ANASOL-M hükümetinin İmralı'da yaptığı pazarlık
“Muhteşem”in Kızılcahamam kampında yaptığı konuşmanın bir bölümümün tekrarı;
“Terör örgütünün elebaşısı İmralı’ya konduktan sonra bir yandan sorgulama yapılırken bir yandan da terörü sona erdirmek hususunda görüşmeler yapılıyor. 28 Mayıs 1999’da merhum Bülent Ecevit başbakanlığında MHP’nin yani Bahçeli’nin ve ANAP’ın ortaklığında 57. hükümet kuruluyor. İmralı ile 57. hükümet döneminde de görüşmeler devam ediyor. Şimdi burada bir parantez açmamız lazım. Terörün sona ermesi için terör örgütünün ele başlarıyla ilk temas aslında merhum Turgut Özal zamanında gerçekleşiyor ve merhum tam bu sırada hayatını kaybediyor, Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun Erbakan hocamızın Başbakanlığında da, 54. hükümet döneminde aynı şekilde yine temas yoluyla terörü sonlandırma çalışmaları yapılıyor. Zaman zaman bunu İmralı’nın mektuplarında görüyoruz, okuyoruz. Ancak 28 Şubat süreci bunu da akamete uğratıyor.
Bunların ardından 56. ve 57. hükümetler döneminde terörü sonlandırmak için İmralı ile görüşmeler yapılıyor. Arşivler geçmişte yaşananları bütün boyutlarıyla muhafaza ediyor, bunlar elimizde mevcut. Bakın altını çizerek ifade ediyorum, tıpkı merhum Özal döneminde, tıpkı merhum Erbakan döneminde olduğu gibi 56. ve 57. hükümet dönemlerinde de İmralı ile temas edilmiş terörün sona erdirilmesi için uzun görüşmeler yapılmıştır. Bugün istihbarat örgütünün İmralı ile görüşmesinden dolayı bizi kıyasıya eleştiren MHP Genel Başkanı 1999 ve sonrasında yapılan görüşmelerde iktidardadır. Şu anda AK Parti’ye, bize ağıza alınmayacak hakaretler sarf eden Bahçeli ve arkadaşları 1999’da yapılan görüşmeler nedeniyle aslında bize değil kendilerine hakaret etmektedirler. Açık açık soruyorum; ey Devlet Bahçeli, hükümet ortağı olduğun dönemde İmralı ile görüşmeler yapıldı bu ihanet midir? Başbakan Yardımcısı olduğun dönemde İmralı ile müzakereler yapıldı bu bölücülük müdür? Bizi pazarlık yapmakla suçlayan Bahçeli’ye soruyorum; biz hiçbir pazarlığın içinde değiliz peki siz o dönem hangi pazarlığı yaptınız lütfen bunu bize açıklayın.
İdamın kaldırılması tartışmasına ya da pazarlığına hiç girmiyorum. Devlet Bahçeli, İmralı görüşmelerinden dolayı birini suçlayacaksa bir zahmet iğneyi kendisine batırsın ondan sonra çuvaldızı başkasına yöneltsin.. Bitmedi değerli kardeşlerim, 1999’da MHP’nin iktidar ortağı olduğu, Devlet Bahçeli’nin de Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde İmralı ile yapılan görüşmelerin ardından İmralı örgüte çağrı yapıyor, demokratik cumhuriyet sürecinin başladığını söylüyor. Bunlar hep kayıtlarda var. Ülke içindeki terörist unsurların derhal ülke dışına çıkması çağrısı yapıyor. Türkiye içindeki teröristler sınır dışına çekilmeye başlıyor ama ne oluyor biliyor musunuz, birileri yurt dışına çıkan teröristlere operasyon düzenliyor. 500 terörist etkisiz hale getiriliyor. Çekilme süreci tam anlamıyla sabote ediliyor. Yine bitmedi, terör örgütü bu çekilmenin ardından Kandil’de yeniden toparlanmaya çalışırken fırsat değerlendirilmiyor, gerekli adımlar atılmıyor, gerekli tedbirler alınmıyor ve reformlar yapılmıyor. MHP’nin içinde bulunduğu hükümet adeta terör örgütüne yeniden toparlanması için imkan sağlıyor, fırsat sağlıyor.”
Bataklığın içinde çırpınan siyasetçilerin klasik taktiğidir; “çamur at izi kalsın” la kendilerini kurtaracaklarını zannederler!..
Cani Öcalan ile ANASOL-M hükümeti döneminde ne görüşülmüştü?.. Uzun zamandır peşinde koştuğum haberi nihayet yakaladım. Hem de 1’inci el kaynaktan. Fakat, benim de haklı bulduğum gerekçelerinden dolayı kaynağımın ismini yazmayacağım. Evet, Devlet Bahçeli’nin Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde Öcalan ile pazarlık yapılmış!..
Ama neyin?
Devletin giremediği, kontrol edemediği cezaevlerini, terör örgütlerinin yuvası, üssü olmaktan kurtaran 57’nci Hükümetin en tarihi icraatlarından biri olan “Hayata Dönüş” operasyonu öncesinde Öcalan ile pazarlık yapılmış. Pazarlıkların içinde olan kaynağımla yaptığım görüşmenin en can alıcı bölümünü aynen aktarıyorum;
AHT: ANASOL-M Hükümeti döneminde Devlet yetkilileri İmralı’da Öcalan ile görüşüyorlar mıydı?
K: Evet, görüşmeler oluyordu.
AHT: Pazarlıklar yapılıyor muydu?
K: Evet.
AHT: Neyin pazarlıklarıydı bunlar?
K: Bunları size açıklayamam ama bir tanesini söyleyeyim. Sizin de bildiğiniz gibi Devlet o döneme kadar cezaevlerine hakim değildi. Bazı cezaevleri terör örgütlerinin ana karargahı ve üssü haline gelmişti. Buralara müdahale etmek imkansızdı. Hayata Dönüş operasyonunun yapılmasına karar verildiğinde Devlet yetkileri İmralı’ya giderek Öcalan ile görüştü. Teröristbaşına, yapılacak operasyonda “güvenlik güçlerine cezaevlerindeki PKK’lıların zorluk çıkarmaması için” talimat vermesi istendi. Sonuçta Öcalan bunu kabul etti. Daha sonra Öcalan’ın talimatı avukatları vasıtasıyla cezaevlerine iletildi. Operasyon sırasında da cezaevlerinde bulunan PKK’lılar hiç direnmediler. Diğerlerinin yanında yer almadılar, kenara çekildiler. Eğer onlar da direnseler ve çatışmaya girselerdi, operasyon başarıya ulaşamazdı.
AHT: Bunun karşılığında Öcalan’a hiçbir şey vaat edilmedi mi? En azından cezaevi koşullarında iyileştirmeler falan gibi..
K: Hayır. Kesinlikle böyle bir şey olmadı. O günlerde Öcalan kuzu gibiydi. Daha havalanmamıştı. Çok hasret olduğu bir bardak sıcak çay içmesine bile imkan verilmedi. Devlet yetkilileri ile görüşürken kafasını kaldıramazdı. Yalnızca kendisini ziyarete gelen avukatlarına diklenirdi.