Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Akıncı'ya rağmen direniş...

Rum-Yunan ikilisinin neyin peşinde olduğunu KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın anlamamış, kavramamış olmasına ihtimal var mıdır?Akıncı yıllardır siyasettedir ve son 2 yılda da Rum tarafı ile müzakereleri yürütmüştür. Bu süreçte Anastasiadis'in çözüm istemeyen tutumunu bizzat yaşamış, tecrübe etmiştir. Anastasiadis açıkça Kıbrıs Türklerini azınlık olarak gördüğünü ve siyasi eşit olarak görmediğini beyan etmiştir. Hem de defalarca. Rum tarafının pozisyonu 56 yıl önce neyse bugün de odur. Makarios'un 1962'de Anayasa'yı değiştirmekle hedefledikleri bugün de geçerlidir.

***

Ödün verilmesine rağmen Rum tarafının apar topar Crans Montana'daki Konferans'ı terk ettiklerini, uçak biletlerinin dahi hazır olduğunu Akıncı söylemiştir. Rum'un anlaşmaya hazır olmadığını defalarca açıklamıştır. Rum'un zihniyetinde değişiklik olmadığını ve bu böyle devam ettiği müddetçe anlaşmanın, çözümün zor ve imkansız olduğunu Akıncı söylemiştir. Ama aynı Akıncı her ne hikmetse(!) Guterres Çerçevesi'nin müzakerelerde stratejik bir paket anlaşma olmasını da önermiştir. Her ne hikmetse diyorum çünkü Rum'un ve Yunan'ın emellerini artık anlamış olması gereken Akıncı'nın 'hiçbirşey eskisi gibi olmayacak' diyen Akıncı'nın, 'federal çözüm modelinin' artık çöktüğünü idrak etmesi ve başka bir yol seçmesi gerekmiyor mu? Rum'un kuyruğuna takılıp, ille de federasyon diye nafile süreçlerin peşinde koşmak nedendir? Neden olduğunu söyleyeceğim ama KKTC Cumhurbaşkanı'na bunu bir türlü yakıştıramadığım için içime atıyorum, susuyorum.

Hainlikle suçlanıyor!

Rum tarafında ana muhalefet AKEL Genel Sekreteri Andros Kipriyanu Anastasiadis'i 'hainlikle' suçlamaktadır. Kipriyanu, Akıncı'nın önerdiği Guterres Çerçevesi ile Türkiye'nin garantörlüğünden, tek yanlı müdahale hakkından ve adadaki askeri varlığından kurtulanacağını, bu nedenle Çerçeve'yi kabul ederek müzakerelere başlamamasının ihanet olduğunu, 'oyalama hainliktir' diye ortaya koymuştur. Kipriyanu ile Anastasiadis arasındaki kavga sebebiyle iki halktan da gizlenen gerçekler gün ışığına çıkmaktadır. Kipriyanu, kendisindeki bilgilerin, Crans Montana'da son yemeği berhava edenin, Anastasiadis'in iddia ettiğinin aksine, Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu olduğunu doğrulamadığını da açıklamıştır.

Kipriyanu BM Genel Sekreteri Guterres'in Türkiye'yi sorumluluklarından arındırdığını ve sorumluluğu da Akıncı ile Anastasiadis'e siyasi irade eksikliliği nedeniyle yüklediğini söylemektedir. Kipriyanu,"uluslararası toplum olguları Rum tarafından farklı görüyor" diye de Anastasiadis'i suçlamaktan geri kalmamıştır.

Akel Genel Sekreteri; "Guterres belgesini kabul etme önerisine Anastasiadis neden bu şekilde cevap vermeyi tercih etti, Akıncı'nın verdiği fırsatı neden değerlendirmedi? diye soran dostlarımız var. Bu kadar söyleyebilirim, daha fazlasını söyleyemem." diye Anastasiadis'e son darbeyi indirmiştir.

Kipriyanu'nun bu sözleri, Guterres belgesinin garantörlüğü ve tek yanlı müdahale hakkını ortadan kaldıracağı şeklinde aylardır yaptığım yorumları bir kez daha doğrulamaktadır.

Hatırlanacağı üzere Akıncı bir köy panayırında yaptığı konuşmada "sözlerinin çarpıtıldığını ve kendisinin garantörlüğe karşı olmadığını iddia etmişti. Oysa Kipriyanu bu açıklaması ile Guterres belgesinin garantörlüğü ve tek yanlı müdahale hakkını ortadan kaldırmayı öngördüğünü net şekilde ortaya koymuş bulunuyor.

Bilindiği gibi Anastasiadis Guterres Çerçevesi'ne göre görüşmeye hazır olduğunu açıklamış ancak bunun için Türkiye ve Akıncı'nın, "sıfır asker sıfır garanti" ile etkin "siyasi eşitlik" talebinde ısrar etmeyecekleri şartını masaya oturmadan önce kabul ettiklerini kamuoyuna açıklamalarını talep etmişti. Böylece Akıncı'nın verdiği korkunç tavizlere rağmen, Anastasiadis'in "hemen, ya hep ya hiç" anlayışı, daha önceki yıllarda olduğu gibi bizi bir kez daha ipten kurtarmış oldu.

Makarios'tan farkı yok

Garantileri kaldırmayı isteyen, Kıbrıs Türkünün eşitliğini kabul etmeyen ve adadaki Türkleri azınlık olarak gören Anastasiadis'in Makarios'tan farkı yoktur. Makarios'un 1962 yılında sunduğu Anayasa'daki 13 değişiklik maddesi ile Anastasiadis'in bugün savundukları yüzde yüz aynıdır. Hedefleri de aynıdır.

Makarios'un Anayasa'da 13. maddeyi değiştirme amacı ile Anastasiadis'in amacı Kıbrıs Türkünü önce azınlık statüsüne düşürmek, Osmosis yolu ile asimile etmek ve ENOSİS'i gerçekleştirerek adayı Yunanistan'a bağlamaktır.

Cumhurbaşkanı Akıncı ise 56 yıldır direnerek kabul etmediğimiz bu hususların çoğunu "açılım" adı altında kabul etmiştir. Mukavemetçi Kıbrıs Türk halkı ise varoluş mücadelesine devam etmektedir. Makarios'a, ve EOKA saldırılarına direndiği gibi Anastasiadis'in hakimiyetçi ve hegemonyacı taleplerine de teslimiyetçi Akıncı'ya rağmen direnmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları