Ahıska Türkleri vazgeçmemeli
Ahıska Türkleri vatanından koparılmış, hayallerine pranga vurulmuş ve uzun yıllar ötekileştirilmeye çalışılmış bir halkı ifade ediyor. Suçları ise Türk olmak... 1944’te gerçekleşen kanlı sürgünün sebepleri, yıllar sonra açıklandığında bunu açıkça görebilmek mümkün. Stalin imzalı belgede, Ahıska Türklerinin Türkiye’deki soydaşları ile iletişim kurması ve o dönemin SSCB politikalarına aykırılık teşkil etmesi gerekçe olarak gösteriliyor. Eğer Ahıska Türkleri Türk dünyasının bir parçası olarak görülüyorsa, Stalin’in dünya Türklüğüne verdiği zararı ve tahribatı unutmamak gerekiyor. Bununla birlikte günümüzde Türkiye ve Rusya’nın işbirliğini pekiştirmesi ve tarihsel gelişmelerin dönemin şartlarında irdelenmesi çok önemli. ‘Bizim Ahıska Dergisi’nin sahibi Yunus Zeyrek bu konuda bir üzüntüsünü dile getiriyor. Özellikle gençlerin Stalin’in politikalarını yeterli ölçüde bilmediğini; hatta yanlış kaynaklar sebebiyle hayranlık duyanların bile olduğunu ifade ediyor. Zeyrek, bu dönemi objektif ve tutarlı bir şekilde değerlendirebilecek kaynakların hazırlanması gerektiğini öne sürüyor.
Türkiye’deki Ahıska Türkleri
Ahıska Türklerinin sürgünü ve eve dönüşleri gündeme geldiğinde Türkiye’deki bazı illere de dönüş sağlanabileceği yönünde haberler çıkıyor. Fakat Dünya Ahıskalılar Birliği bu konuda çıkan haberlerin maksatlı olduğunu ve itibar edilmemesinin altını çiziyor. Dolayısıyla planlanan gelecekte Türkiye açısından böyle bir uygulama mümkün gözükmüyor. Özellikle Rusya Federasyonu bünyesinde oldukça zor koşullarda yaşamaya çalışan 100 bin civarında insanın akıbetinin sorgulanması ve sahip çıkılması gerekiyor. Ayrıca Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan ve Ukrayna’da da yaklaşık 300 bin Ahıskalı ikamet ediyor. Bursa Milletvekili Kemal Ekinci’nin belirttiğine göre; halen Türkiye’de 70-100 bin civarında Ahıska Türkü yaşıyor. Bir kısmının sosyal güvenlik başta olmak üzere sisteme uyum sağlama konusunda problemlerinin olduğu biliniyor.
Dönüş için yetersiz başvuru...
Ahıska Türklerinin vatanlarına dönüşleri için büyük çaba sarf edilmiş ve Avrupa Parlamentosu nezdinde girişimlerde bulunulmuştur. Nihayet 2007 yılında Gürcistan Parlamentosu bu hususta bir kanun çıkarmıştır. Bu kanun birçok çelişkili ifadeye rağmen belli düzeyde heyecan yaratmıştır. Ancak başvurmak isteyenlerin gerekli belgeleri toplaması için yeterli sürenin verilmemesi ve başvuruların bir kısmının şeklî sebeplerle reddedilmiş olması ilgili yasanın işlevsel olmadığını ortaya koyuyor. Ayrıca insanların yasaya güven duymaması, nasıl ve hangi süreçle dönüşün sağlanacağının netleştirilmemesi, ekonomik koşullardaki belirsizlik ve genel bilgilendirme sırasında bu hususları bertaraf edecek sunumların gerektiğince yapılmamış olması, sınırlı sayıda yapılan başvuruların sebepleri arasında gösteriliyor. Ahıska konusuyla ilgilenen sivil toplum kuruluşlarının önemli bir kısmı, Kars-Tiflis demiryolu hattının güzergahını eleştiriyorlar. Bazı araştırmacılar Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının mevcut güzergahını ve Ahıska ile Türkiye arasında sarsılmaz bir bağ kurulabilmesi için Kars-Tiflis hattının Ahılkelek yerine, Ahıska’dan geçmesi gerektiğini ileri sürüyorlar. Neticede Türkiye’nin şu an Gürcistan’la iyi ilişkileri var. Pek çok iş adamımızın yatırımları sürüyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından birkaç ay önce Ahıska Türklerinin istek ve sıkıntılarının Gürcistan yönetimine iletileceği ifade edilmişti. Bu yüzden sivil toplum kuruluşlarının hükümet seviyesindeki girişimlerini kararlı biçimde devam ettirmesinin faydalı olabileceğini düşünüyorum.