Anayasa mı kaldı iki gözüm efendim?
Erken seçim ve cumhurbaşkanı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden adaylığı konusundaki tartışmaya TOBB Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Turgut Baştuğ, "… Lakin Anayasa mı kaldı iki gözüm efendim?" mesajı ile katıldı.
Sözcü yazarı ustam Rahmi Turan ve Çoban Ateşi oluşumu lideri dostum Rıfat Serdaroğlu ile aramızdaki yazışmalar ve tartışmalar sürüyor.
Serdaroğlu'ndan bir Prof. Baştuğ'dan ise iki müthiş soru içeren mesajlar aldım:
Prof. Baştuğ'un mesajı şöyle:
"Sayın Uğuroğlu, Erdoğan'ın tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesi konusundaki Anayasa hükmünü yazınızdan sonra tekrar okudum. Siz haklısınız. Şayet meclis erken seçim kararı almazsa Anayasa hükmüne göre aday olamaz.
Lakin Anayasa mı kaldı iki gözüm efendim?
Anayasa hükmünü kim uygulayacak?"
Sayın Baştuğ,
Maalesef haklısınız yamalı bohçaya döndürülen anayasa kalmadı.
Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayan mahkemeler var oldu,
"Tarafsızlık" yemini eden cumhurbaşkanı parti genel başkanı oldu,
Yasa ile yapılması gereken vergi düzenlemeleri cumhurbaşkanlığı kararı olarak resmi gazetede yayınlandı. Bu da anayasanın 23 kez çiğnenmesine neden oldu.
14 aylık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin "revize" edilmesi için sarayda "paydaşlarla çalışma" yapıldığı da ortaya çıktı.
Anayasa hükmünü kim uygulayacak?
Evet, Sayın Baştuğ en kritik soru budur.
- Diyelim ki Erdoğan Haziran 2023'de 3. Kez,
- Diyelim ki Erdoğan istifa etti ve aday olmak için Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) başvurdu,
- Diyelim ki YSK Erdoğan'ın adaylığını kabul etti.
Ne olacak?
Şu gelişmeyi hatırlatayım:
Meclis'te kabul edilerek 27 Aralık 2018 tarihinde resmi gazetede yayınlanan yasa ile YSK'nın 11 üyesinin görev süreleri 1 yıl uzatıldı.
YSK üyelerinden 2019 yılında görevi sona erecek Başkan dahil 6 üye için Ocak 2020'de, 2022'de görevi sona ereceklerin yerine ise Ocak 2023'te yenileme seçimi yapılacak.
Diyeceğim o ki; Erdoğan istifa eder erken seçime neden olursa ya da Haziran 2023'de 3. Kez aday olursa YSK onay verir.
Bizler de Baştuğ gibi, "Lakin Anayasa mı kaldı iki gözüm efendim?" der dururuz…
Rıfat Serdaroğlu
Serdaroğlu'nun mesajındaki şu soruyu da çok benimsedim:
"Bu ülkede Başbakanlık-TBMM Başkanlığı-Bakanlık-Milletvekilliği yapmış yüzlerce insan var. Bunların hepsinin Türk Milletine borcu var. Bunlar neredeler?"
Serdaroğlu'nun bu sorusuna "Cumhurbaşkanlığı" eklentisini de yapayım.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül diyelim ki Ali Babacan'ın partisini destekliyor ve ara sıra yağmasa da gürlüyor.
Peki, 12. Cumhurbaşkanı ki Anayasa Mahkemesi eski başkanıdır Ahmet Necdet Sezer nerede?
Türkiye'de rejim değişikliği öncesinde beyefendi kayıptı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi 14 aydır anayasayı topal hale getirdi beyefendi yine kayıp.
"Bugünlerde bizden bahsetmek, hele hakkımızda yazı yazmak cesaret işi oldu. Böyle günlerde bizden bahsettiğiniz için sizi kutluyorum ve tüm Çoban Ateşi Gönüllüleri adına teşekkür ediyorum" diyen Serdaroğlu'na cesur olduğumuzu görüşlerine yer vererek ispat edelim.
Serdaroğlu diyor ki;
"Bir İl'de toplantı yapmak için, salon bulmakta zorlandığımız, zaman zaman polisle tartıştığımız sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Türkiye'nin en büyük nakit zengini olan ve organize şebeke gibi çalışan bir partiye karşı, Cumhuriyet Türkiye'sinin kavgasını veriyoruz.
Çoban Ateşi Hareketi henüz bir parti değil. Bir yıldır çalışıyoruz. 64 İlde ve ilçelerinde görevlendireceğimiz arkadaşlarımızı belirledik.
21-22 Eylül'de Afyon'da örgüt içi bir toplantımız var.
Hedefimiz aynı günde 81 İl ve 972 İlçede örgütümüzü kurmaktır. İnşallah başarırız.
AKP, bir parti değildir. Her şeyi tek kişinin bildiği ve emrettiği yerde olsa olsa "aile şirketi" olur. AKP Genel Merkezinin tapusunun kimin üstünde olduğunu bilen var mı? Böyle parti olur mu?
AKP'nin Anayasa Mahkemesi tarafından suçlu bulunması onun sabıkalı bir parti olduğunun en açık ifadesidir.
AKP, Türk Tarihine yolsuzluk havuzlarında yüzen ve batan bir parti olarak geçecektir.
Eğer tutuklanmaz de parti kuruluşumuzu tamamlarsak, çalışmalarımızla sizin de gönlünüzü kazanacağımıza inanıyorum.
Bendeniz yıllardır yazarak, konuşarak, toplantılar düzenleyerek Siyasal İslam'a ve Tarikat-Cemaat artıklarına karşı, mücadele ediyorum.
Not; Size yazarken Sayın Cindoruk Ayvalık'tan aradı. Size selamlarını iletmemi istedi."
Değerli okurlarım,
Rıfat Beyin babası merhum Eczacı Kemal Serdaroğlu Demokrat Parti (DP) İzmir milletvekili idi ve 27 Mayıs darbesi ile müebbet hapse mahkûm edilmişti.
Demokrasi bayrağını merhum babasından alan Rıfat Serdaroğlu tüm baskı ve yıldırmalara karşı onuruyla kahramanca mücadele ediyor.
Siyasi mahkûmiyet kararları ile siyasetten koparılmaya çalışılıyor ama bilinsin ki Çoban Ateş'i çoktan siyaset bacasını sardı…