Aramızda kalsın…

Doğu Türkistan''da;
1949''dan 1952''ye kadar 2 milyon 800 bin Türk…
1952''den 1957''ye kadar 3 milyon 509 bin Türk…
1958''den1960''a kadar 6 milyon 700 bin Türk…
1961''den 1965''e kadar 13 milyon 300 bin Türk katledildi.
7 aylık bebeğin vücudundan çıkan 77 kurşunla anılan Barın katliamında (5 Nisan 1990''da), 9 Türk köyü haritadan tamamen silindi, 5 bin Türk can verdi.
Urumçi''de, 5 Temmuz 2009 günü 197 Türk katledildi.
Kaşgar''da, 2013 yılında, kadınlar başörtülerini çıkarmayı reddettikleri için, bir aile diri diri yakıldı.
Doğu Türkistan''ın işgalinden bugüne geçen sürede öldürülen Türk sayısı Irak, Afganistan, Bosna, Çeçenistan ve Filistin''de öldürülenlerin on katını geçti.
Hani korona tablosunu açıklarken, "Her gün bir uçak dolusu insanımız ölüyor" diyorlar ya, 1949''dan bu yana işkenceyle öldürülen Türk sayısı 40 milyona yakın; "bir ülke dolusu".
Ama aramızda kalsın; aman Çin ile ilişkilerimiz bozulmasın.
***
Goloşekin, Kazakistan''da 3 milyon Türk''ü toplama kamplarına attı ve işkence uyguladı. 25 binini idam etti. Diğerleri mi? Çoğunun hâlâ meçhul akıbeti!
Sovyetler Birliği''nin, 2 Kasım 1943''te, Türkistan ve Sibirya''ya sürdüğü 30 bin Türk yolda can verdi.
18 Mayıs 1944''te, 423 bin 100 Türk''ü sürgün etti; 195 bin 371''i yolda, 10 bin 105''i de sürüldükleri Özbekistan''da açlıktan can verdi.
Arabat''ta, Kırım Sürgünü''nde unutulan 150 Türk''ü eski bir gemiye doldurup,
Karadeniz''de batırarak katletti.
19-20 Ocak 1990''da tanklarla girdiği Bakü''de 137 Türk''ü katletti.
Ama aramızda kalsın; evlatlarının başında donarak ölen Seyfet Dede''nin ruhu huzur bulmasa da olur, aman Rusya''yla ilişkilerimiz bozulmasın.
***
Hınçak, Taşnak Ermeni çeteleri, 1890''dan 1922''ye kadar Anadolu''da "resmi olarak" 517 bin 955, bilinen 2 milyon Türk''ü katletti; akıl almaz hunharlıkla…
Azerbaycan''da Guba''da, 1918''de 122 köy yakıldı, 30 bin Türk öldürüldü.
Ermenistan, Hocalı ''da, -belgelenen- 613 Türk''ü öldürdü; işkenceyle…
Van''ın Akdamar Adası''nda, sayısız Türk kadını, 1915''te Ermeni çetecilerce "tecavüz hapsi"ne mahkum edildi! Birçoğu, tecavüze uğramamak için adaya götürüldükleri teknelerden göle atlayarak intihar etti.
Ama aramızda kalsın, Ermenistan, Rusya, ABD hatta İran; hiçbiri duymasın; ilişkilerimiz bozulmasın. Hatta bir de Akdamar''ı restore edip cellatlarımıza yağcılık yapalım!
***
Kerkük''te 14 Temmuz 1959''da yüzlerce Türkmen işkenceyle katledildi. Katliamını durdurmak için Kerkük''ten Bağdat''a geçen Türkmen Kardaşlık Ocağı Başkanı Albay Abdullah Abdulrahman ve beraberindekiler, 16 Ocak 1980''de, Irak hükümeti tarafından idam edildi.
Altunköprü''de, 28 Mart 1991''de, 100''e yakın Türkmen canice katledildi.
Ama aramızda kalsın; Irak''la ilişkilerimiz bozulmasın.
***
Bulgaristan''dan, Yunanistan''dan, Suriye''den, İran''dan, Almanya''dan herkesin bilip de, "bilmiyormuş gibi" davranmayı görev saydığı daha onlarca, yüzlerce katliam, cinayet, tecavüz, iştence örneği sıralayabilirim burada; hepsinde aynı parola;
Aman aramızda kalsın, anmayalım, hatırlamayalım, hatırlatmayalım ki ilişkilerimiz bozulmasın!
***
ABD''yi saymıyorum bile bakın…
Süleymaniye''de başımıza çuval geçirmelerinden sonra, "Ne notası, müzik notası mı" dendiğinde, zirvede kapattım ben o defteri derken, boynumuza itinayla "soykırımcı" yaftası asan Biden''a yollanan "Beraber yürüyeceğiz biz bu yollarda" mesajıyla kendi hazım rekorlarını da kırdılar ya…
Hangi "hassas konu(!)"yu kaşırsak kaşıyalım; zinhar bozamayız ilişkilerini bu saatten sonra!
***
Kanı bizden ucuz, canı bizden değersiz millet var mı acaba şu dünyada!
***
Ne zaman böyle kendi kendime dertlensem, işkenceyle dolu hapis günlerinden sonra kurşuna dizilen Özbek Türkü şair Abdülhamit Süleyman Çolpan''ın dizeleri geliyor aklıma:
Gülen başkalarıdır, ağlayan ben ben.
Oynayan başkalarıdır, inleyen ben ben.
Egemenlik öykülerini işiten ben ben,
Kulluk şarkısını dinleyen ben ben.
Ve fakat kararsız kalıyorum paylaşıp paylaşmamakta; yarın bir gün Sputnik işi de sarpa sararsa, mesulü bu dizeler sayılır mı acaba!
***
Kimse kimseye "Çin''den aşı almayın" demiyor…
Uluslararası ilişkiler, ulusların tarihlerini yok sayarak değil, tarihi gerçekler ve tecrübeler uyarınca geliştirilebiliyorsa bir anlam ifade eder.
İçeride her türlü mağduriyeti kazanca çevirebilen bir iktidarın, dışarıda, milletinin mağduriyetini, mazlumiyetini, elini daha da güçlendirecek bir baskı unsuru olarak kullanmak yerine "zaaf" sayması, her türlü alacaklı olduğumuz devletlerin karşısında "borçlu" tavrı sergilemesi tuhaf değil mi?
"Aramızda kalsın" ama haksız mı Meral Akşener bu tablo karşısında? Böyle kafaya yazıklar olmasın da ne olsun Allah aşkına!

Yazarın Diğer Yazıları