bu örnek daha iyi gösteriyor.
Ne var ki artık deniz bitti. Para bolluğunun da bir sınırı var. Bugün bu sınıra gelindi. Bunun içindir ki şimdi ABD Merkez Bankası parayı kısma sinyalleri verdi. ABD’de para sınırlaması dünyayı da etkiliyor. Dünyanın döviz rezervleri ABD dolarıyla yapılıyor. ABD’nin dış ticaret hacmi 3 trilyon dolar civarındadır. Dünyanın en fazla dış ticaret açığı ve en fazla borcu olan ülkesidir.
Para bolluğu bitince, küreselleşen piyasaların yol açtığı bu suni refah ortamı, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin ucuz fonları eskisi kadar kolay bulamayacağını gösteriyor. Başka bir ifade ile “balon üstünde yürüyen refahın sonu yoktur.”
Türkiye için diğer gelişmekte olan ülkelere göre, küresel daralmadan en fazla zarar görecek olan Türkiye’dir. Çünkü Türkiye gelişmekte olan ülkeler içinde en fazla dış işlemlerde cari açık veren ülkedir. Bu cari açığın getirdiği kayıplar bir yana, açığın finansmanı zorlaşacaktır. Zira Türkiye bu cari açığı, sıcak para ve spekülatif sermaye girişi ile kapatıyor.
2012 yılında, 48.9 milyar cari açık var. (Düzeltilmiş hali 47 milyar dolar.) Ancak kısa vadeli portföy yatırımları ile dış krediler toplamı 57.4 milyar dolardır. Yani giren sıcak para ve dış borç cari açıktan fazladır. Sıcak para bitince, kur baskısı kalkar ve kur daha da artar.
Tam küresel nefesin bittiği noktada, dış borçlanmada sınıra geldik. Kur artışı, birçok özel firmayı zora sokacaktır. Dünyanın ilk beş yüz firması içinde yer alan bir inşaat şirketi, iflas ertelemesi istedi. Varlık satışlarında, altyapıları özelleştirmede, ilgili bakan kamuda özelleştirmenin sonuna gelindiğini söyledi. Bankaların yarıdan çoğu ya doğrudan veya sermaye payı olarak toplam anlamda yarıdan çoğu yabancı sermayenin... Satacak kârlı banka kalmadı. Sosyal olaylar Hükümet tarafından iyi yönetilemedi. Olaylar tırmandırıldı. Geçen sene turizm gelirinden sağlanan 25.5 milyar dolar bu sene yarı yarıya iner. Geçen sene 2.6 milyar dolarlık gayrimenkul satıldı. Bu sene dünyayla kavga halinde bir ülkeye dönüştüğümüz için, gayrimenkul satışları da düşer.
Bu gerçekleri görerek, FED kararı bizi bozmaz diyerek başımızı kumdan çıkarmalıyız ve yeni dünya konjonktürüne göre önlemlerimizi almalıyız.