AKP'li olursa AŞK, CHP'li olursa KİN
Camileri partilerinin arka bahçesine çeviren onlar,
cami avlularında siyasi nutuklar atanlar onlar,
musalla taşı başında imamdan rol çalanlar onlardır.
Ve bir CHP'li çıkıp da camide Yasin okuyunca afallayanlar da onlardır.
Ve o CHP'li Ekrem İmamoğlu 25 yıl sonra çıkıp aşkları, rant kaynakları, sanayi ve ticaretin merkezi ve Türkiye'nin gözbebeği tarihi İstanbul'u söke söke ellerinden alınca şok yaşadılar hâlâ daha kabullenemediler.
Orhan Gencebay 2000 yılında "Musalla Taşı" başlığı şiirinde şu mısraları kaleme almış:
"Namazım kılınır da
'merhumu nasıl bilirsiniz' diye sorulursa,
'tek suçu aşka inanmaktı'
'iyi biliriz' dersin değil mi?
Recep Tayyip Erdoğan da "İstanbul aşkına" inanırdı.
"Nereden çıktı şimdi musalla taşı" demeyin diye hemen anlatayım.
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) eski başkanlarından Atalay Şahinoğlu'nun cenaze namazına katıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu görmezden gelen Erdoğan, Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz'den başlayarak saf tutanların elini sıktı"
Haber böyle.
Değerli okurlarım, bir cenaze merasiminde, cami avlusunda, imamın, "nasıl bilirdiniz" diye sorduğunda "iyi bilirdik" diyerek ahirete uğurladığımız merhumun huzurunda yaşanan tabloya bakar mısınız?
El sıkmama, ne İslami ne siyasi ne de insani değerlerimize uygun değildir.
Ve o gün mübarek Berat Kandili idrak edilmektedir.
Günah, borç ve cezadan kurtulmak yani kurtuluş, af ve arınma anlamlarına gelen Berat,
Müslümanlara kulluk bilinci ve hesap verme şuuruyla; hata, suç ve yanlışlardan kaçınmayı, günahlardan arınmayı;
Affedilmenin yanında affedici olmayı da, bağışlanma isteğinin yanında bağışlayabilme şuurunu da kazandırır.
Yüce Allah'ın rahmet ve mağfiretine ulaşmayı ifade etmektedir.
O mübarek günde Erdoğan'a yakıştı mı İmamoğlu'nu görmezden gelip elini sıkmamak?
Bence hiç yakışmadı.
Mazbatasını alan, göreve başlayan İmamoğlu gazetecilerin bir sorusu üzerine Erdoğan için şu güzel ve içten mesajı vermişti:
"Biz normalleşmenin ve kucaklaşmanın yanındayız. El sıkmaya fırsatımız olursa elini sıkarız daha fazla fırsat varsa konuşuruz, uzlaşırız, kucaklarız…"
İşte o fırsatı Erdoğan merhum Coşkunoğlu'nun cenaze merasiminde cami avlusunda musalla taşı önünde İmamoğlu'na vermedi. Görmezden geldi elini sıkmadı.
Gencebay'ın mısraları Erdoğan'ın musalla taşı başında el sıkmaması ayıbı nedeniyle aklıma geldi.
Aslında Erdoğan, İmamoğlu'na oy veren 4 milyon 171 bin İstanbullunun elini sıkmadı o an.
İstanbul Büyükşehir Başkanı, AKP'li olursa "aşk" CHP'li olursa "kin" mi?
MUSALLA TAŞINDAN ANIT MEZARA
Şimdi bir de 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın 17 Nisan'daki anma törenine tekrar dönelim.
O gün Binali Yıldırım'ın bana, "Kaybettik ne yapalım? Kısmet değilmiş…" dediğini yazdım.
Binali Yıldırım'ın aile şirketi Derin Shipping Agency - Derin Denizcilik, "Binali Yıldırım İletişim Ofisi" imzası ile "Tekzip Metni" fakslamış.
Açıklamada, "Sayın Uğuroğlu'nun yazısında Sayın Binali Yıldırım ile arasında geçtiğini iddia ettiği diyalog tamamen gerçek dışıdır" deniliyor.
Bu cümleyi devamında bir kez daha, "Sayın Binali Yıldırım ve Sayın Uğuroğlu arasında bahsi geçen diyalog yaşanmamıştır" diye tekrarlanıyor…
Yıldırım'ın iletişim ofisi, ya da Derin Denizcilik şirketi yetkilileri, Sayın Yıldırım, o sırada yanımızda, Bayındırlık ve İskân eski bakanı Cengiz Altınkaya ile işadamı Sait Yardımcı da vardı.
Açıklamanızı aldıktan sonra Altınkaya'ya sordum.
O gün Binali Bey ile diyaloğumuzu işittin mi?
"Yazını okudum, Lütfullah Kayalar bakanımız da oradaydı, yazmamışsın, hayrola?" diye sorunca, Yıldırım'dan gelen açıklamayı okudum.
Altınkaya, "Aranızdaki konuşmayı yazmışsın, biz de duyduk tabi" diye diyaloğu teyit etti.
Binali Bey, kusura bakmayın ama sözlerinizi teyit eden iki tanığım var.
Keşke beni arasaydınız da size o diyaloğumuzu anımsatsaydım.
Yoksa seçimi kaybetmediniz mi?
Yoksa hala 31 Mart gecesi size "kazandınız" diyenlere mi inanıyorsunuz?