AKP sınır ötesinden neden ürküyor?
Tayyip Erdoğan’ın şu sıralar esip gürlediğine bakmayın siz.
Başbakan gerçekte sınır ötesi harekattan fevkalade ürküyor.
Bugünlerde takındığı tutumu ise tamamen gaz almaya matufdtur.
Hedef, hamasi nutuklarla toplumda oluşan tepkileri nötralize etmek ve göstermelik bir kaç eylem veya atakla mevsimsel koşullara da sığınıp konuyu küllendirmektir.
Evet biz, AKP liderliğinin K.Irak’a olması gerektiği gibi bir harekata izin ve onay vereceğine hiç bir zaman inanmadık.
Öyle zira, AKP çok boyutlu bir operasyonu, iktidarı için tehdit olarak değerlendiriyor.
Nitekim bunun böyle olduğu, çok değil, üç ay önce Başbakan’ın sınır ötesi olacak mı sorusuna verdiği; “Ne sınır ötesi operasyonu. Türkiye’de 5 bin, K.Irak’da 500 terörist var. Burayı hallettik mi ki, oraya gideceğiz” şeklindeki cevapla da ortaya konmuştur.
Sormak lazımi kısa bir süre önce hadiseye böyle bakan bir Başbakan bugün nerde inceyse orada kopsun noktasına gelebilir mi?
Dedik ya, Tayyip Bey bugün toplumu teskin, ya da rehabilite etmeye çalışıyor.
Peki AKP, Türkiye’nin bekası bağlamında olması gerektiği gibi bir harekatı neden mi istemez?
1) AKP’nin önceliği iktidarlarının devamı ve muhafazasıdır. AKP, K.Irak’a yapılacak bir harekatla dengelerin değişebileceğini düşünüyor. Harekat süreci ile beraber sıkıyönetim gibi ihtimaller AKP’yi ürkütüyor.
2) AKP, K.Irak’da kalıcı ve çözüm getirici bir operasyon yerine, günü ve imajı kurtaran kısa ve sınırlı bir harekatı hedefliyor. Operasyonun uzun olması ve tampon bölge ihdası gibi amaçları taşıması, AKP için iktidarları etkilenir endişesi ile kabul edilebilir değildir.
3) AKP, operasyon ile ABD’yle karşı karşıya gelinebileceği endişesini de taşıyor. AKP’nin hiç istemeyeceği şey, ABD ile karşı karşıya gelmektir. Böyle bir şey olursa, bu Washington’un Erdoğan ile partisini “deliğe süpürmesi” demek olacaktır. Bunun için de AKP günler ve haftalardır, patinaj yapıyor.
4) K.Irak’a yapılacak bir operasyon, AKP’yi Güneydoğulu milletvekilleri bağlamında zorlayacaktır ki bu sayı 50’nin üstündedir. Daha önemlisi, böyle bir operasyon, politizasyonu artıracağından, bölge halkının desteğinin yitirilmesine de zemin hazırlayacaktır.
5) AKP, K.Irak’a girilirse Kıbrıs misali çıkamayız diye endişe içindedir. Kıbrıs çıkarması da, malum ambargoyu getirmişti. AKP Kıbrıs ambargosu benzeri bir karşı tedbire karşı, çaresiz olduğunu düşünüyor.
6) AKP, K.Irak’a yapılacak geniş çaplı bir harekatta sıcak paranın ürkebileceğini, bunun da çöküşü getireceğini hesap ediyor.
7) Keza K.Irak operasyonunun, Başbakan’ın damadının Genel Müdür olduğu Çalık Grubu gibi pek çok Türk şirketinin işlerini sona erdirecek olması da AKP’yi düşündüren bir başka konudur. (Çalık Grubu, Kürdistan Yurtseverler Birliğinin 350 dönümlük arazi içindeki devasa karargahını inşa ediyor.)
8) K.Irak harekatının PKK’nın şehir terörünü tetiklemesi ihtimali de AKP’yi zorluyor.
9) AKP, K.Irak’a girer ve ABD ile karşı karşıya kalırsa, ABD-İran gerginliğinde otomatik olarak ABD yandaşlığına sürüklenme ihtimali de bir başka korkudur.
10) AKP, harekatla askeri bir sürecin başlayabileceğini ve bunun da darbe ile bitebileceğini bile değerlendiriyor.
Sonuç: Bütün bunlardan ötürü AKP, K.Irak’a harekatı istemiyor.. Yapılsa, yapılsa ancak yukarıda söylediğimiz gibi vaziyeti, yani imajı kurtarma adına çok çok sınırlı ya da daha doğru ifadeyle, sanal bir operasyon olabilir.
