Alafranga edepsizlik
ÜLKEMİZİN dış dünyada saygınlığı maalesef kalmadı...
Hırvatistan ile oynadığımız maç öncesinde Hırvat seyirci Milli Marşımız'ı ve takımımızı yuhaladı...
Eskiden böyle değildi; dünyanın pek çok yerinde saygınlığımız üst düzeydeydi. AKP iktidarının izlediği yanlış dış politika bizi dünyadan kopardı.
Alkışlanmak yerine yuhalanıyoruz...
Dostluk söz konusu olunca birkaç İslam ülkesiyle Afrika ülkesi arasında sıkışıp kaldık...
İktidar eserini beğeniyor mu!?
......................
Vaktiyle Avrupa'nın gözü üzerimizdeydi...
Birliğe girmemiz için art arda adımlar atıldı...
AKP iktidara geldikten bir süre sonra o adımların arkası kesildi...
Birliği hakarete varacak boyutta eleştirmemiz NATO gibi bir güvenlik
mekanizmasındaki varlığımıza bile gölge düşürdü...
......................
Adımızı duyduklarında yuhalanmamız alafranga bir edepsizlik...
Onları azdıran burnumuzun büyüklüğü olmasın...
Dünya lideri diye böbürlenmeye başladığımızdan itibaren uluslararası zeminlerde ne duruma düştüğümüzü görüyorsunuz.
Dost dediğimiz her ülke sırtını döndü; dışlandık ve binbir zorlukla kurduğumuz ilişkilerin peş peşe koptuğuna tanık olduk.
......................
Neden Avrupa'yı, komşularımızı ve İslam ülkelerini karşımıza aldığımızı düşünmek zorundayız. Dış politikamızı yeniden gözden geçirmemiz lâzım...
Alafranga edepsizliklere ancak izleyeceğimiz yeni politikalarla engel olabiliriz.
.......................
Aramızda hiçbir sorun yokken Hırvat seyircinin bizi yuhalaması, aklımızı başımıza getirmeli ve dış politikamızda önemli yön değişikliği yapmalıyız...
Yoksa yuhalanmak utanç verici değil mi...
*
DERKENAR
AB'ye girişimiz iyice hayal oldu. Fransız Hollande karşı, Alman Merkel karşı, şimdi de İngiliz Cameron karşı... Cameron 2010'da "Türkiye AB'ye alınmalı" diyordu, ne olduysa 360 derece döndü, şimdi "Alınmasın" diye yırtınıyor. Meğer Cameron'u fişekleyen de Maliye Bakanı Osborne imiş...
Hep diyoruz ya, İngiliz siyasetine güvenilmez diye, aslında birine bile
güvenilmeyeceğini görüyoruz. Pardon, görebiliyor muyuz; iyi o zaman!
*
Erken mi oldu acaba
MİLLİLERİMİZ, berbat bir oyundan sonra Hırvatistan'a 1-0 yenildi...
Maçı seyrederken kahroldum...
Takım kurgusu yanlıştı. Orta sahada oyun kurucumuz yoktu, çok bireysel hata yaptık...
Rakip kaleye etkili gidemedik, kanatlarımız çalışmadı. Arda dahil, futbolcularımız fizik olarak da yetersizdi...
.......................
Golü düşünmedik. O nedenle Cenk Tosun'u besleyemedik...
Eğer takım oyunu oynayabilseydik ve bireysel hatalar yapmasaydık,
Hırvatistan'ı yenerdik...
Kısacası şampiyonaya maalesef iyi başlayamadık...
......................
Erken mi olacak bilemiyorum, şunu söylemeden edemiyorum; ayda 1 milyon liradan fazla para alan Fatih Terim'in hazırladığı takım böyle olmamalıydı...
Hoca herhalde aldığı paraları Federasyon'a iadeyi düşünüyordur...
