AKP'nin erozyonu, anketin yalanı, halkın gerçeği...
Şaşırtıcı bir heyecanla gelişen ve yenilenen teknolojinin hızına ulaşmak için adeta göbek atan kitleler farkında mı acaba; Her şey ne kadar da hızlıca kirleniyor bu dünyada?..
"Medya", yalancılık ve yanıltma konusunda siyasetçileri bile geçtiği için, halkın en az güvendiği kurum haline geldi ki, basın özgürlüğü açısından da gidişat gerçekten içler acısı...
"Yalan"ların, başıboşluğun sırtında her an dörtnala koştuğu internet yayıncılığı ise "kes-kopyala-yapıştır" taktiğiyle yandaş-yalancı medyaya yer alan haberleri olabildiğince yaymakla görevli... Hem de inanılmaz bir pervasızlıkla...
Gerçeğin peşinde koşmak, doğruları bulup ortaya çıkartmak ve halkı uyarmak yerine; işin kolaycılığına kaçmak, haberin perde arkasını ve "fikri takip" işleyişini de çöpe attığı için, zincirleme bir manipülasyon zırvası her olayın içinde alıp başını gidiyor...
İşte o zaman olan da, gerçeği arayan yurttaşa oluyor ki, "kamuoyu" zihinleri bulandıran bir zavallı ve ikiyüzlü karambolün içinde yolunu şaşırdıkça şaşırıyor...
"Bilişim çağı"nda, internet teknolojisinin en çok da kirli emellere alet edildiği bir ortamda, tüm bu paslı çarkı tetikleyen ve hatta daha geniş kitlelere yayan sistem ise ne yazık ki "sosyal medya"da işliyor... Hem milyonlarca gerçek sayfada, hem de milyonlarca sahte "hesap"ta...
Evet; "yandaş medya-internet-sosyal medya" üçgeninde büyüyen, sıklıkla yolunu şaşıran ve çoğu kez de batağa giden "haber-bilgi kirliliği" toplumu öylesine yanıltıyor ki, manipülasyonu da, dezenformasyonu da, yalanı da, iftirayı da düzeltmenin olanağı yoktur artık...
Metropollerde iktidar sarsıntısı...
Türkiye'de en kolay iş dezenformasyondur vesselam...
Çıkarcılık her alanda ve her zaman yanıltmaya hizmet ettiği için, "anket" adı altındaki palavra manipülasyon tuzağı da "yandaş basın -internet-sosyal medya" çarkında milletin gözünü boyamak için kullanılıyor...
İşte yine seçim ortamı, yine "anket" yalanları... Baş döndürücü bir hızla yapılan ve yine baş döndürücü bir hızla yayılırken milletin baş ağrısını mide bulantısına dönüştüren bir kafa karıştırma mikseridir uydurma anketçilik!..
Ne tuhaf ki; sanki halkın tepkileri- görüşleri dakika başına değişiyormuş gibi, her gün bir anket yayılıyor ülkede!.. Kimi solu, kimi de çoğunlukla sağı; yani çok azı "millet"i, büyük bölümü de "cumhur"u dörtnala gösteren, sözde "kamuoyu araştırma"ları havada uçuşuyor... Peh... peh... peh!..
Anket firmalarının çoğu alana da çıkmıyor artık... Onların bahanesi, "denek"lerin ürkek davrandığı iddiası ama gerçek öyle değil aslında...
Vatandaş, denekleri "telefonla" arayan yanıltmacı anketçilere öfkeli olduğu için, hızla kirlenen kurumlar için de "anket" furyacılığı da payını almış...
Parayı verenin "denek"leri kullandığı bir çarkın içinden doğru bir saptama çıkmayacağını gösteren örnekleri boşuna aramayın...
Son on yıldaki seçim süreçlerinde yapılan anketlerin doğru tespit iddiası açısından nasıl tepetaklak olduğuna bakın yeter...
Diyeceksiniz ki, "kime inanalım?.." Yandaş medyayı izlemeyin, anketleri önemsemeyin ve tuzağa düşmeyin...
"Gerçek" tüm çıplaklığıyla sokakta çünkü... İşte en çarpıcı sonuç; sokaklar öfkeli, çarşı-pazar yanıyor, AKP kendi tabanında bile hızla eriyor...
İstanbul ve Ankara seçimleri ilk kez AKP açısından çantada keklik değil... Özellikle CHP, metropol ilçelerde adayları daha düzgün saptasaydı, "hırsız"lıkla suçlananlar dururken, temiz siyasetçileri çizmeseydi ve meclis listelerinde ahbap-çavuş muhabbetine izin vermeseydi AKP ilçelerde de sarsılacaktı…
Sözün özüne gelince; muhalefetin tüm yanlışlarına rağmen AKP her bölgede diken üstünde... Etkili propaganda yürütülürse ve ülke genelinde sandıklara sahip çıkılırsa "halk anketi"nin sonucu bellidir; AKP yalnızca Anadolu'da değil, kendisini büyüten iki metropolde de büyük oranda sarsılıyor...
Vurgunculuğun son "hal"i!..
Seçimin nabzı yükselirken, piyasanın ateşi gıda maddelerindeki fahiş vurgunculuğun bağrında yandıkça yanıyor ve bu da AKP'yi ezdikçe eziyor...
Dünkü Hürriyet'e çok vahim bir tablo vardı... Devletin ağırlığı ilk kez sebze-meyve "hal"inde kendisini hissettirebilmiş...
Baskın yapılmış İstanbul'daki sebze "hal"lerine... Ve görülmüş ki, tüketiciden alınan sebze ve meyve "yüzde 800" zam yapılarak piyasaya sürülüyormuş...
Gazetenin adlarını da deşifre ettiği kabzımallar arasında, 1 liraya aldıkları salatalığı 9 liraya piyasaya süren soyguncular da varmış Ataşehir Hali'nde...
Bayrampaşa Hali'nde de durum farklı değil... Orada da 60 kuruşluk portakal 3 liraya, 86 kuruşa alınan biber ise 5.5 liraya sürülüyormuş piyasaya... İki "hal"de, alış-satış arasındaki fark yüzde 350 ile yüzde 800 arasında değişiyormuş...
Halkı fahiş zamlarla soyan "kabzımal" çarkının son günlerde yarattığı zam infialini, yani mileti aç bırakma tezgâhını, sokakta tanzim "tezgâh"ı açarak dağıtmaya çalışan zihniyete sormak lazım;
Millette infial başlayınca mı "hal"leri denetlemek aklınıza geldi?.. İstanbul'daki haller AKP'li büyükşehir belediyesinin denetiminde değil mi?.. Hayırdır; birileri kabzımallarla ortak mı ki, başıboş bırakılmış buraları?..
Asıl sorun ne biliyor musunuz; PKK, IŞİD ve FETÖ'ye odaklanarak gücünü kanıtlamaya çalışan devlet, piyasada fahiş zamlarla "terör" estiren toptancı çetelerine müdahale edemiyor!!!
Ya söz geçirilemiyor halkı sömüren piyasa cellatlarına ya da siyasetçilerle toptancılar söz birliği (!) yapmışlar!.. Başka izahı yoktur bu piyasa vurgunculuğu rezaletinin...