MERAK EDİYORUM...
Londra toplantısı?
Geçtiğimiz hafta Londra’da yapılan toplantı, bize göre tez ve hatta doktora konusu olabilecek içerikteydi.. Bilmeyenlere hatırlatalım; Fetullah Hoca Grubu Londra’da “İslam Dünyasında Değişim ve Gülen Hareketinin Katkıları” adı altında müthiş bir organizasyona imza attı. Bütün dünyadan çok sayıda etkilinin davetli olduğu bu toplantının adresi de Lordlar Kamarası’nın salonlarından biriydi. İlk bakışta yürek kabartıcı gibi görünen bu fotoğraf için sorulması gereken pek çok soru var.. Sahi dünyanın en önemli istihbarat devletlerinden biri olan İngiltere, böyle şeye yani İslam’ın propagandasına Meclisini niye açtı dersiniz? Öyle ya bunun cevabı İslam’a sevgi ya da saygıları olamayacağına göre, bu toplantının emperyal bir proje olabileceği ihtimali mevcut değil midir? Eğer öyle ise bu projenin ne olduğu ve toplantıyı düzenleyenlerin hangi misyonu yüklendikleri soruşturulmaya muhtaçtır. Sakın bana bu organizasyon için, masum bir entelektüel girişimi falan demeyin. İngilizler böyle bir şey için Meclislerini açmaz, salon tahsis etmez. Bir başka şey, Türkiye’de bazı şeyler tesadüfen olur da, İngiltere’de hiç mi hiç olmaz... Konuya ilgi duyanları düşünmeye davet ediyorum.
DÜPEDÜZ HAKARET...
İsrail’in itirafı ve Türkiye!
İsrail Başbakan’ı Olmert, sonunda Türk hava sahasını ihlal ettiklerini ve yakıt tanklarını da Türk topraklarına bıraktıklarını itiraf etti.. Korkunç bir manzara... Aylar önce ülkenizin hava sahası başka bir ülkeyi bombalamak adına ihlal ediliyor ve atıklar toprağınıza bırakılıyor, Türkiye bunun henüz fark ediyor.. Söyler misiniz böyle bir ülkenin bırakın dünyada, bölgesinde yani Ortadoğu’da bile zerre caydırıcılığı olur mu, olabilir mi? Mümkün değil.. Nitekim olmadığı da Barzani ile Talabani gibi peşmerge reislerinin tutum ve tavırları ile ortadadır. Anlayamadığım, bu ihlalin radarlarımız tarafından nasıl atlandığı ve Türk Başbakanının haftalar önce İsrail Dışişleri Bakanına sormasına rağmen, neden bir karşılık alamadığıdır? Bize göre İsrail’in bu tutumu hakarettir ve Türkiye bu hakarete devlet olmanın gereği olarak karşılık vermelidir.. Peki böyle bir şeyin olma ihtimali var mıdır? Gönlümüz olsun ister de, zor çok zor. Zira AKP için ABD’ye bağımlılık neyse, İsrail için aynı ölçüdedir.
TAM DEVLET ADAMI
Toptan, güven veriyor
TBMM Başkanı Köksal Toptan “Devlet Adamı” tavır ve tutumları ile sadece devlete ve kurumlara değil, aynı zamanda halka da müthiş bir güven veriyor. Toptan, neredeyse bütün Türkiye’nin AKP içinde uzlaştığı tek adam oluyor. TBMM Başkanının PKK alçaklığının tırmandığı son süreçte takındığı tavır ile verdiği mesajlar da, onun siyaset adamının ötelerine geçtiğini tescil ediyor. Dürüstçe söylemek gerekirse Köksal Bey’in estirdiği bu güven rüzgârını, Abdullah Gül bütün gayret ve çabalarına rağmen estirememiş ve halkın bütününde böyle bir kabulü sağlayamamıştır. Tamam halk Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasını istemiştir de, bu onun çok iyi Cumhurbaşkanı olacağı için değil, dayatmaya isyan adına olmuştur. Doğruya doğru, Gül pratik anlamda hâlâ sanki AKP’lilerin Cumuhurbaşkanı gibidir, ki olması gereken bu değildir.. Ahh keşke iş siyasallaştırılmayıp Köşk’e Köksal Bey aday yapılsaydı.. Emin olun uzlaşma ve bütünleşme adına, ülke için müthiş bir şey olurdu... Ama bugün değilse yarın, 5 yıl sonra halktan yüzde 70 oy alabilecek yegâne isim yine Köksal Toptan’dır. Kendilerine sağlıklar diyoruz.