Ağustos böceği Türkiye
Eğlenceyi çok seven bir ağustos böceği varmış. Bu ağustos böceği sürekli saz çalar, şarkı söylermiş. Tüm gününü bu şekilde geçirirmiş. Derken güzel, sıcak günler bitmiş, kış gelmiş. Artık havalar çok soğuk ve yağışlıymış. Ağustos böceği şarkı söyleyemez hale gelmiş. Soğuktan çok üşüyormuş ve karnı da çok acıkmış. Ama hiç yiyeceği yokmuş. Çünkü tüm yazı saz çalarak ve şarkı söyleyerek geçirmiş. Kış için hiç hazırlık yapmamış. Ama o bu şekilde eğlenirken küçük komşusu karınca tüm yazı kış hazırlığı yaparak geçirmiş. Ağustos böceği bunu hatırlamış ve aklına komşusu karıncadan ödünç istemek gelmiş;
- Komşum karıncadan ödünç yiyecek bir şeyler isteyeyim, hem ne var ağustosta tekrar öderim, demiş.
Ağustos böceği bu düşünce içerisinde komşusu karıncanın kapısına gitmiş. Kapıyı çalmış. Karınca açmış kapıyı. Karşısında açlık ve soğuktan perişan olmuş ağustos böceğini görmüş;
- Ne istiyorsun ağustos böceği, demiş.
- Karınca kardeş havalar çok soğudu çok üşüyorum, üstelik karnım da çok aç ama yiyecek hiçbir şeyim yok. Bana ödünç yiyecek bir şeyler verir misin? Söz veriyorum ağustosta borcumu ödeyeceğim sana, demiş ağustos böceği.
Karınca;
- Neden yiyecek hiçbir şeyin yok, bütün yaz ne yaptın sen?
Ağustos böceği çok utanmış, çok mahcup olmuş;
- Şeyyy, ben bütün yaz saz çaldım, şarkı söyledim. Kış için hiç hazırlık yapmadım.
Karınca çok sinirlenmiş bu cevabı duyunca;
- Madem öyle tüm yaz saz çalıp, şarkı söyledin şimdi de oyna o zaman, demiş karınca ve tak diye kapıyı ağustos böceğinin yüzüne kapatmış.
Bu masalı daha ilkokul birinci sınıfta anlatırlar. Her ne kadar adı masal ise de aslında bir derstir. Bir çocuğun hayatı boyunca alabileceği en büyük derstir.
***
Son 15 yılda Türkiye maalesef tıpkı bu ağustos böceği misali yaşadı. Hiç üretmedi, çalışmadı. Sadece Amerika'nın bol parası ile borçlandı, ev yaptı, AVM yaptı, araba aldı, 5 yıldızlı tatil köylerinde 12 taksitle tatil yaptı. Başkalarının parası ile köprüler, havalimanları yaptı.
Şimdi dünya bir Amerikan politikası gereği, ekonomik olarak kışa girdi. Yani bahar ve yaz ayları geride kaldı. Önümüzdeki günler daha çetin ve fırtınalı geçecek.
Dolar 1.40'tan 3 yıl içinde 3.52 liraya yükseldi. Benzinin litresi, petrolün 120 dolardan 50 dolara düşmesine rağmen 5 lirayı geçti. 1 kilo etin fiyatı 15 liradan 3 yıl gibi kısa sürede 50 liraya çıktı ama insanlar gerçekleri görmüyor.
Banka faizleri 0.5 puan düştü diye hâlâ eski alışkanlığını sürdürmeye çalışıyor.
Perşembe günü TÜİK işsizlik rakamlarını açıkladı. Bu rakam aylardır yükseliyor. Yüzde 11'in de üzerinde çıktı. Genç nüfusda işsizlik oranı yüzde 20'ye dayandı. Yani iş yerleri bir bir kapanıyor ya da küçülüyor. OHAL nedeniyle bazı iş yerleri iflas erteleme ilan edemiyor ama hızla küçülüyor. Sanayi üretimi düşüyor, ihracat berbat durumda.
En önemlisi önümüzde 2017 var. Yani büyük bir fırtınanın hatta kasırganın geleceği yıl.
***
Türkiye'nin çok acil 200 milyar dolara ihtiyacı var. 2017'de gerek bankaların gerekse özel şirketlerin dış borcu için gerekli olan para bu. Üretmeyen sadece tüketen bir ülke bu parayı nereden bulacak bilinmez.
Peki tüm bunlar olup biterken Türkiye'de insanlar ne yapıyor?
Hâlâ ağustos böceği gibi saz çalıp şarkı söylüyor.
Son üç yıldır şu an yaşadığımız ve yaşayacağımız krizi anlatıp durdum.
Bu kez çocuklara anlatır gibi ağustos böceğinin hikayesi ile anlattım.
Umarım daha etkili olur ve insanlar 2017 fırtınasına hazırlık yapar.