Altının parıltısı söndü mü?
Temmuzdan Temmuza son bir yılda, altının TÜFE’ye göre reel getiri oranı eksi yüzde 20.86 oldu. Böylece altın yatırımcısına son bir yılda en fazla kayıp getiren finansal yatırım aracı oldu. Altının dünya para düzeninde her zaman belirleyici bir özelliği olmuştur.
Birinci Dünya Harbine kadar klasik altın standardı vardı. Ülkelerin altın karşılığında kağıt para verme taahhütleri vardı. Birinci Dünya Savaşında Amerika Birleşik Devletleri’nin haricinde hiçbir ülkenin elinde, Birinci Dünya Savaşı harcamalarını karşılayacak kadar altın yoktu. Avrupa devletleri, bir süre para birimlerinin altın miktarını azaltarak idare ettiler. İdare edemeyecek duruma geldiklerinde klasik altın standardından çıktılar. İki dünya savaşı arasında dünya para düzeninde, kaos yılları olarak geçti.
Dünya para sistemini düzene sokmak için,1944 Haziran’ında ABD’nin New Hampshire Eyaletinin Bretton Woods isimli kasabasında 44 ülkeden delegelerin katıldığı bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda tüm para birimlerinin dolara endeksli olması, doların da altına bağlanması kararlaştırıldı. Bir ons altın 35 dolar olarak,1970 petrol krizine kadar devam etti. 1971’de ABD’nin doları altına endekslemekten vazgeçtiğini açıklamasıyla bu sistem de çöktü ve paranın altınla ilgisi kesildi.
1970 petrol krizine kadar, istikrar aracı olan altın, o yıllardan sonra artık spekülatif bir yatırım aracı oldu. Son 40 yılda altın fiyatları zikzaklı bir gelişme gösterdi. 1971’e kadar altının ons fiyatı 35 dolar iken 1974’te 400 dolara 1980’de 820 dolara yükseldi sonra 2000’li yılların başında tekrar 300 doların altına düştü. On yılda 1920 dolara kadar çıktı ve tekrar inmeye başladı. Şimdilerde 1375 dolardır.
Altın fiyatlarının artmasında, başta gelen neden, dünya para sistemine olan güven kaybıdır. Altın üreten devletler ve spekülatörler bu kaybı kullanarak, manipülasyon yapıyorlar.
Şimdilerde elmas, spekülatörlerin gözde yatırım aracı oldu. Elmas fiyatları yılbaşından bu yana yüzde 30’a yakın değerlendi ve uzmanlar 2017 yılına kadar yüzde 20’lik bir artış daha beklendiğini ilan ederek elmasın cazibesini artırmaya çalışıyorlar.
Finansal yatırım araçları içinde, mevduat da son üç yıldır eksi reel faiz getiriyor. Temmuz ayında mevduatın son bir yıllık faiz getirisi eksi yüzde 2.14 oldu. Üstelik bu oran brüt orandır. Faiz üstündeki vergi ve stopajları da düşersek mevduat faizi eksi yüzde 2.5’a gerileyecektir. Geçen sene Temmuz ayında bankaya 100 liralık mevduat hesabı açanların bu sene Temmuz ayında bu 100 liralarının satın alma gücü 97.5 liraya geriledi. Enflasyonun altında nominal faiz, paranın erimesine neden oldu. Mevduat sahipleri bankalara her yüz lira için 2.5 lira ödediler. Ellerinde 97.5 liraları kaldı. Bunun içindir ki eksi faiz olduğu dönemlerde para tutmak el yakıyor. Tasarruf sahibi Borsaya girmekten de korkuyor. Çünkü Borsalar uluslararası fonların, Soros gibi spekülatörlerin elinde, manipülasyon yapılan piyasalar haline geldi. Geçen yıl temmuz ayında yüzde 7.91 reel kayıp getiren borsa bu sene yüzde 9.07 oranında reel getiri sağladı. Finansal yatırım araçları içinde en yüksek reel getiriyi borsa sağlamış oldu.