ABD politikaları değişecek
Ne diyeyim, ne yazayım. Sözün bittiği yerdeyiz. Ülkenin başkentinde, silahlı kuvvetlerin kalesine yönelik bir saldırı. Ben bu saldırı ile verilmek istenen mesajı iyi bilirim. Araplar, aynı mesajı 11 Eylül 2001 tarihinde, Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon'a bir uçak çarptırarak vermişti. Uçağın bir kanadı, acemi pilot tarafından yere takıldığı için, uçak yuvarlanarak binaya çarpmış, beşgen şekildeki ABD Savunma Bakanlığı kalbine kadar uçak gidememişti. Ama mesaj açıktı. Biz seni kalende bile vururuz. Dün aynı mesajı, Türkiye'nin kalbinde, tüm yüzde 49'a verdi.
Mesaj yüzde 51'e değil. Ey yüzde 51. Türkiye falan umurunda olmayan, cebi hariç evladını bile düşünmeyen yüzde 51. Bizi ve ülkeyi, kendi ufak çıkarların için, ne tür bir pisliğin içine çektiğini görüp, anlayabiliyor musun? Ülke sayenizde, elden gidiyor, sizin adamsa hâlâ başkanlık diyor. Şimdi iktidarı muhalefeti kalkar hamasi nutuklar atar gününü gösterecekleri yolunda tehditler savururlar. Aslında terör ülke başkentinde ikinci saldırısını yaptı. Birincisi tren garı, ikincisi karargâh. Birincisi doğrudan halk, ikincisi asker yani güç. Lanet olası terör.
***
Tabii terör, lanet olası bir şey. Amerika'nın başkentine yönelik, uzun süredir terör tehdidi vardı. Hatta Federal Soruşturma Bürosu FBI, daha geçenlerde Washington için terör uyarısı yapmıştı. Halkı, uyanık davranma konusunda uyarmıştı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye için seyahat uyarısında bulunmuştu. Paris, Brüksel, Londra, Berlin sonrası Washington. Ankara'da bir kez yoklamışlardı. Bu da 2. saldırı.
İktidardakilerin ve yetkililerin açıklamaları, o kadar hızlı değişiyor ki onlar da şaşırdı, ne zaman ne söylediklerini hatırlamıyor ve aynı rahmetli Demirel hesabı. "Dün dündür, bugün bugündür" diyorlar. Mesela, millete 2,5 milyon dedikleri mülteci sayısı, birden 3 milyona çıktı. Terör örgütü, bir gün dost, ertesi gün düşman. Oysa herkes, bu sayının 5 milyon olduğunu biliyor, ama yetkililer, yedire yedire, hazmettire hazmettire, sayıları artırıyorlardı. Son Halep olayları ile sayı beş milyona doğru gidiyor. Gördüğünüz gibi Suriye tamamen Türkiye'ye taşınıyor. Bunun bir milyonu Avrupa'ya gitmiş olsa, nur topu gibi 4 milyonluk yeni vatandaşlarınız var.
***
Dış politikaya gene döneceğim, ama içeride çok garip gelişmeler var. İktidar partisinin, muhalefet partileri içinde bazı yandaşları var. Geçmişte bunların örnekleri çok açık şekilde sergilendi. Mesela son günlerde, Baykal'ın çıkışlarına neden herkes şaşırır, anlamak imkânsız. Parti genel başkanıyken, Washington'a Moon tarikatı toplantısına gelen o değil miydi? Atatürk'ün laik partisinde, bu tür mezhep açıklaması ne kadar yakışıyor. Hoş parti hâlâ Tunceli konusunda uzlaşamadı. Atatürk resimleri için, milletvekillerini disiplin kuruluna sevk ediyor. Haziran seçimlerinden çıkan partiler, kaybedene Meclis Başkanı seçtirip, yolsuzluk soruşturması yerine Meclis'i tatile sokan o muhalefet değil miydi? Ne bekliyorsunuz bunlardan? Ülkeyi kurtarmayı mı? İşte bu nedenle beklemeyin bunlardan bir şey. Sanki partilerin içinde köstebekler var.
Gelelim son konumuza. ABD'nin Türkiye'ye yolladığı diplomat sayısındaki artış her zaman Washington'un Ankara'ya yönelik politikalarında değişime işaret eder. Değiştirilen görevli sayısı çoksa köklü bir politika değişikliği var demektir. Ankara'ya 30'a yakın yeni Amerikalı diplomat geliyor. Bunlara son günlerde 10 dan fazla yeni eleman daha eklendi. Bu gelenlerin hepsini, diplomat olarak tanımlamak yanlış. Tüm bunların açıklanması, önümüzdeki günlerde, ABD'nin Türkiye'ye yönelik politikalarında, önemli ve köklü bir değişiklik olacağı yolunda.