Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR
Sabahattin ÖNKİBAR

ABD, sınır ötesi harekata neden panikte?

Tezkere ve sınır ötesi operasyon gündeme geldiğinden beri Washington’da bir telaş bir panik !
Önce Dışişleri ve Savunma Bakanları, yardımcılarını Moskova üzerinden apar topar Ankara’ya gönderdi.
Derken Pentagon ardı ardına açıklamalar yaptı.
Ve tezkere TBMM’de oylanırken Başkan Bush da konuşma veya uyarma ihtiyacını duydu.
İyi ama neden?
ABD’deki bu panik Barzani ve hatta PKK’da bile yok.
Irak’lı liderlerin devreye girmesi de Washington’un baskısından.
Söyler misiniz ABD niçin bu kadar telaşlı?
Hem Türkiye, K.Irak’a daha önce 23 kez girmedi mi?
O zaman susan ve hatta teşvik eden Washington’da bugün var olan tedirginlik niye?
Bu sorunun cevabı şudur:
ABD böyle bir harekatla bütün plan ve projelerinin akamete uğrayabileceğini düşünüyor.
Washington malum, Irak’a çöl safarisi yapmaya gelmedi.
Amacı, BOP’u hayata geçirmek, yani İsrail’in geleceği ile petrolü güvenli hale getirmektir.
Bunun için de K.Irak coğrafyasında Bağımsız Kürdistan olmazsa olmazdır.
Siz bakmayın Washington’un Irak’ın toprak bütünlüğünü istiyoruz demesine!
Böyle bir şeyi isteyen Şii, Sünni çatışmalarını tetiklemez ve çatışma ortamlarını inşa etmez.
İşte amacı BOP’a erişmek olan ve bunun realizesi için finale geldiğini düşünen ABD, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonu ile pişirmiş olduğu aşına su katılacağını düşünüyor ve onun için panik atak görüntülerini veriyor.
Washington’a göre Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi harekat ısrarındaki amaç, gerçekte PKK’yı etkisizileştirmekten ziyade Bağımsız Kürdistan’a dur demeye matuftur.
ABD’ye göre Türk askerinin K.Irak’a girip çıkmaması ve orada tampon bir güvenlik bölgesini tesis etmesi, güçlü ihtimaldir. Böyle bir şey ise projenin, yani Kürdistan devleti ilanının etkilenmesi ve hatta akamete uğraması demek olacaktır.
İşte Washington bunun için paniktedir.
Değilse daha önce 23 kez Kandil’i döven TSK’ya neden itiraz etsin ki?
Bazıları farkında değil.
Bu tezkere ve ona karşı isyanlar, aslında Kürdistan Devletinin dolaylı mücadelesidir.
Bu mücadele ABD kararlılığı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşı kararlılığı ile sabittir.
Peki AKP hükümetinin tavrı mı?
Tıpkı TSK gibi kararlı bir görüntü vermeye çalışıyor ama tutumunda, durumu kurtarmak ve tarihsel sorumluluktan sıyrılmak için tiyatro yapıyor gibi kuşkular da söz konusudur.
Haksızlık etmek istemeyiz ama AKP, bu bağlamda çok güven vermiyor.
Dileriz yanılırız ve AKP de, ABD’nin finaline geldiği bölge dizaynı projesine dik durup meydan okur... Aksi halde tarih, Erdoğan için ikinci Damat Ferit diye not düşecektir..


