Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Adım adım ABD hegemonyası

NATO''nun açık kapı politikası ve genişlemesi, bir savunma örgütü olan NATO''nun savunma alanını genişletmesinden ziyade, ABD''nin zayıflayan hegemonyasına yeniden ivme kazandırmak için NATO''yu kullanması olarak algılanmalıdır.

Nitekim ABD''nin yeni stratejisiyle NATO''nun 2022 Stratejik Konsepti ve 2030 NATO vizyonunun üst üste çakışması bu algıyı güçlendirmektedir.

Son NATO Zirvesinde gerçekleşen hususlar, bu konudaki yeni gelişmelerdir.

Tehdit tam olarak belirlendi

Varşova Paktı''nın dağılmasıyla asıl tehdidin ortadan kalkması sonucunda, kendisine yeni misyonlar yaratmaya çalışan NATO, nihayet ABD''nin yönlendirmeleriyle tehdit konusunu netleştirmiştir.

Son NATO zirvesinde, yeni stratejik konsept kabul edilmiş ve bildiride, "Rusya Federasyonu, müttefiklerin güvenliğine, Avro-Atlantik bölgesindeki istikrar ve barışa en ciddi ve doğrudan tehdittir" denilerek, NATO''nun odaklanacağı tehdit netlik kazanmıştır.

Ayrıca konseptte, "Çin Halk Cumhuriyeti''nin Atlantik kampının çıkarlarına, güvenliğine ve değerlerine meydan okuduğu ve Çin''in kurallara dayalı uluslararası düzeni yıkmaya çalıştığı" belirtilerek Çin de tehdit kapsamına alınmıştır.

Diğer taraftan "Çin Halk Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasındaki derinleşen stratejik ortaklık ve kurallara dayalı uluslararası düzeni bozmaya yönelik karşılıklı olarak güçlendirici girişimleri, değerlerimize ve çıkarlarımıza aykırıdır." denilerek Rusya-Çin ittifakından olan endişe dile getirilmiş ve NATO''nun (dolayısıyla ABD''nin) asıl sorunu ve hedefi ortaya konmuştur.

NATO genişlemeye devam ediyor

Varşova Paktı''nın dağılmasıyla ortada kalan Avrupa ülkeleri, kendilerini NATO ittifakı içine atarak güvenliklerini ve yeni düzenlerini sağlama yoluna gitmişlerdir. Bunda ABD''nin rolü ve onlara yardım vaatlerinin de etkisi oldukça fazladır.

Soğuk Savaşı 16 üye ülkeyle tamamlayan NATO, 2020 yılında 30 üyeye ulaşmıştır. Genişleme tamamen doğuya Rusya''ya doğru olmuştur. Konu Ukrayna''nın üyeliğine geldiğinde, artık Batı tarafından tamamen kuşatıldığını ve içine kadar sokulduğunu hisseden Rusya, Ukrayna''nın üyeliğini durdurmak için Ukrayna''ya saldırmıştır.

Görülüyor ki, Ukrayna, genişlemenin Rusya açısından doyum noktası olmuştur. Olay, artık bundan sonraki genişlemenin Avrupa''nın güvenliği aleyhinde olacağının bir göstergesidir. Buna rağmen yıllarca tarafsızlık politikası izleyen İsveç ve Finlandiya, savaş devam ederken dahi uzun bir süre bu politikasını muhafaza etmiş, ancak ABD baskısı ve buna paralel iç politikadaki tutum değişikliği bu ülkelerin üyelik başvurusu yapmasını beraberinde getirmiştir.

İsveç ve Finlandiya''nın üyeliğine Türkiye''nin itirazı

Bu ülkelerin üyelikleri, Türkiye''yi tehdit eden terör örgütleriyle bağlantıları, onlara olan destek ve himayesi, hem Türkiye, hem de NATO prensip, konsept ve usulleri açısından uygun değildir. Bu nedenle Türkiye tarafından kabul görmemiştir.

Bu ülkelerin üyelikleri için Türkiye taleplerini ortaya koymuş, bunlar giderilmedikçe olumsuz tavrını sürdüreceğini ilan etmiştir. Somut sonuçlar görmedikçe tutumunda bir değişiklik yapmayacağını da beyan etmiştir. Ancak ABD Başkanıyla yapılan görüşme sonrasında NATO Genel Sekreterliğince düzenlenen 4''lü toplantıda üç ülke bir memorandum imzalamış, İsveç ve Finlandiya Türkiye''nin taleplerini karşılayacağını taahhüt etmiştir.

Ancak bu iki ülke iç politik baskılarla, konuyu nasıl sulandıracağı hususunda bir arayış içindedir. Türkiye, "talepler tam yerine getirilmezse TBMM''de kabul etmeyiz" dese de, bugüne kadar yaşanan çeşitli örnekler, büyük bir arzuyla yanılmak istesek de, bu konuda da güven vermemektedir.

Zirvede nahoş bir gelişme

Zirvede GKRY lideri Anastasiadis, "tüm Kıbrıs''ın meşru Cumhurbaşkanı" sıfatı ile gayriresmî liderler yemeğine katılmıştır. Bu durum, millî çıkarlarımıza ve politikamıza aykırıdır. Bunu kabullenmek, KKTC''yi yok saymak, Rum yönetimini de, Kıbrıs''ın meşru yönetimi olarak kabul etmek demektir.

Daha önce bütün itirazlara rağmen GKRY nasıl AB''ye üye olduysa, arkasından Kıbrıs''ın bütünü adına NATO''ya üyeliği için baskılar görmemiz de gündeme gelebilir. Madem böyle bir yemek daveti olacaktı, KKTC Cumhurbaşkanı da davet edilebilirdi. Türkiye bu konuda ısrarlı olmalıydı. Hata yapıldı.

Yazarın Diğer Yazıları