Alarm sesini duyuyor musunuz?
Borsa şirketlerinin haberlerinin yer aldığı KAP'a dün bir haber düştü.
Türkiye'nin tanınmış bir ailesine ait yerli sermayeli bankası, 774 milyon TL tutarındaki takipteki alacaklarını 36 milyon TL bedelle üç varlık yönetimi şirketine sattığını açıkladı.
Bu haber her zaman olduğu gibi yine gazetelerde yer almadı. Çünkü söz konusu banka aynı zamanda gazetelerin en iyi reklam vereni olduğu için haberi kimse görmedi. Dahası görmek istemediler. Aslında olay çok büyük.
Bugüne kadar hükümetin ekonomik istikrara örnek olarak verdiği bankaların içler acısı halini gösteriyordu. 774 milyon lira tutarında bir alacak yüzde 93 iskonto ile sadece 36 milyon liraya satılıyor. Bu para bankanın sermayesinden uçup gitmiştir. 774 milyon liralık alacak tahsil edilememiş. Yani vatandaşın bankalara olan borcunu ödeyemediğinin de bir göstergesidir bu haber.
Yine bir başka haber geçen ayın son günlerinde geldi:
Körfez sermayeli bir banka 399.9 milyon alacağını sadece 10.9 milyon liraya varlık şirketine devretti.
Korkunç paralar ve komik karşılıklara satılıyor.
Bu alacakların içinde daha, milyarlık KFG yani devlet garantili krediler yok.
KGF kredilerinin dönüşümünü Nisan veya Mayıs ayı gibi göreceğiz. Bu nedenle o konuya hiç girmiyorum.
Güç kalmadı
Bankalar artık vatandaşa kredi verecek para bulamıyorlar. Çünkü zaten millette para yok. Yani kredi vermek için ya piyasadan mevduat toplayacak ya da yurt dışından dövizle borçlanacak. Gerek OHAL gerekse Türkiye'deki iç hukuk sisteminin tartışılması yabancıların Türkiye'ye borç verme hevesini kırıyor. Veren ise tefeci gibi çalışan bankalara tefecileri aratmayacak faizle vermek istiyor.
O maliyetteki bir krediyi Türkiye'ye getirip satmak bankalar için büyük risk. Bir de başında sürekli olarak "faizleri düşür" diyen bir iktidar.
Geriye kalıyor kredi vermemek. Zaten bankalar bir süredir konut kredisini açıkça kesti. Kimseye yok demiyor ama inceleyip, olmaz diyor ve geri çekiliyor. Bir dönem 0.80'e kadar düşen kredi şu anda aylık yüzde 1.50'e ulaşmış durumda. Bu faizle kimse kredi çekemez.
İhtiyaç kredisi
Bankalar ihtiyaç kredisine de artık sıcak bakmıyor. İhtiyaç kredilerinde faiz oranı aylık 1.60 ile 1.80 arasında değişiyor. Aslında bu krediyi de vermek istemiyorlar ama alana da ekstradan sigorta poliçesi satarak kârlı hale getiriyor. 10 bin liralık bir ihtiyaç kredisi çeken vatandaş 2 yılda 2 bin lira faiz ödeyecekse en az 500 lira da sigorta poliçesine para ödüyor. Bazı vicdansız bankalar ise tek sigorta ile de kalmayıp 2 poliçe birden kesiyor.
Gerek BDDK gerekse sigortalardan sorumlu Hazine Müsteşarlığı bankaların bu sigorta vurgununa ses çıkartmıyor. Çünkü biliyorlar ki, eğer bankalara bu vurgunu yapma dedikleri an kredi vermeyip piyasayı tıkayacaklar.
Böylesine kısır bir döngüde çalışıyor bankalar.
Olan ise elbette vatandaşa oluyor.
İptal ettirin
Bankalara mecburen gidip kredi çekmek zorunda kalacak vatandaşlara buradan bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Bankaların kredi verirken zorla yaptırdıkları sigorta poliçeleri asla ama asla zorunlu değil. Buna hiç itiraz etmeyin ve kredinizi çekene kadar bu poliçelere ses çıkartmayın. Kredinizi çektikten hemen sonra bu sigortalarda cayma hakkınızı kullanın. Çünkü yasal olarak yapılan her sigortada cayma hakkına sahipsiniz.