Algı operasyonu (12 Mayıs 2014)
Ekonomi hızla düzeliyor. Borsa 17 Aralık öncesinin de üzerine çıktı. Döviz tepe taklak. Yılbaşında 2.40’ı gören dolar, 2.10’un bile altına geldi.
Borsanın yükselmesi ve dövizin düşmesi hükümet için ekonominin iki önemli göstergesi.
Eğer borsa yükseliyor ve döviz düşüyorsa ekonomi iyi durumda.
Gerisi boş!
Bir de ekonomik verilere bakalım.
İnşaat sektörü yüzde 20’ye yakın düşüşte. Ülkenin lokomotifi durumundaki otomobil sektörü yüzde 25 düşüşte. Enflasyon son yılların zirvesinde. İşsizlik özellikle genç nüfusta hızla artıyor. Ticari hayat tamamen durmuş durumda. Faizler halen yüksek.
Bankaların kârı hızla azalıyor.
Türkiye’de bankacılığın simgesi olan ve dünyanın sayılı bankaları arasında yer alan İş Bankası’nın kârı bile bir önceki döneme göre yaklaşık yüzde 20 düşmüş durumda. Bir çok bankanın kârı düşmüş olabilir.
Türkiye’de bankacılık sektörü tefeci gibi çalıştığı için bugün düşer yarın yükselir. Ancak İş Bankası çok önemli bir göstergedir. Tamamen profesyonel bir yönetim hakimdir. Burada siyasetten çok, ekonominin kuralları geçerlidir. Yani kamu bankaları gibi bir grafik çizmez. Ayrıca İş Bankası’na sadece banka demek de yanlış. İş Bankası aslında bir holding gibidir. Bünyesinde Türkiye’nin en önemli sanayi kuruluşlarını iştirak olarak barındırır.
Bu nedenledir ki İş Bankası gibi bir bankanın kârının düşmesi Türkiye’deki ekonomik gerçeğin ta kendisidir.
O halde borsa ve döviz hiç bir zaman ekonomik gösterge olamaz.
Türkiye uluslararası finans piyasasının kumar merkezi haline gelmişti. Neredeyse bütün kumarcı fonlar Türk piyasasına üşüşür. Yeterince derinliğin olmaması da, yabancıların bir iki milyar dolar ile borsayı istediği yöne sürüklemesine neden oluyor.
Bankaların kârı düşerken bir bakıyorsunuz banka hisseleriyle borsa yükseliyor.
İşlem yapanlar bir kaç yabancı kumarcı fon. Birlançodan çok vur kaç operasyonu yapıyor. Yarın en ufak bir rahatsızlıkta yabancılar kol bacak keserek borsadan kaçıyorlar. Nitekim 17 Aralık’ta da böyle olmadı mı?
Ya döviz?
Bence Türkiye’nin işsizlik kadar en önemli sorunu.
Çünkü yabancıların en büyük vurgun silahı.
Dövizde dışa bağımlı Türkiye zorunlu olarak yüksek faiz veriyor. Yurt dışında 2-3 milyon doları bile Türkiye’de satıp faize yatırıyor. Aylık yüzde 12 faiz müthiş bir kâr. Birayda yüzde 12’yi belki de Kolombiya’daki uyuşturucu tacirleri bile kazanmıyor.
Türkiye’ye getir dolarını, sat faize koy. Bir ay sonra nasıl olsa döviz de düşüyor, yüzde 12 faize bir de kur farkını cebine koy git. Neredeyse yüzde 15 kâr ediyor.
Türkiye işte böyle bir kısır döngüde.
Her geçen gün kaynaklarını biraz daha faiz olarak eritip yok ediyor.
Tüm bunlar neden?
Sadece ve sadece bir algı operasyonu için.
70 milyon Türkiye’ye sahte bir cennet görüntüsü yaratmak için.
Bu sahte cennet ile nereye kadar gidebiliriz derseniz, yakın hem de çok yakın diyebiliriz.