AP raporu ve düşündürdükleri
Muhalif medya dili, haklılıklarını savunurken haksız duruma düşmek konusunda markalaşmaya gidiyor.
*
Sorsan her biri, siyasal iletişimin piri. Hemen her gün, muhalif partilere "iktidara gelmenin tek yolu" başlıklı ve kimi değil iktidara getirmek, uygulaması durumunda o partinin kuyruğuna teneke bağlattıracak önerilerde bulunuyorlar.
Gelin görün ki, seçim günü geldiğinde iktidarı değiştirecek yahut değiştirmeyecek olan "niceliğin niteliği" konusunda en ufak bilgileri de, fikirleri yok.
*
Sadece Cihangir''deki entelektüel arkadaşlarının, sadece Datça''ya, Foça''ya, Cunda''ya, Urla''ya vesair yerleşmiş metropol yorgunu eks beyaz yakalıların, sadece "eski tüfekler"in evlerine konuk olmadıklarını anlamakta direniyorlar.
Kendilerini izleyen, ne diyorlar diye kulak kabartan herkesin çok "Batılı", çok "modern(!)", çok açık fikirli, çok değişim heveskârı, çok "özgür kız", çok eğitimli, çok hoşgörülü, liberal, ılımlı, uzlaşmacı olmuyor da olabileceğini, hatta öyle olmak da istemediğini kabullenemiyorlar.
Dahası, o insanların kendilerini "anlamama", "anlayamama", "yanlış anlama" yahut "doğru anlayıp da benimsememe", "anladığına bin pişman olma" ihtimalini hiç umursamıyorlar.
Sadece kendileri gibi düşünen, kendileri gibi yaşayanlarla, kendileri gibi düşünen, kendileri gibi yaşayan bir iktidar inşa edebileceklerine inanıyorlar.
Ne trajik bir yanılgı.
*
Türkiye''nin ekonomik durumu kaygı verici mi?
Kaygı verici.
Siyasi iktidar, "bağımsız olması gereken Merkez Bankası ve Türkiye İstatistik Kurumu"na müdahale ediyor mu?
Ediyor.
Bu müdahale güvensizliği arttırıyor mu?
Arttırıyor.
İfade özgürlüğü yok mu?
Yok.
Hukuksuzluk var mı?
Var.
Hukuksal güvenliğin olmaması yatırımları tehlikeye sokuyor mu?
Sokuyor.
Peki bizim temel meselemiz bu sorunlarımızın var olması mı, yoksa bu sorunlarımızın varlığının Avrupa tarafından raporlanmış olması mı?
*
İki gündür takip ediyorum; bütün tartışma Avrupa''nın ne dediği, Avrupa''nın bizi nasıl kabul etmeyeceği etrafında…
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, artık sair ekseriyetinin iliklerine kadar hissettiği ve herhangi bir odağa yaranmak için değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının en temel hakkı/ihtiyacı olduğu için vermemiz gereken ve zaten de, bütün risk ve bedellerini göze alarak vermekte olduğumuz mücadeleyi bir günde "Avrupa''dan kabul görmek, onay almak uğruna yapılması gereken şey"e dönüştürdüler;
"AB''ye girmek için şart"mış.
*
Amiyane bir tabir ama tam karşılığını bulamadım;
Yemişim AB''yi, AP''yi;
Benim nefes almam için şart arkadaş o hak, özgürlüklerin her biri!
Yaşamam için şart refah!
Türk Milleti için "elzem"liği üzerinden dillendirince, eşek arıları mı sokuyor acaba bazı arkadaşlarımızın dillerini!
*
"Her biri" deyince yanlış anlaşmasın; her maddesinde de "doğru" değil AP''nin tespitleri.
Türkiye''nin Kafkasya, Suriye, Irak ve Libya politikalarının, AB ile çelişmesinden yakınılıyor mesela raporda;
"Millî menfaatler"imiz öylesini gerektiriyorsa neden çelişmesin ki?
Avrupa ile Orta Doğu arasında bir "güvenlik koridoru" olmak mı Türkiye''nin görevi; mayın eşeği olmak garantisi mi verdi?
*
Raporda "Kıbrıs''ta iki devletli çözüm önerisinden vazgeç" deniyor mesela; hak ve hukuk ihlalleri konusundaki densiz ayar verişini dillendirdikleri kadar bunu da dillendirse ya muhalif yazar-çizer-konuşur arkadaşlar!
Ne kadar eski AKP''li varsa, ekrana doldurunca gönlünü kazanacaklarını varsaydıkları "yerli ve millî" seçmeni tam kalbinden vursalar ya böyle bir duruşla!
*
Raporda "Ermeni soykırımını tanı" şartı koşuluyor mesela; adamlar haklı diye alkış tutarkenki coşkuyla bir "Hooop orada dur" çekseler ya!
Türkiye''nin, sicilinde Orta Çağ karanlığı olan, engizisyon olan, cadı avı olan, toplama kampları olan, Yahudi soykırımı olan, çingene soykırımı olan Avrupa''dan alacak dersi yok deseler ya; dolu dolu, "ama"sız, "fakat"sız "soykırım yapmadığımızı" söyleseler ya!
*
Kullandığı kimi veriler doğru olsa bile, Türkiye''yi yerin dibine batırdıktan sonra bu "korkunç" ve zinhar "güvenmedikleri" ülkeye dönüp de "Ama göç ve sığınmacılar konusunda iş birliğine devam edelim" teklifinde bulunurkenki riyakarlıklarına dikkat çekip, bir ikiyüzlülük vesikası olmaktan başka bir şey olmayan o kağıt parçasını, cart diye yırtsalar ya mesela milyonların önünde!
*
Türkiye her konuda uzak ama iş kendi vatanlarının sterilizasyonuna gelince "komşu" öyle mi?
Avrupa''nın "çöp sepeti"; deşarj havzası!
*
İlle de tepki göstereceksek;
AP raporunu kabul etmediği için değil, bugün Türkiye hakkındaki kararlarını, raporlarını kabul etmediği Avrupa''yla, 2004 yılında "egemenlik devri" anlaşması imzaladığı için tepki gösterelim iktidara!
*
Ha bir de…
Suriye politikasının yanlışlığını konuşurken, "Suriye''nin iç işleri", "Suriye''yi demokratikleştirmek bizim işimiz mi" filan deyip de, Avrupa''dan gelen eleştirilere "ayet" muamelesi yapmasak daha mı tutarlı oluruz acaba!?!
Muhafazakâr seçmen canımız, ciğerimiz ya hani…
Sanmıyorum ki bir "hak" kutbu görüyor olsun AP''yi yahut AB''yi; o bakımdan yani!