Ağlatan tepkiler!

Bugün ’Ahmet’i AgopYapmak’başlıklı yazımıza gelen dönüşlerden ikisini kısaltarak sizlerle paylaşmayı uygun gördük: 1980 öncesi MHP Eğitimciler Grubu’ndan eski Çankırı Milletvekili Hakkın Duran Bey, “Değerli kardeşim Hasan Bey” diye başladığı yazılarından: Yazdığınız yazı, çok önemli bir yaraya parmak basıyor. Alperenlerin, gazi dervişlerin, Horasan erenlerinin her karışına Türkçe adlar verdiği Anadolu coğrafyasında bazı iz’ansızların sözde antik adlara dönüş ve Bizanslaştırma faaliyetleri aralıksız devam ediyor. Gaflet ve ihanet at başı gidiyor. Maalesef ateş bacayı sarmıştır.

Türk-İslâm dönemine ait her eser (sözlü, yazılı, mimarî vb.) vatanımızın tapusunun tamamlayıcı unsurlarıdır. Onları gözetmek ve korumak vatanseverliktir. Konuyla alakalı üniversite öğrencisi olduğum döneme ait bir hatırayı nakledeyim. Turizm adına sarı levhalar üzerine eski Roma ve Bizans yer adlarının yazılması faaliyetleri henüz başlangıç döneminde idi. Yıl 1968 veya 1969. MHP(o zaman CKMP)’de seminerlere katılıyoruz. Merhum Osman Yüksel Serdengeçti, sohbetinin bir yerinde; “Çocuklar, Noel baba bizim Antalyalıymış meğer!.. Eeee... Meryem Ana da Efes’de. Adamların babası buralı, anası buralı. Bir gün bize dönüp: ” Siz bizim anamızın babamızın yurdunda ne arıyorsunuz! “ demeyecekler midir? şeklinde konuşmuştu. Maalesef, Osman Yüksel’in dediği günlere yaklaşıyoruz. Yeni nesiller, çift adı olan yörelerde Türkçe adları daha az kullanır oldu.Cenab-ı Hak ilâ’ikelimatullah ülkü ve sorumluluğunu 1000 yıldır taşıyan bu aziz millete yardımını esirgemesin! Teşekkür ediyor, selam ve muhabbetlerimi sunuyorum.

M. Halistin Kukul’un tepkisi

Değerli Üstat M.HalistinKukul bir dönem Samsun’da baş gösteren ” Amisos “ hastalığı için kaleme aldığı makalelerin dökümünü göndermiş. Sayın Kukul ezcümle diyor ki: Bütün bu makalelerimde, bu mes’eleye, sadece Samsun açısından bakmadım. Onu, Türkiye ve Türk Dünyası irtibatlı olarak düşündüm ki, buna mecburuz. Zira; böyle alışımdaki isabeti ” Paris’te Doğu Roma İmparatorluğu haritasındaki “ durum ispata yetiyor. Haliyle; bunu, sadece Samsun mes’elesi olarak görmenin de yanlışlığı ortaya çıkmış bulunuyor. Çünkü; Samsun, Türkiye; Türkiye ise Türk Dünyası’nın bir parçasıdır. Bu parçalar, Amisos’la, Kapadokya’yla, Amazon’la, Amid’le, Kerasus’la vs. ile zedelenip tahrip edildikçe, bütünlük zerre zerre erir, yara alır. Bakınız; Samsun’daki bu ” Amisos “ ve ” Amazon “ kelimeleri, yaşadığımız cemiyeti nerelere taşımıştır. Herbiri bir iken, yirmişer oldular. Buyurun, birlikte okuyalım: * Amisos salonu, Amisosmeyva suları, Amisos otel, Amisos tiyatrosu, Amisos hazineleri, Amisos dondurması, Amisos kartvizitleri, Amisos imsakiyeleri, Amisoscafe, Amisos fenerleri, Amisoscafeterya, Amisosrestaurant, Amisoscard, Amisos kuaför, Amisos tepesi, Amisos cumhuriyeti, Amisos mezarları, Amisosrent a car. Burada biraz durup düşünelim: Dünyada ” cumhuriyet idâresi “ ne zaman uygulanmaya başlandı ki, ” Amisos cumhuriyeti “ olsun, değil mi? Vah ki, vah!!! Ve Amazon... Amazon Trabzon ekmeği, Amazon köyü, Amazon festivali, Amazon köfte, Amazon pide, Amazon bar, Amazon eğlence merkezi, Amazon center, Amazon balo salonu, Amazon Ulusoy kompleksi, Amazon diyarı, Amazon parkı, Amazon kanalı, Amazon kadınlar (zaten Amazon erkeği yok! İşte Amazon, böyle garip bir şey), Amazon kenti, Amazon rölyefleri, Amazon adası, Amazon elektrik ve aydınlatma, Amazon şehri Samsun. Hayırlı olsun(!) mu diyelim? Bütün bunlardan anlaşılacağı üzre, ” Amisos “ ve ” Amazon “ resmileştirilmiş hâldedir. Kültürü sahiplenmek bu değildir. Kültür; var olanı korumaktır. Olmayanı ” hayalî “ olarak inşaya kalkışmak asla! Düşününüz; bir anne, bir baba, bir öğretmen, bir rehber veya benim gibi torunu üniversiteye girecek, otuz yılının yirmi beş yılını üniversite hocalığıyla geçirmiş emekli bir öğretim elemanı dedesiniz. (Allah göstermesin), sizi veya beni onbeş metre yüksekliğindeki ” Amazon heykelinin “ dibine götürdüler ve onu ziyarete gelen çocuklarımıza, gençlerimize hanım ve beyefendilerimize rehberlik yapmamızı istediler, ne diyeceğiz? Elbette ki verilecek cevap Heredot’un bildirdikleri kadar ve ona göre olacaktır. Tahlili/analizi iyi yapmamız gerekir. Buyurun, Heredot tarihinden çıkarılan hulasaya birlikte göz atalım:

” Amazon’lara, ki Skyth’ler bunlara Oiorpata derler, yani Yunanca karşılığı erkek öldüren -çünkü Skyth dilinde oior erkek demektir, pata da öldürmek-savaş açan Yunanlılar, diye anlatırlar... “ (Heredot Tarihi, Türkçesi: Müntekim Ökmen, Yunanca Aslıyla Karşılaştıran ve Sunan, Azra Erhat, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1983, s. 232). Demek ki, bunlar Yunanlı savaşçı kadınlardır. Erkek düşmanıdırlar ve erkek çocuklarını öldürürlerdi. Bunların ” Amazon “ diye ” erkekleri “ yoktur. Bazı rivayetlere göre de sağ memelerini dağlatırlar veya aldırırlarmış. Bunların; kendilerine çocuk doğurtacak kadar da erkek çocuk yetiştirdikleri anlaşılıyor. Yani, ” aile “ tanımıyorlar. Yani, bunlar; -lütfen bunları bugüne göre düşünmeyiniz- boş arazide dolaşan, başına buyruk kadınlar sürüsüdürler. İstediklerini, koca edinmekte serbesttirler. Elbette ki bunları, Heredot Tarihi bilgilerine göre yorumluyoruz. Bunlar; ne Fransızların millî kadın kahramanı Jeanned’Arc (Jan Dark)’ıdır, ne bizim Nene Hatun’umuz, Şerife Bacı’mız... Benzetmesi bile abes!

Yazarın Diğer Yazıları