GÜRLEME, YAĞ...
Erdoğan’ın hedefi harekat mı, kıskaç mı, blöf mü?
AKP matbuatı risk taşıdığı, dengeleri sarsacağı ve keyiflerini bozacağı gerekçesi ile sınır ötesi harekatı hiç mi hiç istemiyor. AKP’li kalemşorlar Başbakan Erdoğan’ın son tutum ve tavırlarını da geçmişte Öcalan’ın sınır dışı edilme sürecinde Suriye’ye takınılan devlet tavrıyla örtüştürüyor ve hadiseyi kıskaç operasyonu olarak yorumluyor... İlk bakışta benzerlik var gibi görünen iki hadise gerçekte farklıdır. Evet Suriye kıskaca alınmıştı ama bugün ABD’yi Suriye benzeri bir kıskaca alamazsınız. Keza Irak ve K.Irak liderleri de Washington güdümlü olduğu için ne kıskaca alınabilir ne de tehdide boyun eğer. Dolayısı ile devletin takındığı iki tutum arasında, içerik açısından büyük farklılıklar var. Suriye o gün eğer direnseydi çok iyi biliyorum, önce deniz yolu ile ablukaya alınacak, ardından da diğer fiili kuşatmalar gündeme gelecekti. Oysa bugün, bunu ABD’ye yapmanın imkanı yoktur. Dolayısı ile kıskaç ve buradan sonuç çıkarma yaklaşımı gerçekçi değildir. Türkiye, gelinen bu noktadan sonra sadece gürleyerek sonuç alamaz. Mutlaka ama mutlaka yağmalıdır. Dolayısı ile tezkereden sonra sınırın ötesine geçmek, artık sadece güvenlik değil aynı zamanda beka sorunu haline gelmiştir. Yok bu yapılmaz ve hâlâ sözde diplomatik tüluatlara devam edilirse, Türkiye’nin blöfçü olduğu bütün dünyaya kanıtlanır ki böyle bir şey esarete girmekle eş anlamlıdır.

YORUM SİZİN...
İhsan Arslan PKK, DTP ve Barzani için dün bize ne dedi?
AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan önceki gün yazdığımız “Kim bu İhsan Arslan” başlıklı yazımız üzerine aradı ve şunları söyledi: “Sabahattin Bey ben PKK’lı, DTP’li ve Barzanici değilim. Onlara sempatim de yok. Hayatımın hiçbir döneminde de PKK yandaşı ve sempatizanı olmadım. Ben dinci ve etnik terör dahil, şiddetin her türlüsüne de karşıyım. Mazlum-Der Başkanlığı dönemimde bunu fiili olarak gösterdim. Benim söylediğim PKK ile mücadelede yapılan yanlışlıklardır. Ben PKK ile köyleri yakarak ve halka pislik yedirerek mücadele edilemez dedim. Bana karşı kullanılan
15 yıl önce benimle yapılan röportajda da ben, Güneydoğu halkının Marksist ve ateist PKK’nın kucağına düşürülmesinin yanlışlığını vurgulamaya çalıştım. Ben İslamcı kimlikten geliyorum. PKK’lı değilim. Dahası, çetelerle beraber PKK da beni tehdit ediyor.. Barzaniyi de hiç desteklemedim. Tersine Barzani ile Yahudilerin K.Irak’a kök saldığını söylüyorum. Ancak bugünün konjonktüründe Barzani ile iyi ilişkinin, Türkiye’nin lehine olabileceğini de söyledim....” İhsan Bey’in dün bize söylediklerinin yorumunu size bırakıyoruz.

SELEFİNİ UNUTMA!
Terim ve mazlumun ahı!
Fatih Terim için hemen istifa etsin ve Norveç maçına takımı başka bir teknik direktör hazırlasın demek, kuşkusuz Terim’e yapılacak en büyük yanlış ve haksızlık olacaktır.. Öyle ya Fatih Hoca’nın son şansını kullanma hakkı vardır. Her şey netice ile ölçüldüğüne göre son maça kadar beklenmelidir.. Ancak... Maalesef böyle bir hak kullanımı, geçmişte Ersun Yenal’a tanınmamıştır. Dahası, Fatih Terim bu tanınmamanın sonrasında göreve gelmiştir... Hatırlayın; Dünya Kupası elemelerinde bir iki kötü sonuç ve medyanın Hakan Şükür cazgırlığı ile Ersun Hoca’nın ipi çekilmiş ve görev Fatih Hoca’ya verilmişti.. Oysa Ersun Yenal’ın işinin sonunu getirme hakkı vardı. Lakin eleme maçları bitmeden ve Ersun Hoca’nın başarısız olduğu kanıtlanmadan, Yenal kapıya konmuştu. Dramatik olan, bu süreçte ve kendine görev teklif edildiğinde Fetih Terim’in “Ersun Hoca şansını kullanmalıdır. Başarılı olup olmadığı belli değildir. Bir Türk teknik direktöre bu şekilde kıyılmamalı son maça kadar şans verilmelidir” dememesi ve bu kovulmanın akabinde ’post’a yani teknik direktörlüğe oturmasıdır.. Eh göreve nasıl gelirsen, öyle gidersin.. Terim de öyle gidecek galiba... Ne demişler, alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste...

Yazarın Diğer Yazıları