“Anlaşmak üzereler”...

Bugünkü yazım iki başlıklı olacak. Siz yine de bunu tek yazı gibi okuyun. Tembellik yapıyorum parçaları birleştirme işini sizlere bırakıyorum.

***

Pensilvanya ile Ankara arasında mektup getirip götüren Büyükelçi(!) Fehmi Koru, Recep Erdoğan işi faş edince garip garip(!) yazılar kaleme aldı. Özetle; cemaat içinde kendi başına buyruk paralel bir yapılanma olduğunu anlatan ve tüm olup bitenleri o “günahlı” yapıya yıkmaya çalışan,  “Fethullah Gülen’e rağmen...” kriptolu yazılardı.
Gazetecilik şüphesiyle Köşk ile Başbakanlık arasındaki tüm pazarlıkların ve git-gellerin perde arkasını size bu sütunlardan elimden geldiği kadarıyla aktardım. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, muhalefet partileri ve kamuoyunu bence aldatmaya yönelik, liderlerle HSYK özel görüşmelerinden sonra da filmin peşini bırakmadım.
En çok merak ettiğim soru; mevcut görüntünün dışında acaba Abdullah Gül, Recep Erdoğan ile gerçekte neyin pazarlığını yapıyordu.
Çünkü; ortadaki malum tabloya göre Erdoğan şu anda uzlaşmaya en açık ve en çok ihtiyacı olan isimdi.
Önceki gün Erdoğan ile haftalık görüşmesinden sonra Türkiye Müteahhitler Birliği’nin yeni binasının açılışında -manasını çok iyi bildiğim- Abdullah Gül’ün pür neşe görüntülerini görünce, sizlere olan haber aktarma görevimde vites büyültmem gerektiğine kanaat getirdim. Gül’ün yeniden sarf ettiği klişe cümlesi “çok güzel şeyler olacak” ve bir danışmanın anında gazetecilere “farklı anlam yüklemeyin” uyarısı üzerine de Erdoğan’ın yakın çevresinden olup bitenleri kurcaladım.
HSYK ve Savcılar operasyonunun ardından Erdoğan’ın yakın çevresinin çok rahatladığını ve derin bir “oh” çektiğini gözlemledim. HSYK krizi mazeretiyle topa giren Gül ile Erdoğan arasında neler oluyor sorusuna ise Başbakan’ın yakın çevresinden aldığım cevaplar çok ilginizi çekecek;
“Cumhurbaşkanı ile Başbakan anlaşmak üzereler”...
--Hangi konuda?
“Cumhurbaşkanı bir dönem daha Köşk’te kalacak. Erdoğan, Başbakan olarak devam edecek.” 
--3 dönem şartı ne olacak?
 “Çözümü kolay. Başbakan için küçük bir değişiklik yapılır.” 
--Nasıl ?
 “Düşün ki; 5-6 büyük ilde Başbakan için mitingler yapıldı. Halktan gelen yoğun isteğe kim hayır diyebilir?” 
--Diğer 3 dönemlikler ne olacak?
 “Onların çoğu zaten sorunlu. Tasfiye olacaklar.” 
--Mutabakat tamam mı?
 “Uzun süredir aradaki elçilerin de katıldığı istişare süreci bitmek üzere. Her şey yolunda gidiyor.” 
Duyduklarıma “şaşırdım” desem yalan olur. AKP kulisinden bir not daha; Politbüroda Erdoğan’ın 30 Mart seçimleri arifesinde “Cumhurbaşkanlığı seçimi ile milletvekili genel seçimi bir yapılsın çıkışı” yapabileceği konuşuluyor. 
Bu haber zamanlama açısından biraz erken oldu ama ne yapalım? İşimiz haberi en çabuk şekilde vermek...

Tarhan’ın şok duyumları

CHP Ankara milletvekili Emine Ülker Tarhan, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın olağanüstü hal hazırlığını gündeme taşımıştı. Tarhan’ı siyasetçi kimliğinin yanı sıra titiz hukukçu kimliği ile de biliriz. Eski YARSAV Başkanı da olan Tarhan’la son operasyonların ardından “yargının nabzı”nı konuştuk. Tarhan, kulağına gelen şok iddiayı anlattı; “Cumhurbaşkanı’nın birileri ile görüştüğü, Haşim Kılıç’ın birileri ile görüştüğü. Böyle safları sıkılaştırmaya ve yaygınlaştırmaya çalışma çabaları filan. Hepsi yargı üzerinden tabii. Pazartesi kur’a kararnamesi var, Salı günü yeni kararname bekliyoruz. Yine 20-25 kişilik bir kararname beklentisi var. Belli periyotlarla yapacaklar bunu öyle anlaşılıyor. Bu HSYK yasasına kısa vadede ihtiyaçları kalmadı” dedi.
“Hükümet lehine mi bu Cumhurbaşkanı ve Haşim Kılıç’ın konuşmaları” şeklindeki soruma; 
 “Hükümet lehine bir çalışma olduğu. Bunlar konuşuluyor” diye cevap verdikten sonra şunları söyledi Tarhan; 
 “Bana gelen bilgi İbrahim Okur ile Ahmet Hamsici’yi Haşim Kılıç’ın çağırdığı. Odasında görüştüğü onlarla. Cumhurbaşkanı’nın da Bülent Çiçekli’yi aradığı -kendi seçtiği üyedir o- ve ikna etmeye çalıştığı. Yargı koridorlarında konuşuluyor bunlar. Böyle her yerden haberler uçuşuyor. Kayseri ile ilgili bir operasyon hazırlığından söz ediliyor. Ama teyit edemedim alınan başsavcının böyle bir hazırlık içinde olduğu söyleniyor. Bir yandan da deniyor ki (korkuyormuş çocuğum için istedim ben diyecekmiş) deniliyor. Yargıda dengeler değişiyor. Korku, güce tapma bunlar dengeleri değiştiriyor.” 
İktidar sözcülerinin yalanladığı olağanüstü hal çalışmalarını Emine Ülker Tarhan’a tekrar sordum;
 “Olağanüstü hal ve sıkıyönetim konusunda gidip geldiklerinden eminim çok güvenilirdi o kaynak. Direkt çünkü Yargıtay aranmıştı. Efkan Ala’nın yemin etmesinden bir ya da iki gün sonraydı MGK’ya girmeden önce kendince güvendiği bir iki kişiye sormuş yargı denetimi var mıdır, yok mudur diye. Olağanüstü hal ya da sıkıyönetim ilan edersek bunun yargı denetimi var mıdır? Yoktur. Anayasal bir yargı denetimi yoktur. Yargıyı baypas etmek için kendi sıkıyönetim mahkemelerimizi mi kursak diye düşünmüş olabilirler ya da yargıyı etkisiz kılmak için bir şey mi yapsak.”

Yazarın Diğer Yazıları