*
Külliyenin vur beline kazmayı
KÜLLİYELERİN nasıl kullanıldığı ortaya çıktı...
Üsküdar'da tarihi yapı oldukça çoktur... Nurbanu Sultan'ın yaptırdığı külliye de onlardan biridir. Nurbanu Sultan, padişah 3. Murad'ın anasıdır.
Bazı kaynaklar Sultan'ın, Venedikli bir Hıristiyan ailenin kızı olduğunu söyler. Osmanlı kayıtlarında da asıl adı Olivia olan Nurbanu Sultan'ın, saraya
faizle para veren bir Yahudi tefecinin kerimesi olduğu hususu yer alır...
Müslüman olur ve Padişah Selim ile evlenir, Hürrem Sultan'ın da gelini olur...
Bahse konu külliyeyi de ondan sonra yaptırır...
Vaktiyle bir araştırma nedeniyle incelemiştik; bu külliye, cami, medrese, tekke, sübyan mektebi, kervansaray, hamam, bir de sağlık merkezinden
ibaret...
Önemli bir eserdir ve günümüze kadar iyi muhafaza edilmiştir...
.........................
Şimdi o külliyenin yanına, tarihi dokusunu da bozacak şekilde projelendirilmiş bir öğrenci yurdu inşa ediliyor...
Projenin mimarı Vakıflar Genel Müdürlüğü...
İnşaat için 2 milyon liradan fazla para harcanacak...
Anıtlar Yüksek Kurulu'na, restorasyon yapacağız demişler, yurt yapmaya başlamışlar...
Neresinden bakarsanız bakın, dürüst ve sağlıklı bir iş değil üstlenilen...
........................
Günümüzde külliye tanımı da değişti, sahiplenme, kullanma ve muhafaza etme tanımı da. Örnek mi istiyorsunuz, işte, Nurbanu Sultan Külliyesi'nin başına gelenler!
*
ONDAN BUNDAN
AMERİKA'da müşterisi eşcinseller olan gece kulübünde katliam yapan saldırgan operasyon sonucu ölü ele geçirildi. Kimliğine bakılırsa Florida'da doğmuş Afgan asıllı bir Amerikalı, IŞİD üyesi...
İnsan değil, canavar; gözünü kırpmadan 50 kişiyi öldürmek, bir o kadar insanı da yaralamak canavarlık değil mi...
Başkan Obama, Amerikan halkına üzüntülerini belirtirken ülkede silah satışının kısıtlanmasını istedi... Senatörler ve Temsilciler Meclisi üyeleri bu isteğe soğuk bakıyor. Çünkü ülkede silah üreten, ithal eden ve satan büyük bir kitle var, onların tepkisinden çekiniyorlar...
*
HIRVATİSTAN maçını anlatan TRT spikerine biri Türkçe öğretsin Allah aşkına. Karşı kaleye yüklendiğimizde birkaç kez "Etkili geliyoruz" diyeceğine "Tehlikeli geliyoruz" dedi. "Hırvat mısın be adam" diye bağırmak geldi içimden ama zor tuttum kendimi. Dünürüm Sıtkı Kaptan sessiz ve terbiyeli bir seyircidir; yan yanaydık, bari ona ayıp olmasın dedim, sustum...
*
GAZETELERDE yapılıyor, şimdi de televizyonlara sirayet etti bu yanlış. Burhan Ayeri herhalde değinir; araba vapuruna arabalı vapur demekten kimse bıkmadı. Bir de şu var; Mevzu Arapça bir sözcük. Bu sözcüğü "Mevzusu" diye kullanamazsınız, "Mevzuu" diyeceksiniz. "Efendim bilmiyorduk..." O zaman bilmediğin sözcükleri kullanmayacaksın güzel kardeşim... Mevzu yerine "Konu" sözcüğünü kullanacaksın!
*
BİR SÖZ
İDARECİYE sertlik, âlime arsızlık, zengine cimrilik yakışmaz!